sel...

29 2 0
                                    

Üç ay sonra...

Hüzün...

"Hüzün Murat geldi hadi hâlâ hazır değil misin sen ?"

Ah be Hilal burnumdan getirmişti yine.

"Hilal'cim daha iki saatten fazla var randevuya . Henüz erken, neyapıcaz gidip orda mı bekleyeceğiz ?"

"Kızım insan kuaförde saatlerce hatta günlerce bekleyebilir . Sende amma monotonsun ha. Hiç mi heycan yok sende?"

Heycan olmaz mıydı hiç? Kalbim deli gibi çarpıyor,midemde kelebek değil ateş böcekleri horon tepiyordu. Yüreğim ağzımdaydı resmen.

"Hadi ama Hüzün o rüya gibi evlenme teklifini bi düşün,sonra Murat'ın düğün alışverişi için mutlulukla, seninle hiç sıkılmadan her yere gidip, saatlerce nasıl beklediğini düşün. "

"Afbuyur? Hilo aklın başında mı senin ? Bak hamileliğine veriyorum bunu . Alışveriş kısmının başkahramanı sensin bir kere. "

Evet, rüya gibi bir teklifti bu . Uyumamı ekstra beklemiş ve uyuduktan sonra gelip uyandırmış,hiç bir şey söylemeden elimden tutup bahçeye çıkarmıştı. Hemde yalınayak. Bahçe gözümün alabildiğince beyaz papatya doluydu . Karanlıkta seçmeye çalışırken ,birden yanan lambalarla gökyüzüne bakmasam öğle sanırdım. Öylesine müthiş bir ambiyans vardı ki? Ben neler oluyor derken hafiften bir şarkı (sen benim dünyamsın) evet evlilik teklifinde aşk kısmını Orhan babayla yapmıştı çünkü onu ne kadar çok sevdiğimi biliyordu . Bu beni çok daha mutlu etmişti bizim şarkımız olarak Benim Dünyam'ı seçmişti, daha ne olsundu ki ?.. Ve hiç ummadığım anda yukarıdan gözlerimin önüne kadar inen görünmeyen bir şeye bağlı bir papatyanın sapına iliştirilmiş bir yüzük,ben yüzüğü elime aldığım anda da başımdan aşağıya yağan papatyalar. Ben hala rüyada olduğumu düşünürken elinde yetmezmiş gibi kocaman bir demet daha papatya ile karşımda resmen bir smokin ile duran adam ... Hayatımın aşkı ,ömrüm,nefesim ,Murat'ım duruyordu .

"Şu hayatta senin gibi bende yalnızdım,taaki seni görene dek aşkım. Seni gördüğüm ilk andan beride yaşamam için değil ,senin için çarpan bir kalbim ve yoluna sermek için can attığım bir ömrüm var elimde . Artık iki hayatta ayrı ayrı sevmek yerine tek hayatta yaşamak istiyorum seninle sevdamızı.
Aşkım!! Bu biçare aşığın ile evlenir misin ?"

Ve cevap vermeden önce sorduğum saçma soru ..

"Pijamayla mı?"

Kahkahalar atarak elimi tuttu .

" Benim için süslenmeni istemedim . Seni olabileceğin en doğal halin ile sevdim ,seviyorum. Onun için seni uykudan kaldırıp getirdim bebeğim. Şimdi en doğal haline olan şu kocaman aşkıma karşılık verecek ve benimle evlenecek misin ?"

Ağlıyordum, evet ilk kez mutluluktan Ağlıyordum.

"Evet sevgilim , evet aşkım,evet dünyam, seninle evlenirim"

Ve işte o güzel rüyanın ardından hızla hazırlıklara başlamıştık ve üç ayda hazırdık artık .

Her şey o kadar güzeldi ki hiç bitmesindi..

Hilal ısrarla kapıyı çalmaya devam ediyordu .

"Hüzün hadi ama , bak Murat'ta sabırsızlanıyo. "

"Tamam Hilal geliyorum ,sen bi kahve yapar mısın? Çıkmadan içsek?"

"Oldu bil !!!"

Tekrar aynaya baktığımda yüzümde gördüğüm şey koskoca mutluluğun yanında kocaman birde korkuydu.
Korkuyordum hemde çok. Kimseye anlatamadığım,geceleri kabuslarım olan çocukluğumun ve sonrasında bütün hayatım boyunca yaşadığım o tarif edilemez acılar silsilesi.

Murat'ı seviyordum ... hemde çok. Eninde sonunda bu korkularla yüzleşmeliydim . Derin bir nefes verip aşkımın yanına gittim.

Beni ilk gördüğündeki yüz ifadesini ömrüm oldukça unutmayacağım. Sanki büyümemiş gibi uzun bir süre beni izledi . Göğsüne yaslayıp bir süre öylece kalmama izin verdi . Sonra zorda olsa biraz araladıktan sonra,

"Dünyanın en güzel kadını, beni seçtiğin,sevdiğin ve benim karım olduğun için çok teşekkür ederim. "

Ben konuşmayı unutmuş bu büyülü anın tadını çıkarırken , yine beni rahatlatmak için,

"Bebeğim ,benim güzel karım hazır mı?"

'Karım' çok güzel bir kelimeydi bu ...

"Çok... iyiyim aşkım. Sen ?"

Üzerimdeki bu durgunluğu yanlış anlamasını istemiyordum. Elimden geldiğince belli etmemeye çalışıyordum.

"Kahvelerde geldiii"

"Aşkım sen içmeyi düşünmüyorsun umarım " elinde dört kahveyle gelen karısını ikaz ediyordu Bora ..

"O kafe benim Bora abi ,ben appam dan daha heyecanlıyımda. "

Ah soner ah ...

Kahvelerimizi içtikten sonra, önce kuaföre ordanda salona geçmek için evden çıktık...

Saçlarım uzun olduğu için salaş bir topuz istedim . Taşlı yerine papatyadan yapılmış bir taç ve topuzun sağına soluna ara ara serpiştirilmiş küçük papatyalar..

Gelinliğimde oldukça sadeydi. Desenli tülden askısı ,dantelli degaje ,bele kadar oturan sonrasında kabarık tülden özel dikim bir gelinlikti. Ayakkabılarımıda özel tasarım yaptırmıştı kocam. çok yüksek olmayan topukları ve kenarları papatya ile süslenmiş ipek kumaş geçirilmişti.

Salon tıklım tıklım olmasına rağmen benim tarafımdan yalnız Hilal,Soner ve Nermin anne vardı. Geri kalan altıyüz küsür kişi de Murat'ın uzak ve yakın akrabaları, çalışanları, arkadaşları ve gazetecilerden oluşuyordu. Sosyetenin ,sosyeteye oldukça uzak mütevazi ,gözde delikanlısı evleniyordu sonuçta.

Eminim şu an yerimde olmak isteyen yüzlerce genç kız vardı. Ve ben ne kadar şanslı olduğumu çok iyi biliyordum .

Tek kelimeyle şahane bir düğün olmuştu. Tabi pek bana göre değildi,daha çok klasik eserlerde yapılan ağır danslar ve arada çalınan yabancı hareketli şarkılarla eğlenmişlerdi davetliler. Düğünün açılış şarkısı da kapanış şarkısıda belliydi .. Bizim şarkımız 'Benim Dünyam 'ortama çok uymasada bize uyuyordu ve bu yeterliydi. Düğünün sonlarına doğru Murat sonunda benim gerçekten sanal gülümsediğimi anladığında aynı zamanda hata yaptığınıda anlamış olmalıydı( ki ben bu şaşalı hayatla uzaktan yakından alakası olmayan sıradan bir ailede doğmuş ve yetimhanede büyümüş bir kızdım) orkestraya gidip bizzat zeybek ile yeniden düğünümüzü başlatmış, arkasından Ankara havalarıyla ve halaylarla dolu,klasikten çıkıp bir köy düğününe dönüşmüştü.

Mecburiyetten ve ciddiyetten sıkılmış Sosyetenin o müzmin bekar gençleri ve yaşları yetmişe dayanmış olanlar ve digerleri, bütün davetliler bir anda eğlenmeye ve gülerek dans etmeye başlamışlardı.

Murat'a bir kez daha aşık olmuştum. Kim ne der yerine, ne derse demiş ve bizim düğünümüzü, bizim istediğimiz gibi özgürce eğlenebilmemiz için resmen değiştirmişti. Herkes gibi bende izlediğim kadarıyla Hilal ve Soner'de hallerinden gayet memnunlardı. Tabi bende....

Gecenin sonunda kapanış dansını yine biz yapmıştık. Davetliler salondan ayrıldıklarında saat gecenin ikisi olmuştu ve teşekkürlerini bildirerek çıkmışlardı.

Herkes gittikten sonra Hilal ve Bora Soner'i ve Nermin anne'yi de alıp gittiler. Geriye temizlik için kalan görevliler ve toparlanmak için bizi bekleyen orkestra kalmıştı.

İçimde giderek büyüyen korkumu yenmek için soğuk terler dökerken Murat tekrar orkestra nın yanına gidip bişeyler konuştu. Ardından yanıma gelip elimi tuttu . Elimde sımsıkı tuttuğum nikah defterini elimden alıp masaya bıraktı..

"Artık resmen karımsın ve ben bir melekle evlendiğim için çok şanslıyım. Bu son dansı bana lütfedermisin karım?"

"Büyük bir zevkle kocam"

Ve kendimi yeniden onun kollarına bırakırken şanslı olan kişinin aslında ben olduğumu düşündüm...

ALIN YAZIM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin