"Bunun olduğuna inanamıyorum."
Yaklaşık yarım saat boyunca Magnus ile koltukta uzanmışlardı ama Alec hala anın gerçekliğini sorguluyordu.
"Ben de hala inanamıyorum, bunu yapmamak için her yolu denedim ama elimden anca bu kadarı geldi."
Alec göğüsünde yatan Magnus'a küçük bir bakış atmıştı.
"Ben... şimdi şey... sana isminle hitap edeceğim değil mi?"
"Alec..." deyip yüzünü kaldırarak Alece baktı Magnus. "Az önce büyülü bir an yaşadık, senin şu an tek derdin bu mu?"
Alec başını evet dercesine sallayınca Magnus gülmeden edememişti.
"Bu saatten sonra bana Bay Bane demen biraz saçma olmaz mı sence de?"
Bunu derken elini Alec'in yüzüne çıkarmıştı.
"Şey... sanırım cidden saçma olur."
Magnus Alec'in yüzünü okşarken aynı anda yüz hatlarını inceliyordu.
"Çok güzelsin." Deyip Alec'in yanağını okşadı ve uzanıp yanağına bir öpücük bıraktı. "Seninle böyle uzanıp saatlerce hiçbir şey yapmadan durabilirim, şu an en çok ihtiyacım olan şey bu."
"İstediğin kadar böyle kalabiliriz."
"Çok sık isterim ama ben, alışırım sonra."
"Magnus, lütfen alış."
Alec'in tepkisine Magnus gülerken Alec de onun gülüşüne gülmüştü.
"Seni bu kadar yakından incelemek de varmış." Deyip Magnus'un alnına bir öpücük bıraktı Alec. "Bir ay önce sana dokunamıyorum diye ağlamıştım ve şu an seni öpüyorum, o yüzden hala inanasım gelmiyor."
"İnanabilirsin." Deyip Alec'in yanağını öpmek için uzandı Magnus ama Alec yüzünü çevirip dudaklarının buluşmasını sağladı. İkisi de hafifçe geriye çekilip heyecanlı bir şekilde birbirlerine baktılar.
"Bu kadar hızlı olmasak mı?" Dedi Magnus onun dudaklarına bakarak.
"Şu ana kadar yeterince yavaş olmadık mı?"
Magnus sesli bir şekilde yutkunup Alec'in dudaklarına ikinci kez küçük bir öpücük bıraktı. Alec öpücüğü devam ettirmek için hamle yapmış olsa da Magnus geriye çekilip başını tekrar Alec'in omzuna yaslamıştı.
"Tamam, anlaşılan bu kadarı yeterli." Dedi Alec heyecanlı sesini bastırma gereği duymadan. Resmen sevinçten dudakları titriyordu, bu normal miydi?
Oysa ilk öpücüğü ya da birisiyle kurduğu ilk yakınlık değildi bu. Nasıl mümkün olabilirdi bu denli heyecan?
Gerçi ilk öpücüğü ya da ilk seksi onda hiçbir heyecan oluşturmamıştı. Sadece ihtiyaç duyduğu için yapmıştı.
Bir tek Jeremy ile olan ilişkisinde gerçekten istek ve heyecan duymuştu, o da çok uzun sürmemişti.
Ama hiçbiri şu anki heyecanı ile kıyaslanamazdı. Kalbi kaç dakikadır heyecanlı heyecanlı atıyordu kendi de bilmiyordu. Sanki bir hız trenine binmişti ve tren sürekli olarak hızlıca aşağıya doğru iniyor, bir türlü sonu gelmiyordu.
Elinde olsa şu an çığlıklar atardı.
Magnus'un ondan hiçbir farkı yoktu, içi içini yiyordu şu an.
Ayrıca Alec'in kokusu o kadar güzeldi ki... birkaç dakikadır başı dönüyordu. Arada bir kokuya alışıyor, sonra başını hareket ettirip bir şekilde yine o kokuyu duymaya çalışıyordu.
"Bu gece burada kalsana."
Magnus'un dediği şeyle Alec küçük çaplı bir şok yaşamıştı.
"Hızlı olmayalım demiştin az önce."
"Sadece seninle uyumak istiyorum, başka bir şey değil. Aklından geçenleri hemen çöpe atıyorsun."
