Şahane haber

370 44 34
                                    

"Yuh sen ciddi misin?"

"Ciddiyim tabii. Tüm okul bu dedikodu ile sarsılıyor şu an."

"Belliydi zaten böyle olduğu. Çok bariz değil miydi ya?"

"Ne hakkında konuşuyorsunuz siz?"

"Duymadın mı sen? Bay Bane ve Alec'in arasında ilişki varmış. Alec ile aynı üniversiteye giden birisi onları birlikte görmüş ve baya yakınlarmış."

"Dedikoduya gel sen. Ama belliydi böyle olduğu. Alec normalde tembel bir öğrenciyken bir anda çalışkan bir dehaya dönüşmüştü. Herkes bu konu hakkında konuşuyordu. Şimdi nedeni belli oldu."

Okuldaki bu dedikodu o kadar kısa zamanda yayılmıştı ki elbette müdürün ve Magnus'un kulağına da kısa zamanda ulaşmıştı bu dedikodu.

"Bu olay hakkında senden bir açıklama bekliyorum Magnus?"

Müdür o kadar sert bir dille konuşmuştu ki... Magnus kendisini bir an sorgu odasında hissetmişti.

"Bir açıklamam yok müdür bey."

"Söylentiler doğru mu yani?"

Magnus cevap vermeyince müdür sinirle ayaklanmıştı.

"Sen benimle dalga mı geçiyorsun? Geçen sene çıkan dedikodulardan sonra böyle bir durumu nasıl örtbas edeceğiz şimdi?"

"Geçen seneki olayın bu olayla hiçbir alakası yok. Geçen sene Alec ile aramızda hiçbir şey yoktu. Okul bittikten sonra başladı bir şeyler."

"Bana açıklama yap demedim sana Magnus! Ne zaman başladı, nasıl devam ediyor beni ilgilendirmez. Şu an bu dedikodu yayıldı ve olay senin siciline işleyecek. Bu ne demek biliyor musun? Öğretmenlik mesleğine elveda diyebilirsin demek. Bir öğrencin ile ilişkin olması nasıl bir sonuca yol açacak, bu konuda bir fikrin var mı? Buna rağmen böyle bir hatayı yapman çok çocukça değil mi sence de? Bak, çok iyi bir öğretmensin ve bu toplum seni kaybetmemeli bence. O yüzden hemen o çocukla ilişkini kes, olayları yalanla ve mesleğine devam et. Ben senin arkanda dururum, yanlış anlaşılma olduğunu söylerim ve konunun üstü kapanır. Anladın mı beni?"

"Müdür bey ben... onunla ilişkimi kesemem."

"O serseri senin geleceğinden daha mı önemli yani?'

"Evet daha önemli! Mesleğimden olacaksam da olurum ama onu bırakmayacağım." Deyip derin bir nefes almıştı Magnus. Kendini tutmasa şuraya oturur ağlardı.

Bu mesleği her zaman çok istemişti, hayatını adamak istediği meslek kesinlikle buydu ama Alec'i önem sırasında ilk sıraya koyardı, bu onun gelecek hayatında ona mutsuzluk verecek dahi olsa yapardı bunu.

"O zaman... başka bir şeyler düşünelim." Deyip eliyle yüzünü kapadı müdür. Aslında Magnus onun çıkarcı bir herif olduğunu biliyordu ama tavrı ilk kez Magnus'a samimi gelmişti. "Eğer bu durum siciline kötü işlerse hiçbir yerde mesleğe devam edemezsin. Bir şekilde üstünü kapamalıyız ama bu saatten sonra devlet okullarında çalışman çok zor bir durum."

Adam bunu dedikten sonra bilgisayardan bir şeylere bakmaya başladı.

"Otur Magnus, rahat olabilirsin. Kendini suçlama."

Magnus koltuğa otururken çökmek üzere olduğunu hissetmişti.

"Dedikodu mutlaka yayılır ama sonuçta Alec şu an bu okulda değil ve bu senin yararına bir durum. Alec okulda olsaydı seni kimse kurtaramazdı."

"Bu okulda kalamam değil mi?"

"Üzgünüm, kalamazsın. Birinci dönem yakında bitecek. Burada o süreçte kalmaya devam et ama sonrasında özel bir okula mı geçersin yoksa başka bir şeyler mi düşünürsün bilmiyorum. Burada kalırsan olay çirkinleşir."

"Anlıyorum."

"Daha önce bu işi halletmek için birilerini araya sokmuştun."

"O kişiyle iletişime geçemem ama babam da yardımcı olacaktır."

"Güzel. Bak Magnus, senin yaşında çocuklarım var benim. Daha çok gençsin ve iyi bir kariyerin olabilir. Bunu şu an mahvetmeni istemem."

"Ben kararımdan eminim müdür bey, ilginiz için teşekkür ederim."

"Pekala, arkanda durmak için elimden geleni yapacağım. Umarım bu işten ucuz kurtulursun."

....

Magnus'un ders saati boştu, bu yüzden hava almak için bahçeye çıkmıştı.

O sırada Catarina onun yanına gelip oturdu.

"Duyduğum şey doğru mu?"

Magnus bir şey demeden sadece başını sallamıştı. Arka bahçede oturdukları için etrafta öğrenci yoktu ve gözlerinin dolmasına engel olamamıştı.

"Magnus..."

"Kötü birisi değilim ben. Öğrencilerine göz diken bir herif de değilim."

"Öylesin demedim. Magnus, sakın ağlama."

Catarina böyle dediğinde Magnus ona sarılmıştı sıkıca.

"Senin ne kadar iyi niyetli olduğunu biliyorum Magnus. Dışarıda ne olmuş olduğunu bilemem ama sen her öğrencin için emek verdin. Birisine kalbin kaydı diye kötü birisi olmazsın."

"İnsanlar öyle düşünmeyecek ama. Neler konuşuyorlar az çok biliyorsun Catarina. O... o öğretmenler odasına girmek istemiyorum. Hepsi bana hastalıklı biriymişim gibi bakıyor."

"Normalde de sevmezlerdi seni zaten. Her zaman öğrenci yanlısı olduğun için. Ayrıca onlar nefes alan herkese öyle bakıyorlar."

Catarina bunu dediğinde Magnus kendisine hakim olamayıp gülmüştü.

"Bu konuda haklısın işte." Deyip geriye çekildi Magnus. Catarina ona cebinden bir mendil çıkarıp vermişti.

"Alec ile konuştun mu?"

"Hayır. Ona bunu asla söyleyemem. Saklamak için elimden geleni yapacağım."

"Okul işini nasıl açıklayacaksin peki?"

"Babamların orada bir özel okul var. Babamın arkadaşı oranın sahibi ve beni de çok sever. Orada çalışmamı çok istiyordu adam. Babamla konuşup orayla başlarım diye düşünüyorum. Okul Alec'in üniversitesine çok yakın, büyük ihtimalle Alec'e oraya geçmek istediğimi ve böylece daha sık görüşebileceğimizi söylerim. Zaten mutluluğu yüzünden bir şey sorgulayacak halde de olmaz. Başka seçeneğim yok Catarina."

"Özel okulda çalışmak istemiyorsun sen. Hep buradaki öğrencilerin hayatlarına dokunmak istediğini söylerdin."

"Bu benim hatam, sonuçlarına katlanmak zorundayım. Ayrıca yargılamadığın için teşekkürler."

"Önemli değil. Keşke bana daha önce anlatmış olsaydın ama olsun. Böyle öğrenmek üzdü beni."

"Özür dilerim, öğrenilmesini istemedim ama bir şeyi ne kadar saklarsan o şey o kadar çabuk ortaya çıkıyor."

"Bu sözünü Alec'ten bu sırrı saklarken de unutma olur mu? Çünkü elbet bir gün öğrenecek."

"Ne kadar geç öğrenirse o kadar iyi olur Catarina."

....

"Anladım oğlum, ben her şeyi hallederim merak etme." Demişti Asmodeus telefonda. Magnus ona her şeyi anlatmıştı. "Üzülme tamam mı? Sen üzülürsün şimdi saçma sapan, kafana takarsın."

"Üzülmemek mümkün mü baba?"

"Değil tabii, yine de sen güçlü dur. Sevdiğin insan yanındaysa her güçlüğü yenersin sen. Anlaşıldı değil mi?"

"Anlaşıldı. Bu arada Alec bilmesin bunu. "

"Tamamdır, bilmeyecek merak etme."

Magnus telefonu kapattıktan sonra bir süre daha ağlamıştı. Sonrasında kendini toparladı. Yüzüne sahte bir gülüş yerleştirdi ve telefonundan Alec'i aradı.

"Sevgilim beni mi ararmış?" Diyerek açtı telefonu Alec."

"Alec... sana şahane bir haberim var."

....

Ağlamıyorum gözüme ileride olacak kaoslar kaçtı....

I Don't F*cking CareHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin