Magnus ikisi için güzel yemekler yaparken söz verdiği üzere Alec için bir pasta da yapmıştı.
Pasta kremasını sürerken Alec ona arkadan yaklaştı ve pastaya sürdüğü kremayı parmakladı.
"Alec!"
"Üzgünüm ama dayanamadım, çok güzel gözüküyordu."
"Bozma pastayı, zaten birazdan yiyeceğiz." Deyip pastayı biraz ileriye itmeye çalıştı Magnus ama Alec ona sarılıp Magnus'u engellemişti.
"O zaman onun yerine seni yesem şimdilik? Hıı?"
"Bu aralar bir cesaret geldi sana bakıyorum."
"Yine diyorum, cesaret falan gelmedi. Özüme dönmeye başladım."
Yüzünü yavaşça Magnus'un boynuna sürtmüştü. Magnus onu omzuyla itmeye çalıştı ama pek başarılı olamadı.
"Alec, mutfakta yapma şöyle şeyler." Deyip sonunda onun kolları arasından kurtuldu Magnus. "Hem akşam için sana söz verdim zaten, biraz sabırlı olur musun?"
"Olmak istemiyorum ama neyse..." deyip sandalyeye oturdu Alec ve Magnus'u uzun uzadıya süzdü. Magnus üstündeki bakışları resmen hissetmişti.
Aslında hoşuna gitmediğini söyleyemezdi. Sevdiği adamın onu arzu dolu gözlerle süzmesi Magnus'un hoşuna gidiyordu. Ama bazı şeyler tadında kalmalı düşüncesi yüzünden bu şekilde davranıyordu.
"Pastan bitti. Dolaba koyayım, soğuyunca yeriz."
"O hazır olana kadar ne yapsak ki?"
Alec muzip bir tonla konuştuğunda Magnus dolap kapısını kapayıp ona dönmüştü.
"Şaka yapıyorum Magnus."
"Hayır yapmıyorsun."
"Tamam, belki birazcık yapmıyor olabilirim." Deyip başını masaya yasladı Alec. "Elimde değil, sen çok tatlısın. Küçük, sevimli bir kediye benziyorsun."
"Yok artık Alec, sen bir göz doktoruna görün bence. Kediye benziyor dediğin adama bakar mısın bi."
Magnus bunu derken elleriyle de kendini işaret etmişti.
"Baktım, hala kediye benziyorsun."
(Bu hikayede Magnus dizideki Magnus'tan daha ciddi bir görünüşe sahip. Ama bu yine de onun kedi olduğu gerçeğini değiştirmez bence ansmamms)
"Sen de yavru bir köpeğe benziyorsun o zaman." Demişti Magnus biraz ciddi biraz da muzip bir tonla konuşup. Şu an çok saçma bir atışmanın içindelerdi.
"Ben? Yavru köpek?"
"Evet öylesin." Deyip arkadaki buzdolabına yaslandı Magnus. "Özellikle saçların alnına düştüğünde ve ıslak olduğunda yağmurda kalmış küçük bir yavru köpeğe benziyorsun."
(DELİRİYORUM ANSNAMDM TAMAM EN HAYVAN SİZSİNİZ YETER)
"Demek öyle."
"Aynen öyle. Okul zamanı da ördek yavrusu gibi elinde kitapla peşimden gelmiyor muydun?"
"Ben..." Alec bir şey demek için ağzını açmıştı ama buna ne diyebilirdi ki? "Tamam buna cevabım yok ama diğerine katılmıyorum."
"Katıl ya da katılma, benim fikrim bu."
"O zaman sen de..." deyip ayaklandı Alec ve Magnus'a yaklaştı. "Minik bir sincap gibisin, sürekli benden kaçan ama hep de yakalamayı becerdiğim."
"Laflara bak sen, neler neler diyorsun bana."
"Diyemez miyim? Artık öğrencin değilim ve sevgilinim değil mi?" Bunu derken Magnus'un beline sarılmıştı. "Konuştuğum şeylere dikkat etmeyi bırakmış olmam lazım."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Don't F*cking Care
FanfictionYerinde olsam benimle uğraşmazdım. -Bir öğretmen- öğrenci kurgusudur ama oldukça masum bir hikaye olacak-