sis...

18 2 0
                                    

Hamza Çelik....

"Nesi var doktor ?"

"Önemli bişey değil şiddetli soğuk algınlığı. Yazdığım ilaçları aksatmadan verin. Bir süre dinlensin, eminim iki üç güne birşey kalmayacaktır. "

"Buyrun ücretiniz. Teşekkür ederim. "

"Ama bu fazla beyefendi. "

"Doktor al ve git. Ne verdiysem o."

"Peki efendim , eğer bişeye ihtiyacınız olursa lütfen beni arayın.  Derhal gelirim."

Şu para insanlara neler yaptırıyordu. Kocaman insanların karşında küçülmelerini seyretmek bana hem ayrı bir haz hem de tiksinti veriyordu .

Şimdi elimde tepsiyle kızın yattığı odaya giderken,bir yandan şu halimi biri görse koskoca Hamza Çelik'in ne hale geldiğine eminim çok şaşırırlardı diye düşünüp,diğer yandan odaya yaklaştıkça kalbimin neden uçmayı unutmuş kuş gibi çırpındığını merak ediyordum.

Tepsiyi tek elimle tutup diğeriyle yavaşça kapıyı tıkladım,ses gelmeyince de aralayıp içeri baktım . Hâlâ uyuyordu, tepsiyi komidinin üzerine yavaşça bırakıp yanına oturdum . Kısa bir an gözlerim yüzünde gezindi. Uzun kirpikleri hareketsizdi. O kadar güçlü bir çekim vardı ki şu an bu zavallı kızla aramda, daha fazla kendime mani olmayıp elimin tersiyle yumuşak yüzüne dokundum. O'na karşı neden böylesine güçsüz hissettiğimi anlamam gerekiyordu.  Elimi yüzünde gezdirdikçe anlamayı bıraktım dahada karışmıştı tüm duygularım. Bu kızda beni böylesine çeken ne  vardı bilmiyordum . Bildiğim tek şey sanırım damdan düşer gibi hayatıma düşen bu kız beni şimdiden değiştirmeyi başarmıştı. 

Kolumu boynunun altından geçirip sırtını kavradım  ve oturmasına yardım etmesi için arkasına yastıkları üst üste dizdim. Zorla araladığı gözlerinde hem korku, hem utanç hem de masumiyet vardı. Şu an konuşmaya dermanı olsa eminim buna asla müsaade etmezdi . Ama şu an yarım açabildiği o küçük ağzına çorbayı kaşık kaşık boşaltırken yapabildiği tek şey zorlanarak yutmaktı.

............

Murat....

"Sevgilim, ne dersin bu akşam dışarda yiyelimmi?"

Karşımda bir şaheser gibi duran kadın sonunda özgür kalmış ve artık geceleri gördüğü kabuslarında azalmasıyla çok daha gülümser olmuştu . Gülmek bir kadına bu kadar mı yakışırdı. Henüz tam atlatmış değildi elbette, ama büyük bir yol katetmiştik.  Ayhan abinin söylediğine göre bundan sonra en büyük adım  babasıyla konuşmaktı. Sonrası sadece umut dolu bir gelecek .

Yine muhteşem gülümsemesiyle bakıyordu gözlerime. 

"Sen nasıl istersen sevgilim.."

Ona sarılırken bütün dert ,gam,keder uçup gidiyordu üzerimden.  Bir melekle evli olduğumu zaten biliyordum.  Ama her anında,her saniyesinde yeniden beni kendine aşık etmeyi nasıl beceriyordu işte onu bilmiyordum. 

Bir süre öylece kaldıktan sonra geri çekilip yüzüme baktı.  Sanki aradığı bir şeyler vardı ve bunu gözlerimden anlamaya çalışıyordu. 

"İhale ne zaman aşkım?"

Büyük gün iki gün sonraydı. Geceleri Hüzün uyuduktan sonra çalışıyordum.  Uyku tutmuyordu zaten ve O'na belli etmemem gereken kaygılarım vardı.  Gecenin bilmem kaçında artık yorgun düştüğümde masa başında uyuyakalıyordum.  Uyandığımda yine her zamanki gibi üzerime örtülmüş bir battaniye ve çoktan kahvaltıyı hazırlayıp beni izlerken bulduğum karım.

Oda tedirgin oluyordu aslında bu bariz bir şekilde anlaşılıyordu.  Duygularını saklamakta çok kötüydü.  Belki beni kırmaktan çekindiğinden soramıyordu.  Böylesi benimde işimi kolaylaştırıyordu aslında. O'nu mümkün olduğunca stresten uzak tutmaya çalışıyordum.  Helede bu kadar şey yaşamışken ve bu kadar hassasken. 

.........

Hüzün......

Her şeyin farkındaydım aslında.  Kocam gözümün önünde zor zamanlar geçiriyor ve sıkıntılı bir süreçten  geçiyordu.  Sırf O'na bir yük  daha yüklememek için anlamazlıktan geliyordum . Geceleri neredeyse hiç uyumuyor , sürekli  çalışıyordu.  O benim uyuduğumu düşünüp, kalkıp çalışmaya   başladığında bende yataktan çıkıp ona belli etmeden izliyordum . Yine sessizce odamıza geçip dua ediyordum , bir an önce düştüğü bu zorluktan kurtulsun diye . Sık sık kontrol ediyordum.  Aslında çok erken saatlerde uykum geldi bahanesiyle odamıza gidiyorduk .

Neden bu kadar uykumun geldiğini anlatmakta önceden yaşadığım kabuslardan kurtulmuş olmam bahanesi hep işe yarıyordu.  Uyuduğunu anladığım an yanına gidip usulca üzerini örtüyordum. Ne kadar zaman sonra bilmiyorum bende koltukta uyuyakalsamda yinede ondan önce uyanıyor,sonra da kahvaltıyı hazırlayıp uyanmasını beklerken bu eşsiz güzelliği izliyordum.  

Belki bu yüzden uykusuzluk zamanla iştahsızlık ve halsizlik veriyordu . Ama kocam için her şeye değerdi. 

"Hayatım bu gün hava güzel, bahçede içelim mi çayımızı?"

Düşüncelerimden sıyrılıp aşık olduğum adamın güzel gözlerine odaklanmıştım.  Dünyadaki en şanslı kadın olduğumu biliyordum ve bunun için milyonkez şükür ediyordum Rabb'ime.

........

Hamza Çelik

Saatler geçiyor ama kızın ateşi düşmüyordu. Yine terden sırılsıklamdı,bilmem kaçıncı kez değiştiriyordum üzerini. İlaçların fayda etmediği de aşikardı.  Başka çare yok kızı kucakladığım gibi  arabaya taşıdım. Bu saatte şoförün kalkıp gelmesini bekleyemezdim. 

En yakın hastaneye oniki dakikada ulaşmıştım.  Yine kucaklayıp içeri taşıdım.  Acilin girişinde bulunan görevliler hemen sedye getirdiler.  Üzerine yatırdım ve acil müdahale odasına kadar eşlik ettim. Ben, Hamza Çelik, bu kız için neden bu kadar çabalıyordum anlamış değildim.  Bildiğim bir şey varsa o kapının dürbününden gördüğüm bir çift büyük ela göz beni benden almıştı.  Nereye baksam kurtulamıyordum. 

Kaçıncı kez baktığımı hatırlamadığım saatime yeniden göz attım . Harika ,gecenin ikisi. Kalmakla gitmek arasında gidip gelirken doktor odadan çıktı,nihayet.

"Durumu nedir doktor?"

"Bünyesi oldukça zayıf, bu kadar güçsüz olması da soğukalgınlığının çabucak ilerleyip ateşinin yükselmesine sebep olmuş.  Korkulacak bir durum yok . Hemşire hanım icerde hastamızın ateşini düşürmek için soğuk kompleks yapıyor.  Verdiğimiz ilaçlarla da umuyorum ki sabaha birşeyi kalmayacak"

"Önemli bir şey yok yani?"

"Hayır kesinlikle , korkmayın beyefendi.  Eşiniz iyi olacak . Sadece iyi bir bakıma ihtiyacı var. Düzenli beslenmesine ve dinlenmesine dikkat ederseniz çabucak toparlayacaktır."

'Eşiniz '   Beynimde yüzlerce kez yankı yapan bu kelime ile yüzüme çarpan tokat gibi hatıralar ve kirli bir geçmiş. 

Silinir miydi ? Ya da unutulurmu?

Bu muammaları daha sonra düşünmek için beynimin gerisine yollayıp şimdi içeride daha adını dahi bilmediğim masum bir güzellik için endişelenmeye devam edecektim .

ALIN YAZIM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin