Sana kızmam.

747 99 47
                                    

Alec çok ama çok heyecanlıydı.

Bugün cumaydı ve Magnus ile yola çıkıp 2 günlüğüne onun ailesinin evinde kalacaklardı.

Alec'in her şeyi hazırdı ve sadece Magnus'un onu gelip alması kalmıştı.

"Ne zaman gelecek öğretmenin?"

"Birazdan burada olur baba." Dedi Alec babasına bakarak. O sırada Robert Alec'in yanına oturmuştu.

"Bu öğretmen senin için çok değerli sanırım."

"Evet öyle."

Robert biraz hüzünlü bir şekilde gülmüştü.

"Benim yapmadığım babalığı ve abiliği sana yapıyor öyle değil mi?"

Alec bu soruya cevap vermek istemiyordu.

"Onu seviyorsun."

"O benim öğretmenim."

"Ama o şekilde bir sevgi değil bu, yanılıyor muyum?"

Alec tekrar sessiz kalmıştı.

"Sana kızmam, bu konuda endişen olmasın."

"O çok iyi birisi. Bana çok iyi geliyor ve beni anlıyor."

"Annenle tanıştığım zamanlar geldi aklıma. Benden 2 alt dönemdi. Tüm okulun gözü ondaydı biliyor musun? Ne kadar güzeldi anlatamam. Isabelle gibi, aynı annesine benziyor."

"Onunla nasıl sevgili oldunuz?"

"Bir gün onu bahçede gördüm, ağlıyordu. Yanına gidip gitmemek arasında kalmıştım ama sonunda gittim. Bana başına gelen olayı anlattı. En yakın arkadaşının sevgilisi birkaç hafta önce Maryse'in yanına gelip kıza bir hediye hazırlamak istediğini söylemiş ve Maryse'ten yardım istemiş. Maryse o zamanlar fazla saftı ve kabul etmiş. Birkaç kez görüşüyorlar ve hediye bakıyorlar. Ama sonra bu adi herif Maryse'i öpüyor ve ona karşı hisleri olduğunu söylüyor. Maryse ne yapacağını şaşırmış tabii. Arkadaşına bunu anlatmak istemiş, kararsız kalmış ama bunu saklamak istemeyince sonunda kıza anlatmış."

"Kız da ona inanmamış mı?"

"Çocuk ona tam tersi bir hikaye anlatmış. Hediye bakmak için ondan yardım isterken Maryse'in onu öptüğünü ve devamını istediğini filan falan... kız da ona inanmış. Bir anda arkadaş grubunda dışlanan kişi haline gelmiş Maryse."

"Bu çok kötüymüş."

"Ona o dönemler destek oldum ve kendini toparlamasını sağladım. Sonradan aramızda bir şeyler gelişti. Ama ben... çok sorunlu bir gençtim. Beni hayata hazırlayan bir lise hocam olmadı hiç. Senin kadar şanslı olamadım."

"Neden böyle olduğunu hiçbir zaman anlatmadın baba."

"Nedenlerin arkasına sığınmak çok kolay bir yöntem. Benim kötü bir baba olmam tamamen benim suçum, hiçbir zaman ne sana ne de Izzy'e layık bir baba olamadım. Sen haytalık yaptıkça seni suçladım. O aptal kadının..."

"Tamam baba, devam etme."

"Hepsi benim suçum. Annen her zaman mükemmeldi ve ben... onun mükemmelliği altında eziliyordum. Her zaman en başarılı, en güzel... her şeyin en iyisi oydu. Bense okulunu bile 6 senede zor bitirmiş, düzgün bir işin ucundan tutamayan bir adamdım. Sen öyle olma istedim, sen adam akıllı oku istedim ama hep bana benzedin. O öğretmenin var ya, ben ona çok şey borçluyum."

"Baba öyle deme..."

"Kimler kaba kuvvet ve aşağılama sever biliyor musun? Gerçek benliği altında ezilen ve aciz insanlar. Hiçbir zaman kendini bilen birisi, kendine güvenen birisi buna başvurmaz. Sen kendini bilmeye ve kendine güvenmeye başladığın için artık daha mutlusun."

"Annemi özlüyor musun?"

"Her gün özlüyorum ama artık benden bağımsız bir hayatı var. Güzel bir kariyer... Her zaman çok hırslıydı. Onun o hırsına aşıktım ama söyleyemezdim."

"Onu bu konuda suçlardın sen. Çok fazla çalıştığı için suçlardın."

"Benden daha iyi olmasını istemiyordum. Şuna baksana, yıllar sonra bile güzel ve akıllı. Beni ister mi sence yanında? Onun yanına yakışmıyorum bile."

"Şu an çok saçmalıyorsun." Dedi Alec başını iki yana sallayarak. "Onun seni sevdiğini biliyorsun."

"Onun başını ikinci kez yakmam ben."

"Genç yaşta senden ayrıldı ve başkası ile evlenmedi bile baba."

"O öyle bir kadın çünkü." Deyip ellerine baktı Robert. "Hem olay ben değilim, sensin. Kötü bir babanın ne sonuçlar doğurabileceğini çok iyi biliyorum. Ve buna rağmen kötü bir baba oldum çünkü iyi bir baba olmayı bilmiyordum ben. Hiç görmedim ki..."

"Baba..."

Alec dayanamayıp babasına sarıldığı zaman Robert da ona sarılmıştı.

"Sen çok zeki bir çocuksun Alec, tıpkı annen gibi çok zekisin. Benim yaptığım hataları yapma hiçbir zaman anlaştık mı?"

Uzaklaşıp oğlunun yüzünü kavradı Robert.

"Anlaştık değil mi?"

"Anlaştık baba. Elimden geleni yapacağım."

...

Bu da böyle bir baba - oğul bölümü olsun :(

I Don't F*cking CareHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin