Kaçma diye yaptım

718 83 55
                                    

Alec'lerin tatili bitmişti ve sonunda eve dönmüşlerdi. Izzy bugün babası ile kalacaktı ama Alec babasını hala görmek istemiyordu. Bu yüzden çantasını hazırladığı gibi çıkıp Magnus'la birlikte onun evine gitmişti.

"Bir süre sende kalabilirim değil mi?"

"Bundan memnuniyet duyarım. Hem bir süre daha seninle kalacak olmak bana mutluluk verecektir." Deyip sevgilisinin yanağına bir öpücük bıraktı Magnus. "Ben yemek hazırlayayım."

"Ben de duşa gireceğim. Havlu da getirdim yanımda."

"Öyle mi?" Deyip nazik bir şekilde gülümsedi Magnus. "Sorun değil, benimkileri de kullanabilirdin."

"Senin yatağını, senin mutfağını kullanacağım zaten yeterince. Çok yük olmamak için getirdim bir şeyler."

Alec de gülümseyip Magnus'u nazikçe kendine çekti.

"Hem ben sana tatilde pek doyamadım. Belki bu sayede daha fazla doyarım hah?"

"Hmm... bir düşünmem lazım bu teklifi."

"Bir kere de düşünmesek ve direkt uygulasak..." deyip Magnus'un yanağına bir öpücük bıraktı Alec. Sonrasında eğilip boynuna da bir öpücük bıraktı. "Yemekten önce biraz tatlı mı yesem ne yapsam ben?"

"Alec... uslu dur biraz." Deyip onu hafifçe itti Magnus. "Hadi duşa gir bakayım sen."

"Girerim ama benim biraz moralim bozuk. Hani babamla kavga ettim ve eve gitmek istemiyorum ya..."

"Evet..."

"O yüzden biraz moralimi düzeltmeme yardım edemez misin?"

Alec bunu o denli tatlı bir ses tonuyla söylemişti ki... Magnus dayanamayıp onu öpmek zorunda kalmıştı.

"Babanla aranız o kadar da bozuk değil. Annen geldiği zaman bir hafta boyunca ailen ile zaman geçirmemiş miydin sen?"

"Evet ama zorunda kaldım. Annem çok ısrar etti."

Aslında bu biraz yalandı ama olsun. Babası ile arası hala limoniydi ama o süreçte buzları eritmişlerdi.

"Alec... bana yalan söylemen hiç hoş değil."

"Çok kötü bir çocuk olduğum için beni cezalandırsana o zaman."

"Alec! Bak kızarım cidden."

"Off, dayanamıyorum ki senin yakınında olup sana dokunmamaya... bu kadar çekici olmak senin suçun."

"Bu kadar azgın olmak da senin suçun." Deyip ondan uzaklaştı Magnus. "Ben mutfağa gidiyorum, döndüğümde duşunu almış ol."

"Azgın mı? Bu normal halimin yarısı bile değil." Diyerek Magnus'un peşinden yürümeye başladı Alec.

"O zaman normal halini görmekten korkmaya başladım." Deyip buzdolabına yöneldi Magnus. Dolapta bozulacak her şeyi çıkarmıştı bu yüzden dolap bomboştu. "Sanırım dışarıdan söylememiz gerekiyor."

"Olur. Sipariş gelene kadar birazcık..."

"Alec, sen dayak istiyor olabilir misin?"

"Olabilirim." Deyip Magnus'un önünde durdu ve Magnus'u hafifçe tezgaha yasladı. "Ve sen beni dövene kadar şansımı zorlamaya devam edeceğim sevgilim."

Magnus'u yavaşça öperken Magnus ondan sakince uzaklaştı.

"Mutfaktayız Alec."

"O zaman odaya çıkalım, salona geçelim. Hiç sıkıntı yok."

"İflah olmazsın sen." Deyip güldü Magnus ve yandaki ev telefonuna uzandı. "Yemek söyleyelim önce."

"Tamamdır. Sen söyle, ben de seni salonda bekliyorum."

"Ne yemek istersin?"

"Hamburger olabilir."

"Tamamdır, ben söyleyip geliyorum."

Alec küçük adımlar ile mutfaktan çıkarken Magnus da buzdolabı üstünde duran yemek magnetlerine bakıp yakınlardaki bir burgerciyi aramıştı. Kendileri için sipariş verdikten sonra telefonu yerine bıraktı ve derin bir nefes alarak salona döndü.

"Söyledim, birazdan gelir."

Alec'in yanına oturacakken Alec hızlıca onu kendine çekmiş ve kucağına oturmasını sağlamıştı.

"Alec!"

"Özür dilerim, kaçma diye yaptım."

"Kaçacak yer mi bıraktın acaba?" Deyip onun kucağından inmeye çalıştı Magnus ama Alec onun inmesine izin vermemişti.

"Lütfen sevgilim, hemen geriye çekilme." Deyip onun yüzüne elini çıkardı Alec. Şu tatil ona fazlaca cesaret aşılamıştı. Normalde Magnus'a bunları yapacak kadar özgüveni olduğu söylenemezdi. Karşısında başka birisi olsa bunların 10 katını yapacak kadar cesurdu ama iş Magnus'a gelince değişiyordu tabii.

"Çok ısrarcısın."

"Elimde değil, dayanamıyorum." Deyip küçük bir öpücük verdi Alec Magnus'a. "Biraz böyle kalalım... en azından yemek gelene kadar."

"Sen bende kaldığın süreçte benim başım ciddi bir belada olacak değil mi?"

"Başın belada ama tatlı bir bela. Hem de en tatlısından." Deyip gülmüştü Alec. Magnus onun gülüşüne dayanamayıp dudaklarına bir öpücük bıraktı.

"Belki yemek gelene kadar... birazcık oyalanabiliriz." Deyip kendisini biraz daha Alec'e yaklaştırmıştı. Alec de onun beline ellerini koydu ve zafer kazanmış bir edayla öne uzanıp Magnus'u öpmeye başlamıştı.

Geçen birkaç dakikanın ardından Alec onun dudaklarından uzaklaştı ve boynunu öpmeye başladı.

Yaşadıkları tatilden ve yakınlaşmalardan sonra Magnus onun dokunuşlarına karşı fazlaca hassaslaşmıştı. Önceden sergilediği o büyük irade ellerinden kayıp gidiyordu.

Alec'in saçına elini geçirip onun yüzünü kendine çekti ve tekrar öpmeye başladı. Alec de onu belinden tutarak koltuğa uzanmasını sağlamış ve hafifçe üstüne çıkmıştı.

"Alec..." deyip gülmeye başladı Magnus. "Böyle ani şeyler yapma, alışık değilim ben."

(LAN SEN BOTTOM DEĞİLSİN MAGNUS KENDİNE GEL ANFKMAMMSMSMA)

(Gerçi bu gidişle yakındır...)

"Alışırsın zamanla, merak etme. Alış, sen de bana yap böyle şeyler. Ben çok mutlu olurum."

"Daha henüz olaya bile alışamadım Alec, izin ver de buna alışayım başta."

"Gelişim evresi gibi birisine alışmadan diğer evreye geçemiyor musun yani? İkisine aynı anda alış işte, ben sana yardımcı olurum."

"Gelişim evrelerini de biliyorsun bakıyorum."

"Konuyu dağıtmayalım lütfen." Deyip tekrar Magnus'un üstüne uzandı Alec. İkisi birbirini öperken Alec de bir yandan Magnus'un bedenine küçük küçük dokunuşlar yapıyordu.

Sonunda ikisi de nefes nefese kalınca Alec geriye çekildi ve Magnus'un yanına uzandı.

"Daha ileriye gitmeyelim." Deyip Magnus'un elini tutmuştu Alec. "En azından şimdilik."

....

Ah Alec, azgın kekim benim...

I Don't F*cking CareHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin