Kolay alışan birisi değilim.

768 111 88
                                    

Günün yorgunluğu yüzünden Alec onun için ayrılan odaya erkenden çıkıp duş aldıktan sonra uyumuştu. Yarın yola çıkıp geriye döneceklerdi ve birazcık dinlenmeye ihtiyacı vardı.

Magnus ise ailesi ile gece yarısını geçene kadar oturup sohbet etmişti ve ondan sonra odasına çıkmıştı. Odasına gitmeden önce Alec'in odasının önünde durdu ve hafifçe kapıyı çaldı.

"Alec, uyudun mu?"

Bir süre içeriden ses gelmedi. Magnus biraz daha dinleyip sonrasında kapıyı aralayarak içeriye bakmıştı.

Alec, üstündeki örtüyü yana itmiş bir şekilde yatakta öylece uyuyordu. Magnus onu böyle görünce istemsiz gülümsemişti.

"Uyanık mısın?" Diyerek tekrar seslendi ama cevap alamayınca sessizce odaya girmişti.

Dayanamayıp Alec'e yaklaştı ve yandaki örtüye uzanıp Alec'in açılan üstünü örttü. Üşümesini asla istemezdi.

Onun üstünü örttükten sonra başının altından kaymış yastığı da hafifçe düzeltmişti.

"Çok hareketli uyuyorsun anlaşılan." Deyip yatağın köşesine oturdu Magnus ve iç çekti. "Ben yattığım gibi uyanan tiplerdenim."

Magnus onun üstünü son kez düzeltip ayaklandı ama sonrasında odadan çıkmaktan vazgeçip biraz ileride duran tekli koltuğa yönelip oturdu. Bunu niye yaptığını hiçbir şekilde bilmiyordu. Ama biraz da olsa Alec'i izlemek istiyordu.

"Okul bitince ne yapacağım ben?" Deyip derin bir iç çekti Magnus. "Sınıfa girince seni orada göremeyip ne yapacağım?"

Gözlerini bir süre kapadı ve otuz saniye kadar sonra yine açtı.

"Benim için de çok zor bir durum, buna emin olabilirsin. Sen benim için en özel öğrencim olacaksın çünkü en büyük korkularımdan birisini senin sayende yendim. Her zaman asi, dışlanmış öğrenciler ile nasıl baş edebilirim şeklinde bir korkum olmuştu. Bu mesleğe atılırken bile hep bundan korktum. Bu meslek sadece öğretmekten geçmiyor çünkü. Sen benim için çok büyük bir umutsun. Sevginin her zaman bir ilaç olduğunu anlamamı sağladın."

Biraz durup düşünceli bir halde Alec'i izlemişti. Bazen böyle zamanlarda beyninden onlarca düşünce geçiyordu.

"Keşke seni hayattaki tüm kötülüklerden koruyabilmiş olsaydım? Keşke tüm çocukları, tüm o masum bedenleri çirkin zihniyetlerin ürünü olmaktan alıkoyabilseydim."

Magnus dolan gözlerini silerken, konuşurken titreyen sesine lanetler okumuştu.

"Dünyanın hala bir yerlerinde çamurlaşmış kalpleriyle kötülükler yapan insanlar var ve bazen bu düşünce beni uyutmuyor. Yastığa başımı koyduğum zaman bunları düşünmek nefes almamı güçleştiriyor. Sonra sana bakıyorum, bir şekilde hayatla mücadele vermişsin ve vermeye de devam ediyorsun. Hayata karşı olan bu öfkeli bakışım biraz da olsa yumuşuyor ama bitmiyor."

Durup buruk bir şekilde gülümsemişti.

"Ben... ben küçükken sanırdım ki herkesin ailesi çocuklarını seviyor. Hiçbir yerde aç çocuklar yok sanıyordum. Herkes Tanrı'ya inanıyor ve ona dua ediyor sanıyordum. Bir çocuğa istismar edilmesi bir yana insan birisine vuramaz bile bence. Öyle düşünüyordum. Sonra büyüyünce anlıyorsun ki hayat hiç de beklediğin gibi bir yer değilmiş. İnsanlar, hayvanlarla mücadele ettiler. Açlıkla mücadele ettiler, susuzlukla, ateşle, depremlerle, soğukla, sıcakla... insanlar yıllar boyunca düzinelerce şeyle mücadele ettiler. Ama hiçbiri insanla mücadele edildiği kadar alçakça olmadı. Doğa insan ayırmaz, hayvanlar insan ayırmaz. Sadece insanlar insanları ayırır, ötekileştirir. Bu yüzden en büyük savaşımız bu cahillikle, vicdan yoksunlarıyla oluyor ve olmaya da devam edecek."

Durdu ve bir süre sessiz kaldı. Birdenbire neden bunları söylediğini kendi de bilmiyordu.

"Asıl söylemek istediklerim bunlar bile değil benim." Deyip iç çekti ve hafifçe yutkundu. Bir süre öylece Alec'in yüzünü incelemişti. "Senin hayata olan inancını arttırdım, peki ya benim bu hayata inancım var mı acaba? Bu yaşıma kadar kimseye ihtiyaç duymadan gelmiştim ama sen benim bu düşüncemi mahvettin. Haftanın 5 günü seni görmeye beni alıştırdın ve bunun tek suçlusu sensin. Benden en az 3-4 saat uzakta bir üniversiteye gitme düşüncene nasıl alışacağım ben? Zaten kolay alışan bir insan değilim ve kendine beni alıştırdın. Bu hiç de güzel bir davranış değil, bilgin olsun diye söylüyorum."

Elini çenesine yaslayıp bir süre daha sessizce Alec'i izlemişti.

"En azından hayatının geri kalanını senin için daha iyi hale getirmeyi deniyorum. Keşke zamanında bunu yapabilmiş olsaydım. Öğretmenin olduğum için beni ciddiye alıp dinledin. Bir yabancı olsam bunların hiçbirini yapamazdım belki. Ama öğretmenin olduğum için de diğer her şekilde seninle aramda mesafe olması gerekiyor ve bu da çok büyük bir ikilem. Yine diyorum, seninle sadece abi- kardeş ilişkimiz olacak, öyle olması için elimden geleni yapacağım ama biliyor musun... beni bazen çok zorluyorsun."

Magnus bunu dedikten sonra ayaklandı ve son kez Alec'e bakarak odadan çıktı.

Belki Alec bunların hiçbirini duymamış olabilirdi ama bir şekilde bu sözlerin içine işlediği bir gerçekti.

....

Ah be Magnus, bazı konularda o kadar haklısın ki...

I Don't F*cking CareHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin