Tetikleyici

980 122 65
                                    

Magnus öğrencileri ile ilk ek dersini yapmıştı ve ders gerçekten çok güzel geçmişti. Alec bile derse katılmıştı.

Ama Jeremy ile arası iyi gibi durmuyordu, oysa Jeremy'i Alec motive olsun diye istemişti. Sinir olsun diye değil...

Ders bitiminde herkes çıkarken Alec bir süre daha sınıfta kalmıştı.

"Hoşuna gitti mi bu ders?"

"Gitti, baksanıza kalem bile getirdim yanımda." Deyip kalemi işaret etmişti Alec. Magnus onun bu tepkisine gülmeden edememişti.

"Jeremy ile aranızda bir şey mi oldu?"

"Her zaman olan şeyler. Bir ayrılıp bir barışan sevgililer gibiyizdir biz. O yüzden her an bir şey olabilir."

"Herkesle sorun yaşadığın gibi sevgilin ile de sorun yaşıyorsun desene..." deyip masaya yaslandı Magnus. Her zaman Alec ile sohbet şansı bulamıyordu, bunu değerlendirmek istemişti.

"Sevgilim? Siz yanlış anladınız, biz sevgili değiliz."

"Bana yalan söylemene gerek yok, homofobik olmadığımı daha önce de söylemiştim zaten."

"Onunla alakası yok. Olsaydınız zaten gözünüze soka soka yapardım bunu. Jeremy ile... zamanında denedik ama yürümedi. Arkadaşlık ve sevgililik çok farklı iki kavram. Ama tabii... tamamen koptuk diyemeyiz."

Magnus anladığı şeyle başını iki yana salladı. Lisede kendi de az biraz çapkınlıklar yapmıştı.

"Jeremy iyi birisine benziyor, senin yerinde olsam onu üzmezdim. İnan bana bu devirde gerçek anlamda  değer bilen birisini bulmak çok zor."

"Ben öyle birisini istemiyorum, tüm sorun da bu zaten. Birisini kendi bataklığıma çekip onu da batıramam. Jeremy çok zeki, önünde kocaman ve güzel bir yol var. İnanın bana, benim ona iyi gelmem imkansız."

"Ben öyle düşünmüyorum. Bence birbirinize iyi geliyorsunuz."

"Ona iyi şeyler yapmadım, çok fazla üzdüm. Aldatmadım ama onunla ayrıldıktan sonra başkaları ile oldum ve olduğumu kendisi de biliyor. Sorun etmez gibi davranıyor ama çok fazla sorun ettiğini biliyorum. Sizce böyle birisi ile mi olmalı Jeremy?"

"O zaman niye onun hayatındasın? Tamamen çıkmak daha iyi olmaz mı?"

"Bazen benim de zayıf anlarım oluyor diyelim. Çok konuştum, gereğinden fazla şey söyledim. Ağzımdan laf almak için bu arkadaş canlısı tavırlar sergiliyorsunuz değil mi? Zekice..."

Magnus yüzüne küçük bir gülümseme yerleştirmişti.

"Rol yapmıyorum, özümde böyle bir insanım. Zaten seninle aramda en fazla 7 yaş var. Bir nevi abin sayılırım."

"Herkese karşı böyle misiniz? Yoksa tek bana mı özel?"

"Neden sana özel olsun ki? Her öğrencim ile özel olarak ilgilenmeye çalışıyorum. Sen sadece... daha fazla direniyorsun hepsi bu. Diğer öğrencilerimin güvenini kazanmak daha kolay olmuştu."

"Güven problemim var evet... psikiyatristim de aynen böyle söylemişti. Hangisi söylemişti unuttum ama. Okul değiştirdiğim kadar psikiyatrist de değiştirdim çünkü."

"İlaç kullanıyor musun? Sakinleştirici tarzda şeyler..."

"Kullanıyor gibi miyim?" Deyip gülmüştü Alec. "Aslında kullanmak istemiştim. Sonrasında sinirimin beni yönetmesi hoşuma gitmeye başladı. Ben de vazgeçtim. Bazen insan tetiklenmek istiyor. Benim de tetikleyicim bu."

"Sinir yüksek ölçüde olduğunda insana kalıcı hasarlar verebilir. Bu konuda dikkatli olmalısın."

"Vermediğini nereden biliyorsunuz ki? Oradan çok mu sağlam birisine benziyorum."

"Benimle paylaşabilirsin Alec. Ne zaman istersen paylaşabilirsin."

"Sizinle bir şey paylaşmak istediğimi sanmıyorum. Biraz konuştuk diye de hemen benimle yüz-göz olmaya çalışmayın yoksa sizi buna pişman ederim."

"Şimdi neden sinirlendin anlamadım."

"Her şeye çok fazla müdahale etme istediğiniz var. Bazı şeylerin de sınırı olmalı. Bence bu sınırı henüz bilmiyorsunuz."

Alec sinirle ayaklanıp sınıftan çıkarken Magnus fazla aceleci davrandığını fark etmişti. Alec'in bu kadar kolay teslim olmayacağını bilmeliydi...

...

I Don't F*cking CareHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin