Yaşamak zor zanaat vesselam...

313 7 0
                                    

Cama başımı yaslayıp bir yandan göz göze geldiğim kendi aksimi, diğer yandan karşımda manzara olarak görünen tek şeyi, o koskoca yaşlı çınarı izledim bir süre. .

Artık düşünmeyi bu gecelik bırakıp uyumayı denemeliydim. Hilal sonunda uyumuştu ve ben o uykuya dalana kadar başında beklemiştim.... Yine...

Ne kadar yorgun olduğumu odadaki saatin ding donglarını duyduğumda farkettim , çünkü her duyduğumda istemsizce sayıyordum bir ... iki.... üc ... hayır olamaz sabah yine uyanmakta zorlanacağım ve yine şişmiş gözlerle ve esneyerek çalışmak zorunda kalacağım.

"Teşekkürler Hilal " diye mırıldanarak yatağıma geçtim ve uykunun kollarını açıp beni çağırdığını hayal ederek gözlerimi kapattım.

Ne kadar sürdü uyumam bilmiyorum ama ( bana sanki gözlerimi daha yeni kapatmıştım gibi geldi) telefonumun kalkma vaktinin geldiğini bağıran ciyaklamasıyla zorla da olsa gözlerimi açtım.

Hmmm ....Hilal yine özür babında ( bunu hep yapıyor, ama saadece beni üzdüğü ya da kırdığı zamanlarda) kahvaltıyı hazırlamış.

Nereden mi anladım? burnuma gelen yanık kokusundan.. :)

Daha fazla yatakla cebelleşmenin bi anlamı olmadığına karar verip kalktım.

Her zaman ilk iş ılık bi duş alıp kendime gelmekti , yine öyle yaptım. dolabımı açıp yine her sabah olduğu gibi paranın gelmişine ,geçmişine, icat edene ,kullanana ... :)) güzelce dua edip siyah bi bluz ile buz mavisi kot pantolonumu giyip anlamsızca neredeyse belime kadar uzattığım dalgalı saçlarımı bir hareketle dağınık şekilde tutturdum ve gelen yanık kokusuna doğru ilerledim....

ALIN YAZIM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin