Uğultu...

20 1 0
                                    

Günlerdir süren sancılı süreç, Selim'in verdiği haberle biraz olsun rahatlamıştı.
Selim sonunda Hüzün'ün babasına dair bir iz bulmayı başarmıştı.  Ama ulaştığı adres maalesef beni bir çıkmaza daha sürüklemişti. Şimdi sadece Selim'in kesin cevabını bekleyip sonrasında önce kendim görüşmeliydim.

"Günaydın sevgilim" Ah işte ömrümün yegane güzelliği. Gözlerini açtığında o gözlerde gördüğüm saf ve sonsuz aşk beni ona her defasında yeniden aşık etmeyi başarıyordu. Kafamdaki binlerce soruyu bir kenara bırakarak aynı aşkla baktım gözlerine. " Günaydın ömrüm" yaşadığı tüm kötü olaylara rağmen bu kadar sağlam ve güçlü görünmesi tamamen onun hayata karşı sağlam duruşundan kaynaklanıyordu. Şimdi tek düşüncem bana yeniden Hilal'i sormamasıydı. Ama tabiki sevgilim yine ve her gün olduğu gibi yeniden aynı soruyu sorduğunda verecek bir cevabımın olmaması da beni çok üzüyordu.  Gülümsemeye çalışarak, "aşkım biliyosun Uzun bi tatil onlarınki ama Aybars'ta, Hilal'de çok iyiler. Hem bak yeni video göndermişler bize " gözlerindeki hayal kırıklığını görebilirdiniz. Bora'nın Hilal'den gizli çektiği ve bana Hüzün için gönderdiği videolardan birisini daha açıp sanki ilk kez görüyormuş gibi yeniden izledik. Önceden daha sakin karşılıyordu aslında ama hamile olduğunu öğrendiğinden beri yaptığı tek şey uzun uzun ve defalarca aynı videoları izlemek ve yanaklarından süzülen gözyaşlarına izin vermek. Oda beni üzmemek adına gerçekleri dillendirmiyordu tıpkı benim yaptığım gibi. Ikimizinde daldığı o güzel ve geçmiş günlerin yüzümüzde bıraktığı tebessümü bozan şu an yine aynı videoyu bilmem kaçıncı kez izleyen güzelimin elindeki telefonun çalması olmuştu.
Telefonu o kadar büyük bir sevinçle ve heycanla açtı ki yüzünde solan gülümsemesi sanki bir bıçak gibi parçalamıştı kalbimi. Arayan Bora'ydı ve sanırım konuşmamıştı.  Eminim yanında Hilal'in olmasından kaynaklanıyordu. Hüzün'e  çaresizce gülümseyerek telefonu aldım ve yine içimden onları bu hale getiren o şerefsize binlerce küfür yağdırarak odadan çıktım. 
Bora'da en az benim kadar kötü hissediyordu eminim.
"Özür dilerim" dedi sonunda.
"Sorun değil kardeşim anlıyorum seni ,her şey yolunda mı? "
"Evet , aslında yolunda yani ne kadar olursa işte,sadece Hilal seni görmek istiyor. " 

Aradan geçen haftalarda bir kez dahi aramamış, üstelik karımdan nefret eden ,kardeşim dediği insan önce düşman olmuştu bize şimdi de beni görmek istediğini söylüyordu. Belki de yaptığı haksızlığın farkına varmıştır.  En azından bunun böyle olmasını umut ederek kabul etmeye karar verdim. Hem belki aradaki buzlar da erir ve Hüzün'üm artık artık Hilal ve Aybars'ı görebilirdi.
"Tamam dostum geliyorum. Ama ilk etapta Hüzün bilmesin.  Yine üzülmesini istemiyorum üstelik biliyosun zor bir hamilelik geçiriyor."

Kafamda binlerce cevapsız soru ile birlikte Bora ve Hilal'in oturdukları henüz ilk kez göreceğim evlerine doğru giderken duyacaklarım hakkında ki belirsizlik beni daha da geriyordu. O hiç yaşanmamış  olmasını dilediğim olayın üzerinden geçen yaklaşık altı haftalık zaman zarfında, Hüzün daha yeni iyileşmeye başlamıştı.  Her ne kadar kabusları bitmemiş olsa da doktorun korktuğu halüsinasyonlar git gide azalmıştı.  Tabi benim için yeterli değildi. Karımın tamamen iyileşmesi benim için her şeyden önemliydi.  Sırf beni mutlu etmek için hiç birşey olmamış gibi davranıyor olması bana da mecburen sadece iyi rolü yapmakdan başka çare bırakmıyordu. Navigasyonun yönlendirdiği evin önüne geldiğimde karşıma çıkan en dikkat çekici şey neredeyse onlarca korumadan oluşan bir kalkan bulunmasıydı.  Evet Bora'yı anlıyordum o da tıpkı benim gibi korkuyordu ama bu kadarına gerek var mıydı bilinmez.

Arabayı durdurduğumda önüme ilk dikilen yapılı, siyah takım elbisesi içinde oldukça ürkütücü görünen korumaya kimliğimi gösterdikten sonra bahçe kapısından içeri adım attım.  Ve o adımla birlikte kulağıma gelen sesler istemsizce yüzünün gülmesine sebep oldu . Yine Soner başroldeydi anlaşılan.

ALIN YAZIM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin