yüzleşme...

39 2 0
                                    

Hüzün.......


Evin değil ,bahçenin kapısında kucağına almıştı. Öyle kısa mesafe değil ,en az elli metreydi yeni evimizin giriş bahçesi. Kapıdan girdiğinizde yirmi metre kadar ilerde ,ortada yuvarlak bir süs havuzu vardı. Yol boyunca sağlı sollu rengarenk çiçekler ekilmişti. Taşlar sadece yürüyüş yolunun üzerindeydi ve araları çimlerle kaplıydı . Solda arabalar için ayrılmış ,en az üç araba sığacak büyüklükte, üstü kapalı, etrafı açık bir garaj vardı. Ve hemen ilerisinde müştemilat. Sonrasında eve kadar sağ ve sol taraf komple çiçeklerle süslenmişti . Eve giriş için üç basamak vardı. Mermerden yapılmıştı ve kapının her iki yanına da özenle seçilmiş kocaman birer saksı içinde de papatyalar ekilmişti .
Çiçekleri ,özelliklede papatyaları çok sevdiğim için Murat birde bahçıvan tutmuştu,sırf ben mutlu olayım diye . Sırf bahçemiz hep renkli ve güzel görünsün diye.. İki kapaklı kocaman beyaz bir kapı ve içeri girdiğinizde yine seksenmetrekare antre ,yerleri beyaz granit döşenmiş ve yuvarlaktı. Mutfak girişin sağ tarafındaki koridorun Sonundaydı. Oradan da arka bahçeye çıkılıyordu. O koridorun, mutfak kapısının solunda, yukarı kata çıkan bir görevli asansörü vardı. Evin toplam çatı katıyla beraber üç katı vardı ama ev çok büyük olduğu için bu asansör şarttı. Yuvarlak antrenin tam karşısında büyük salon, solunda Muratın çalışma odası ve sağında küçük salon vardı. Yatakodaları üst kattaydı. Her odada bir banyo vardı ve toplam üç misafir odası vardı. Çatı katını benim için özel tasarlamıştı kocam . Boş vakitlerimde sıkılmadan istediğim her şeyi yapabilirdim ,çünkü müzik köşesinden kütüphaneye,resim atölyesinden, terzi köşesine ne ararsanız vardı. Tam camın önünde de kış aylarında ,karşıdaki deniz manzarasını karşılıklı kahvelerimizi içerken seyredebilelim diye iki koltuk ve yuvarlak küçük bir masa .

Düşünülen hobi köşeleri küçüktü ama benim için çok büyük önem taşıyordu.

Gerçi ben şöyle iki oda, bir salon bi ev düşünmüştüm, çokta istemiştim. Ama Murat buna asla izin vermeyeceğini bundan sonra hayatımızı sürdüreceğimiz evimizin büyük olmasını ve ilerde çocuklarımızın evlendiğinde bile burada yaşamalarını istediğini söylemişti. O beni hiç kırmamıştı, her ne kadar istemesemde bende onu kırmayıp kabul etmiştim.

Yatakodasına kadar kucağında taşıdı beni . Ben düşünmemeye çalıştıkça kalbim emirlerime uymuyor ve daha hızlı,çok daha hızlı atıyordu korkudan...

Beni yavaşça yatağın üzerine oturttu ve kendide karşıma oturdu . Ellerimi tutup gözlerimin içine baktı. Şimdiye dek, sadece kısa bir kaç öpücüğün dışında yakınlığımız olmamıştı. Benim tedirgin davranmamdan anlamıştı korktuğumu. Nedenini bir kez bile sormadan ....

Bu kadar anlayışı haketmek büyük bir şanstı.

"Seni seviyorum bebeğim "

"Seni seviyorum aşkım "

Karşılık verirken, sesimin titremesine engel olamamıştım. Gerçi o öpmek için yaklaştıkça benim titremem kontrol edemediğim bir hız ve yoğunlukla tüm vücuduma yayılıyordu. Beni öpmeye başladığında aklımdaki o lanet zamanları silip Murat'ı düşünmeye çalışsam da başarılı olamamış ani bir hareketle kendimi ondan uzaklastırmıştım.

"Bebeğim iyi misin?"

İşte şimdi gözyaşlarım isteğimle akıyordu. Hiç suçum yokken başıma gelenler ,yaşamak zorunda bırakıldığım korkular için akmasına izin veriyordum gözyaşlarımın.

"Murat ,ben... Ben.."

Konuşamayışım korkularımı anlatamadığım içindi. Utandığım içindi.

ALIN YAZIM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin