güzellik...

32 3 0
                                    

Hüzün.........

"Hilooommm"

Ses Hilal'in değildi.

Bora!!!!!

" Hayırdır? Hilal nerde ? O nasıl? Bak yaramaz bir durum yok değil mi? Ya anlatsana ? "

"Bi müsaade etsen anlatacağım annecim ..." Burda güldüğüne eminim ..

"Tamam anlat hadi Hilal nerde ?"

Dur hoparlörü açıyorum ...

"Ah Hilom, kurban olurum seni verene ,öyle özledim ki.. Ne zaman dönüyorsunuz?"

Yine cevabı Bora vermişti..

"Baldız, sabah şöyle Okkalı bi kahvaltı hazırla dört kişilik olsun ..."

Hilal'in sadece Kıkırdamalarını duyuyordum . Ama o şoktan çabuk çıkmam iyi bişeydi tabiki . Ben.... teyze.... oluyorummmm...


"Gerçektenmiiii?" Diye şakıdım resmen ..

Bu kez Hilal konuştu...

"Evet yarın sabah ordayız canım, aslında Bora burda bi yatırım yapacağım diye tutturmasaydı, biz iki ay önce dönüyorduk biliyosun.."

"Evet canım,hayırlısı olsun inşallah "

"Bu arada misafirimiz kim? Ona göre hazırlayım ." Anlamamış gibi yapmayı tercih etmiştim. Çünkü bu sevinci daha fazla yaşamak istiyordum...

Kıkırdamalarını duyduğumda , o "Gerçektenmiiii " diyerek attığım sevinç çığlığını, yarın gelecekleri için sandıklarını anladım. Bozuntuya vermemek için ise sustum ...

"Sen Bora ya bakma kuzum . Misafirimiz henüz yemek yiyemez."

"Yaşasınnn biliyodum,şimdi ben teyze oldum öylemi??"

Gözlerim dolmuştu ama mutluluktan bile olsa gözyaşlarım henüz hiç kimsenin yanında akmamıştı akmayacaktı .."

Vedalaşıp, telefonu kapattıktan sonra en az bir yarım saat kalkıp dans ettim .

Temizlik !!!!! Eyvah temizlik yapmalı, yemek hazırlamalıydım. Birden gözümün önüne gelen Burhan'ın oğlunu yok sayarak unutmaya çalıştım ve bundan kimseye bahsetmemeye karar verdim. Kimseyi tedirgin etmeye gerek yoktu değil mi??

'Sen benim içimde bir korkulu rüya,
Her gün sevip sardığım bir hülyasın,
Yokluğun ateşten gömlek, sensizlik ölüm gibi rüyam ,hülyam, benim dünyamsın...'

Ah be Orhan Baba.. iyiki varsın coookkk yaşa ...

.....

Nasıl bir çığlıkla uyandıysam aynı anda kapım yumruklanmaya başladı ve apartmanda koşuşturmaca başladı. Ben kabus görüyordum . Ne var ne oluyo derken kapının dahada şiddetli çalmasıyla koşup açmayı akıl edebilmiştim sonunda.

"Ablam iyi misin?"

"Soner noluyo ya gece gece ne bu gürültü. Ben iyimde sen değilsin sanırım "

"Ablam duymadın mı silah seslerini ?"

Silah sesi mi ?? Uyku düzensizliğim ancak ilaçla biraz yatışıyordu . Zira uykusuzluk benim gibi tansiyon hastası birisi için hiç te iyi değildi.

"Çok geç yattım. Sahi saat kaç?"

"Saat sabahın altısı abla"

Sabahın altısı olmuştu. Uyumadan önce saate son baktığımda dörde on vardı. Biliyordum , hislerim beni yine yanıltmamıştı . Dün kapıda gördüğümde oydu ,yani tam olmasada kısmen emindim onun bir hayal olmadığına. Şu an paniklemenin kimseye bi faydası yoktu . En iyisi gün içinde karakola gidip ,sorup soruşturmaktı. Emin olduktan sonra daha net karar verebilirdim. Birde Ahmet bey meselesi var tabi . Aldığım tehditten sonra işe başlayıp orayıda kontrol etmeliydim kesin karar için. Allah kerim nasılsa. Şimdilik ortalığı velveleye vermeye gerek yoktu . Çünkü korkmuyordum .yüzüme yapmacık bir sersemlik takıp...

ALIN YAZIM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin