Hüzün...
Yediğim yumruk oldukça sertti , bunu biliyordum, ama sonucunda çenemi bir daha hissedemeyeceğimi hesaba katmamıştım .
Kafamı kaldırdığımda sıkı bir şekilde bağlanmış olduğum yerde gördüğüm bir çift rugan, sivri burun, siyah ayakkabının ucu yeri dövüyordu .
Uyanma sebebim olan o tık tık sesi zaten yıpranmış olan sinirimi iyice allak bullak ediyordu .
Daha yukarı bakabilmek için biraz daha arkaya doğru dönmeye çalıştım. Zira ellerim ve ayaklarım arkadan birbirine bağlanmış ve ters cenin pozisyonunda yerde yatıyordum. Kolumun acısına aldırmadan başımı yukarı kaldırdım..Siyah ,yer yer tozdan beyazlamış parlak, kumaş bir pantolon ayakkabının üstüne toplanmıştı. Bu bana sanki abisinin pantolonunu giymiş küçük bir oğlan çocuğunu anımsattı. Yukarı çıktıkça bol kesim pantolonun üzerine yine bol, beyaz bir gömlek, pantolonun kemerine sıkıştırılmış ve kenarlarından çekilerek kemerin üzerine düşmesi sağlanmıştı. Neredeyse üstten dört düğmesi açık bırakılmış gömleğin kolları yukarı kıvrılmış ve tuttuğu levyeyi sallayan ellerinin rahat hareket etmesini sağlıyordu. Biraz daha kendimi geriye doğru gererek yüzüne baktığımda damarlarımdaki bütün kanın, kendilerini odaya kitlediklerini ve depresyon müzikleri eşliğinde bir daha çıkmayacaklarını bağırdıklarını duyar gibi oldum ...
Şu an ne ciğerlerim, çalışması için şart olan oksijenin, ne kalbim, pompalamak için gerekli kanın ne de beynim şu an hâlâ yaşıyor olduğunu ve maalesef gerçek olan bir kabusla yüzleştiğinin farkında değildi..
Pis pis sırıtıyor, bir yandan da başını aşağı yukarı sallayarak bana aklınca yapacakları hakkında uyarı sinyalleri yolluyordu.
"Sonunda uyanabildin seni fahişe!"
O bet sesiyle bana hakaret mi etmişti şimdi bu pislik ... İçimde uyanan büyük bir öfkeyle kükredim. Eminim kendimi şu an görsem tırsardım ..
"Fahişe senin anandır, şerefsiz "
Bin ... yok yok, daha fazla yıldız gözümün önünde ateş dansına başlamışlardı. Ağzıma gelen kanın o pas ve tuzu andıran tadı belki bir iki dişimi şehit verebileceğim anlamına geliyordu . Garip ama o an, o pislik zafer kazanmışcasına yeniden sırıtırken ,ben acı yerine daha fazla öfkeyle dolmuştum.
Uyandığımdaki gibi yine sivri burun ayakkabılarla karşılaştığımda sol ayakkabının da kan olduğunu gördüm. İçimdeki öfke o kadar büyüktü ki hem yaşadıklarımız, hem şu yaşıyor olduklarımız aklıma geldikçe, ayağa kalkıp ellerimi boğazına götürüp son nefesini verene dek gözünün içine bakarak sıkmak istiyordum .
"Ne o ? Savunmasız bırakman korktuğun için öyle değilmi? Neden ellerimi çözüp karşıma çıkmıyorsun? Ödleksin işte , sen tam bir ödleksin..!!"
Üstüne basa basa söylediğim kelimeler onu daha da sinirlendirmekten başka bir işe yaramamıştı. Karnıma üst üste aldığım tekmelerden sonra mide, ciğer, dalak hatta bağırsaklarımda bile kocaman delikler oluşmuş olabilirdi . Yeniden vurmak için geriye savurduğu ayağı içeri giren bir adamla havada asılı kaldı.
" Abi diğeri sancım var diyo. Napalım??"
Sancı mı? Hilal !!!! Ah olamaz .
"Aşağılık herif Hilal hamile , senin Allah tan korkun yok mu ? Ben burdayım işte onu bırak,."
Bi an duraksadığını görünce içinde bir yerlerde azıcık insaf kaldığını düşünmek aptalcaydı.
"Kes sesini sürtük. O da ,sende babama yaptıklarınızın ve tabi çaldığınız birbuçuk yılın bedelini ödeyeceksiniz. Şimdi eğer bir daha bana sesini yükseltirsen arkadaşından başlarım ona göre."
Yüzüme aldığım darbe içimdeki öfkeyi daha da körüklerken ağzımdaki kanı tükürüp tısladım.
"Bunun hesabını vereceksin. "
İçeri giren adam az önce gördüğüm değildi. Kaç kişi olduklarını bilmiyordum ama yüzlerini aklıma kazımak için sersemleyen bedenimi ve zihnimi oldukça zorlamam gerekecekti.
"Yine ne var lan?"
"Abi" dedi soluk soluğa kalmıştı.
"Abi diğeri doğuruyom falan diyo ."
Sinirden gözlerinden ateş çıkmasını bekledim Kadir'in, o derece anlaşılıyordu siniri... Biraz daha cevap alamayınca henüz toy olan delikanlı daha da agrasifleşmişti.
"Abi !!, bak bizi neye bulaştırdığını bilmiyom . Ama eğer bu işin sonunda günahsızlara kıymak varsa, biz yokuz. Namus dedin anladık ,ama daha ötesi yok anlıyonmu??"
"Kes sesini lan!!!"
Öyle bir bağırdı ki genç delikanlı bir adım geri çekildi.
"Bu hesapta yoktu... Gidin yanında durun, doğursun piçini. Burda işim bitsin sıra onada gelecek. "
Çaresiz kalmış ve hayatımda çoktan sildiğim ve asla yapmayacağım dediğim bişeyi yapıp bu kalpsiz vicdansız adama sırf Hilal için yalvarmaya karar vermiştim belki yardım ederdi ...
"Kadir , bak ... Beni öldürebilirsin istersen ,sana zorluk çıkarmam. Ama Hilal'i bırak, neolur, bak o .. Hamile, iki canlı ... Hem o bebeğin günahı ne ki ? Allah'tan kork bırak Hilal gitsin . Sana yalvarıyorum bırak onu...Ne..oolurr.."
Karıncalaşan dilimi döndürmekte zorlanmıştım. Kendimi zorlayarak gözlerine bakmaya ve bir umut aramaya çalıştım. Çaresiz kaldığını anlamak zor değildi.
Yüzünün aldığı ifade en azından bebek konusunda bana hak verdiğini gösteriyordu. Dişlerinin arasından bıraktığı öfke dolu bir haykırışın ardından karşısında bekleyen genç adama döndü...
"Götürüp bir hastanenin kapısına bırakın. Kimsenin görmediğinden de emin olun. Nasılsa kaçamaz elbet onunda bir gün sırası gelecek ... "
Bi an genç adamın yüzünde bi tebessüm gördüğümü sandım ...
"En doğrusunu yapıyon abi"
Genç adam koşar adım çıktı az önce girdiği kapıdan. Kapı açıldığında bir an Hilal'in çığlığını duyduğumda deliye dönmüştüm. Kapılar demirden ve burası da büyük olduğundan Hilal'in sesi kapı kapalıyken duyulmuyordu. Onun kurtulduğunu düşününce yüzüme rahatlamayla yerleşen gülümsemeye engel olamamıştım. En azından kardeşim kurtuluyordu.
"Teşekkür ederim..." dedim fısıltıyla. Şaşkınlığını saklamaya çalışsada başarılı olamamıştı.
"Fazla sevinme " dedi gözlerini kısarken...
" Şimdilik kurtuldu. Babama yaptıklarınızın bedelini ödetmeden sizi bırakmam. Arkadaşın bebeğe dua etsin , yoksa seninle aynı kaderi paylaşacaktı. .. Neyse, nasılsa onunda zamanı gelecek. "
Sürekli "babama yaptıklarınız" diyordu . Biz babasına ne yapmıştık ki? O benim namusuma göz dikmiş ve ben buna izin vermemiştim. Sonucunda da doğal olarak hapse girmişlerdi... Başka türlü olamazdı ki zaten...
Başka bişey söylemeden dönüp az önce genç adamın çıktığı kapıya doğru yürümeye başlamıştı. Bense hala cenin pozisyonunda yerde yatıyordum ve artık aldığım darbelerden vücudumu hissetmiyordum. Az da olsa Hilal'in kurtulmasıyla rahatlamıştım ve kendim için korkmuyordum. Ölüm neydiki bilen için. Yaradan Rabb'ine kavuşmak....
Tek üzüntüm ise çok sevdiğim kocamı bir daha göremeyecek olmamdı...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALIN YAZIM
RomanceBaşınıza her gelen şeyin KADER olduğuna mı inanıyorsunuz??? Adı KADER olsada , Bunu siz çiziyorsunuz... *Tüm hakları yazara aittir. Alıntı yapılamaz,kısmen veya bütün olarak hiç bir yerde paylaşılamaz ,kullanılamaz. * Yeni bölümler uzun ve akıcı şe...