iç yangını. ..

93 6 0
                                    

Hüzün. ..

Hem olanları düşünüp , hem hızlı adımlarla çalıştığım lokantaya yürürken, lokanta dediysem ,öyle şık bir yer değil, gündüzleri daha çok esnaf lokantası, akşam da, işte dertlerini üç beş kadehle unutmaya çalışanların uğrak yeri. Hemen her gelen müşteriyi tanırım. Çünkü hepside Nuri baba'nın, kendi deyimiyle birer parçası. Nuri baba sevecen ,daima güleryüzlü,fakir babası, başkalarının dertlerini kendine dert edinen melek gibi bir adam.

Zamanında başka bir hayat yaşıyormuş. o zamanının en ünlü kabadayılarından birisi. Oniki yılını parmaklıklar ardında geçirip ,çok güvendiği karısının başkasıyla kaçtığını ,kızını da yanına aldığını ve neredeyse dünyanın öbür ucuna Amerika'ya taşındıklarını öğrenince ,o da ailesini kaybetmesine neden olan hayatı bir kenara bırakıp, daha makul bir hayat sürmek için burayı açmış. Pek kimse bilmez onun bu tarafını . Müşterinin az olduğu bir akşam beni karşısına oturtmuş ve anlatmıştı.

O da başkalarının dertleriyle ilgilenip kendi derdini unutuyordu. Öyle demişti. bu arada ben orda garson falan değilim . Lokantanın mutfağında yemek ve bulaşıklarla ilgileniyorum.

Karmakarışık bir halde yürürken, birden yüzüme çarpan bir kütle ile olduğum yerde sendeledim .

Sanki binlerce yıldız bir olmuş, gözkapaklarıma hücum etmişlerdi.
Başımda bir uğultu ile o, binlerce ton olduğunu sandığım vücudum bir anda hafifledi, öyle yorgundum ki karşı koymadım karanlığa.

'Alsın beni ve bir daha bırakmasın '

Düşündüğüm tek şey buydu, ayaklarım yerden kesilirken son duyduğum, ama anlamadığım,çok derinden gelen sesler...

Gerisi sadece boşluk ve karanlık...

..............

Murat...

Kar muhteşemdi, arabadan inip tam holdinge girecekken ,

"Murat , başım çatlıyor abicim . Gece çok uyuyamadım. Biraz hava alsak mı?"

Dediğinde ,aslında benimde şu an için işe başlamak gelmemişti içimden.
Onun için teklifini kabul edip sahile doğru yürümeye başlamıştık. Tam yakındaki parkın içinden geçerken,az ilerde kartopu oynayan çocukları görmüş ve çocukluğumuzdaki gibi küçük bir savaş yapmaya karar vermiştik. Her ne kadar yaşımız otuza yaklaşmışsada, buna aldırış etmeden ilk kartopunu ben atmıştım Bora'ya.

Ama onun tam sırtına isabet eden kartopunun intikamını, hemen arkasına saklandığı duvarın arkasında, bilmem kac saniyede hazırladığı ,kocaman kartopunun , sadece tesadüfen yanımdan geçen bir kızın başına isabet edeceği kimin aklına gelirdi ki?

Kızın sendelediğini farkettiğimde,tutmak için artık çok geçti. Olduğu yere yığılmıştı zavallı. Bora olayın farkına varana dek ben, kızın yanına çökmüş ,hasarı anlamaya çalışıyordum. Ama ne mümkün, o kadar duru bir güzelliği vardı ki , ancak başının altından sızan kanı görünce kendime gelmiştim .

Kahretsin!!!

ALIN YAZIM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin