Alec bir haftadır ailesi ile zaman geçiriyordu ve bu ona çok iyi gelmişti. Ama şimdi tatile gitme zamanıydı.
Birazdan Malia ve Derek buraya gelecekti. Sonrasında diğerleri ile buluşup villaya doğru yola çıkacaklardı.
"Kendinize çok dikkat edin ve beni hiçbir zaman habersiz bırakmayın."
"Merak etme anne, iyi olacağız."
Bir süre daha birbirleri ile konuşmaya devam etmişlerdi. O sırada kapı çalmaya başladı.
"Ben bakarım." Diyerek ayaklandı Izzy ve koşarak kapıya gitti. Kapıyı açtığında Malia ve Derek'i kapıda görmüştü.
Önce Malia'ya sarıldı. Sonra da Derek'e elini uzattı.
"Hoşgeldiniz."
O Derek'e bakarken arkadan birisi gelip aniden içeriye dalmıştı.
"Hoşbulduk güzel kız, ben Peter. Malia'nın babasıyım. Sen de Isabelle olmalısın."
"Öyle olmalıyım."
"Peter da bizi buraya kadar geçirmek istedi."
"Evet. Hem duydum ki Alec'in annesi de buradaymış, onu görmek istiyordum ben de."
"Birisi benden mi söz ediyor?" Dedi Maryse onların yanına gelerek. Peter kafasını çevirdiğinde gördüğü manzara onu hayrete düşürmüştü.
"Alec'in annesi siz misiniz cidden?"
"Öyle olmalıyım. Siz de Malia'nın babası olmalısınız. Sizinle tanışmayı ben de çok istemiştim."
Elini Peter'a uzattığı zaman Peter Maryse'in elini tutup kendine çekti ve eline küçük bir öpücük bıraktı.
"Beni mazur görün, her zaman böyle asil ve güzel bir kadınla karşılaşma şansım olmuyor."
Maryse şaşkınca ona bakarken Alec olanları görüp hızlıca annesini kendine çekmişti.
"Ne oluyor burada?"
"Şey... Malia'nın babası..."
"Lütfen bana ismimle hitap edin."
"Peter... benimle tanışmak için buraya gelmiş."
"Anladım. Zahmet etmeseydi keşke."
"Hiç de zahmet etmedim, annen ile tanışmak bir şeref. Sana Maryse dememde sakınca var mı?"
"Hayır, tabii ki yok."
"Güzel. Çocuklarımız tatile gidiyorlar, sanırım siz de evinize döneceksiniz."
"Evet, yarın sabah döneceğim."
"Yarın sabah mı? Çok güzel. Bu gece bir yemeğe çıkabiliriz o zaman."
"Hayır olmaz." Dedi Alec birden. "Olmaz anne."
"Niye olmasın." Deyip annesinin yanına gitti Izzy. "Çocukları hakkında konuşurlar işte."
"Olmaz diyorum Isabelle."
"Bence buna Maryse karar versin." dedi Malia bıyık altından gülerek.
"Teklifiniz için teşekkürler ama belki başka zaman, şu an için bunu kabul edemem."
"Pekala, öyle diyorsanız öyle olsun. Ama başka zaman için sözünüzü alıyorum."
Peter bir adım geriye çıkarken Alec ona tek kaşını kaldırıp bakıyordu.
"O zaman ben yavaştan gideyim, çocuklar da yola çıkacaklar zaten. Seninle tanıştığım için çok memnun oldum Maryse."
"Ben de çok memnun oldum Peter."
....
Malia ve Derek iki araba ile gelmişlerdi. Çünkü onlardan başka bir de Magnus'un arabası olduğundan ikisi de arabalarını almışlardı.
Malia ve Alec bir arabaya binerken Derek ve Izzy de diğer arabaya binmişlerdi.
Önce Magnus'a gidecekler, Alec ve Izzy Magnus'un arabasına yerleşecekti. Sonrasında diğerlerini alıp yola çıkacaklardı.
"Baban sinirimi bozdu. Resmen anneme yavşadı ayak üstü."
"Alec, Peter yavşak bi insan değildir. Buna emin olabilirsin. Sanırım anneni cidden beğendi."
"Beğenmesin, benim annem onun takıldığı insanlara benzemez. Babamın çapkın herifin teki olduğunu söylemiştin."
"Evet de annene bunu yapabilir mi sence? Akıl var mantık var. Maryse Peter'ın donunu alır be, bunu yaparken Peter'ın ruhu duymaz."
"Annem niye senin babanın donunu alıyor?"
"Ya, lafın gelişi söyledim. Neyse ne, sizin evde durumlar nasıl? Izzy biraz anlattı."
"Her şey çok iyi, babam da benden defalarca özür diledi. Bu arada... Derek kardeşime bulaşmaz değil mi?"
"Ya sen hangi çağın mağara adamısın Alec? Annenin ve kız kardeşinin ilişkisi seni ne ilgilendiriyor?"
"İlgilendirmez de..."
"Racona mı ters? Kulağını mı alırsın Derek'in" Deyip gülmüştü Malia. "Arabasında ruhsatlı silahı var, bil istedim."
"Ne?"
"Ama yanına almadı, korkma."
"Seni öldürürüm Malia, benimle dalga geçme."
"Delikanlılık kitabında yazmaz koçum bu işler." Dedi Malia sesini kalınlaştırıp. "Allah bilir sen Izzy'e bikini filan da giydirmiyorsundur."
"Bikini ne be? Şalvar giyecek denize girerken!"
Alec bunu şakacı bir tonla söyleyince ikisi de gülmeye başlamışlardı.
"İşin şakası, bu tatil cidden güzel geçeceğe benziyor."
"Bence de, oldukça güzel geçecek."
....
Herkes arabalara yerleştikten sonra Malia'nın arabasına takibe koyulmuşlardı.
"Görmen lazımdı Magnus, Peter bildiğin anneme koştu. Alec'i görsen gülmekten ölürdün. İçinden tam bir kıro çıktı. Biz burada sizin gibileri sevmeyiz Bay Hale."
"Abartma, öyle bir şey demedim ben." dedi Alec ona bakarak.
"Alec senin daha modern olmanı beklerdim."
"Elin adamı annemin elini şapır şupur öperken nasıl modern olabilirdim acaba?"
"Asıl sen abartıyorsun. Adam kibarca elini öptü sadece."
"Zaten yeğeni de Isabelle'e sarkıyor."
"Abi saçmalama, ben Derek'e sarkıyorum asıl." Deyip gülmüştü Isabelle. Magnus da onun cevabına gülmeye başlamıştı.
"Sen niye gülüyorsun? Komik mi sence bu?"
"Komik. Kıskanç olduğunu biliyordum da bu kadarını beklemiyordum."
"Ben kıskanç değilim. Sadece biraz sahiplenici bir insanım."
"Aynı şey." Dedi Izzy.
"Hayır değil. Neyse sizinle konuşmuyorum ben. Bundan sonra sevgilime ve kız kardeşime tavırlıyım."
"Aynı odada kalacağız Alec, farkında mısın?" Deyip ona döndü Magnus. Alec de yüzünü ona çevirip sonrasında imalı bir şekilde gülmeye başlamıştı.
"Şuna bakın, abim rahat rahat sevgilisi ile flört ediyor. Ben de bu gidişle bakir öleceğim."
"Izzy! Düzgün konuş."
"Boşver, ben alışığım Laurel'den böyle konuşmalara. Konuş Izzy, ben izin veriyorum."
"İkinizden de nefret ediyorum. İkinizden de!"
....
;)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Don't F*cking Care
FanfictionYerinde olsam benimle uğraşmazdım. -Bir öğretmen- öğrenci kurgusudur ama oldukça masum bir hikaye olacak-