"Yok, öyle bir düşüncem olmadı. Yani... olamaz zaten. Niye olsun ki? Hem sen öyle bir şey de istemiyorsun, biliyorum. Saygı da duyuyorum."
"Evet istemiyorum." Deyip yüzünü tekrar kaldırdı Magnus. Elini Alec'in göğüsüne yerleştirip tekrar Alec'e bakmıştı. "Ama bazı şeyler isteğimizin dışında gerçekleşebiliyor bazen. Şu anda da olduğu gibi."
"Hah? N... ne? Şey...."
"Hemen heyecan yapma." Deyip güldü Magnus. "Sadece bir seçenek söyledim, öyle bir şey olacak demedim."
"Kendimizi kaybetmekten söz ediyorsun ve ben seninleyken her an kendimi kaybedecek gibi hissediyorum."
Alec tek nefeste bunu söylediğinde bu sefer kal gelen kişi Magnus olmuştu.
"Hah?"
"Her anlamda kendimi kaybediyorum hem de."
Magnus'un yüzünü biraz çekinerek tutmuştu. Hala ona dokunmakta güçlük çekiyordu.
"Ne istersen onu yaparız Magnus. Gerisi benim için önemsiz. İstersen saatlerce karşılıklı oturup birbirimize bakalım, umurumda değil. Yaşadığımız her şeye razı olacağım ben. Çünkü bunlar bile hayal ettiğim şeylerin ötesinde, bundan sonrası benim için bir rüya gibi olacak."
"Sabrını çok zorlarım yalnız, haberin olsun."
"Zorla, kolay olan şeyleri pek sevmediğimi fark ettim zaten."
"Sanırım ben de." Dedi Magnus ve yavaşça kendini geriye verip Alec'in kolunun üstünden kalktı. "Bu olanlardan arkadaşlarına bahsetme lütfen, en azından okul bitene kadar. Zaten şunun şurasında 2 gün kaldı."
"Bahsetmem merak etme. Zaten önceki olanları da hepsine anlatmadım."
"Sadece Jeremy'e anlattın sanırım, sinir olmadım desem yalan olur."
"Sen? Sen ve sinir olmak?" Deyip Alec de oturur pozisyona geçmişti.
"Sizi sınıfta öpüşürken gördüğümden beri yan yana gelmeniz beni çileden çıkarmıyor değil ama aşmaya çalışıyorum."
"Şaka yapıyorum de."
Alec Magnus'u süzdüğü zaman şaka olmadığını anlamıştı.
"Sen... sen baya baya beni kıskandın yani öyle mi?"
"Üstüme gelme, ben de insanım. O kadar da serinkanlı olamıyorum ne yazık ki."
"Sen gidip Jeremy'e benim hakkımda tavsiyeler vermemiş miydin? Kendin için ondan uzak dur filan demiştin diye hatırlıyorum."
"Onlar tamamen iyi niyetle yapıldı bir kere." Dedi Magnus itiraz ederek. "Sadece birazcık, çok azcık kıskançlık olabilir içinde. Çok çok az."
Alec dayanamayıp daha fazla gülmüştü. Asla böyle bir şey beklemiyordu.
"Şu an seni yemek istiyorum."
"Ne?"
"Hah? Şey... mecazen yani..."
"Mecazen... anladım. Mecazen olsun zaten."
"Aynen, bence de..."
İkisi bir süre birbirlerine bakmışlardı.
"Şu an çok aptalız değil mi?" Dedi Alec gülerek.
"Liseli aşıklar gibiyiz."
"Hey, ben hala lisedeyim unuttun mu?"
"Ama hiç liseli bir aşık olmamışsındır."
"Doğru, ben aşka bile inanmıyordum seni görene kadar."
"Sanırım ben de. Neyse bu olay ikimizin de kalbine inmeden önce bir şeyler yesek iyi olacak."
"Çok doğru bir karar, bence bunu uygulayalım."
"Bence de."
...
Siz aptal aşık mı oldunuz yerim ben sizi ajskskksd bunlar sevişemez he benden demesi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Don't F*cking Care
FanficYerinde olsam benimle uğraşmazdım. -Bir öğretmen- öğrenci kurgusudur ama oldukça masum bir hikaye olacak-