Ben de sana aşığım.

787 81 88
                                    

Sabah Alec ilk kez Magnus'tan önce uyanmıştı ve parlayan gözlerle sevgilisini izliyordu.

Magnus çok güzeldi, dün geceden sonra biraz yorgun düştüğünü biliyordu Alec. Kendisi de kısa zaman önce yaşamıştı bunu.

O yüzden onu uyandırmak istemedi. Yüzüne birkaç öpücük bırakıp yavaşça yataktan çıktı. Onun için kahvaltı hazırlamak istiyordu.

Telefonu ile birlikte odadan ayrılıp mutfağa yöneldi. Onun için pankek yapmak istiyordu, yapabildiği tek kahvaltılık ürün oydu. Onu da Izzy çok sevdiği için yapmayı öğrenmişti.

Malzemeleri çıkardı. Bir yandan da kahve makinesini çalıştırmıştı.

Kısa zamanda çoğu şey hazır olduğunda Alec bir tepsiye bunları yerleştirdi. Güzel gözüktüğünü düşündükten sonra tepsi ile birlikte yukarı kata ilerlemişti.

Magnus onun aşağı inmesinden sonra yandaki yastığa sarılıp uyumaya devam etmişti. Alec bunu fark edince gülümsemesi yüzüne yayıldı ve tepsiyi yana bırakıp Magnus'a yaklaştı.

"Ama sen böyle yaparsan ben senin güzelliğine dayanamam." Deyip yanına uzandı ve Magnus'un yüzüne yapışan saçları geriye alarak onun alnına birkaç öpücük bıraktı.

Magnus hissettiği şeyle yerinde kıpırdandı ve sonrasında gözleri açıldı.

"Günaydın Alec."

"Günaydın sevgilim. Bugün senden önce uyandım."

"Ah evet... dün geceden sonra biraz yorgun düşmüş olmalıyım. Şimdi kalkıyorum."

Alec onun uykulu sesine dayanamayıp tekrar onu öpmüştü.

"Yatakta kalalım biraz. Hem ben sana kahvaltı hazırladım."

"Cidden mi?"

Alec başını olumlu anlamda sallayıp hareketlendi ve kahvaltı tepsisine yöneldi.

"Yapabildiğim tek şey pankek olduğundan sana pankek yaptım. Umarım seviyorsundur."

"Seviyorum tabii ki." Deyip yatakta oturur pozisyona geçti Magnus. Bunu yaparken bedenindeki yorgunluğu daha net hissetmişti.

Düşününce... Alec ondan daha ağır ve yapılıydı. Ve sevişmeleri pek de kısa sürmemişti. Alec kendisine oranla daha deneyimliydi ve bu Magnus için biraz zorlayıcı olmuştu.

Yine de iyi bir biçimde üstesinden gelmişti. Yalnızca şu an bedeni bir tırın altında kalmış gibiydi.

Spor yapan, dans eden birisiydi. Bedeni her zaman dinç kalırdı ama bu şey yaşadığı hiçbir şeye benzemiyordu.

Alec'in ona uzattığı tepsiyi kucağına doğru çekti ve Alec'in yanına oturmasını bekledi. Birlikte tepsideki şeyleri yerken Alec arada sırada dayanamayıp Magnus'u öpüyordu.

"Çok tatlısın. Seni yemek istiyorum resmen."

Bunu deyip Magnus'u birkaç kez daha öptü. Geriye çekilip sevgilisini inceledi.

"Çok yoruldun değil mi dün?"

"Fazla değil." Yalandı aslında. "Sen çok dinç duruyorsun beyefendi."

"Ben alışkın olduğum içindir."

Alışkın....

Alec'in buna alışkın olması Magnus'un nedensizce sinirini bozuyordu. Keşke o da Alec'in her konuda ilki olabilseydi.

"Sorun ne?" Dedi Alec Magnus'un yüzünün düştüğünü fark edince.

"Yok bir şey, gözüm daldı bir anda. Ellerine sağlık, pankek konusunda cidden iyisin."

"Isabelle küçükken pankeke aşıktı, ben de onun için yapmayı öğrenmiştim. Sevdiğim insanlar için bir şeyler yapmayı öğrenmek çok güzel bir his. Senin için de kek yapmıştım."

"Evet öyle bir şey yaptırmıştım değil mi sana? Önlük de çok yakışmıştı."

"Etkilenmiş miydin?"

"Bilmem... Etkilenmişsem de kendim bile kabul etmemişimdir." Deyip elindeki pankeki Alec'e uzattı Magnus. "Çoğu zaman inkar ediyordum çünkü."

Bir süre sessiz kalıp sadece kahvaltıya odaklanmışlardı. Sonrasında kahvaltıları bitince Alec tepsiyi yana bıraktı.

"Hadi bugün bir şeyler yapalım. Belki denize gideriz, ne dersin Magnus?"

"Bugün evde kalsak olmaz mı?" Dedi Magnus tatlı bir tonla konuşup. Çok hareketli şeyler yapabileceğine inanmıyordu çünkü şu an.

"Canın mı istemiyor?"

"Canım istemiyor denemez... halim yok diyelim."

"Ahh... kafamdan uçtu birden." Deyip bir kolunu Magnus'un omzuna attı Alec ve Magnus'u kendine çekti. "Çok mu yorgunsun?"

"Sanırım öyleyim." Deyip başını Alec'in omzuna yasladı Magnus.

"Ah ah... biz seninle ne yapacağız? Neyse, zamanla alışırsın. Ben de alışırım. Sen alışana kadar ben altta olurum, hiç problem değil."

"Peki sen hangisini tercih ederdin?" Dedi Magnus başını kaldırıp Alec'e bakarak.

"Fark etmez ki, ben seninle böyle sarılıp uzanmaya bile razıyım. Önceden yüzüne bile dokunamıyordum senin. Şimdi ne olduğunun, nasıl olduğunun hiçbir önemi yok. Sadece sana dokunmak bile bana yetiyor."

Bunu dedikten sonra Magnus'un yüzüne elini çıkardı ve yavaşça yüzünü okşadı.

"Bu benim hayallerimin ötesinde zaten."

"Ama sen böyle yaparsan ben çok duygusallaşırım Alec."

"Duygusallaş, ne olacak ki?" Deyip Magnus'un burnuna bir öpücük bıraktı Alec. "Seni çok seviyorum."

"Biraz daha konuşursan hüngür hüngür ağlayacağım ve uyarmam lazım, ağlayınca çok çirkin oluyorum."

"Sen o zaman da güzelsindir ama yine de ağlama sen."

Magnus uzanıp Alec'in elini kendine çekti ve parmaklarını birbirine kenetledi. Birkaç parmağına öpücük bırakıp sonrasında Alec'in boynuna yüzünü yaklaştırdı. Boynuna öpücükler bırakırken bir yandan da Alec'in kokusunu içine çekiyordu.

Alec'in bu kadar güzel kokması dünya üstündeki diğer kokulara haksızlıktı resmen...

"Konuşamadık ama... yorgun olmamı bir kenara bırakırsak dün gece çok güzeldi Alec. İlk defa kendimi bu kadar canlı ve iyi hissettim ve bunun en büyük sebebi sana aşık olmam diye düşünüyorum."

"Bana aşık olman... bu cümle beni çok mutlu etti şu an." Deyip Magnus'un saçına birkaç öpücük bıraktı Alec. "Ben de sana aşığım."

"Biliyorum."

"Hadi aşağıya inelim. Ama yürüyemeyeceksen..."

"Abartma Alec."

"Olsun, yorgunsun sen." Deyip aniden Magnus'u kucağına alıp ayaklandı Alec. Magnus küçük bir çığlık atıp onun boynuna sarılmıştı. "Ben seni taşırım."

"Taşı bakalım beyefendi. Hoşuma gitmedi diyemem şu an."

....

Size acilen kaos lazım çok tatlısınız siz sbsnmsksks böyle olmaz

I Don't F*cking CareHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin