Alec çok mutsuzdu.
Bu hafta, ilk dönemin son haftasıydı ve Alec kendini çok kötü hissediyordu. Magnus'tan 2 hafta ayrı kalacak olması onu delirtmişti.
Bunu düşününce yine kötü olmuştu. Hele ki bu dönemin son dönemi olması...
Acaba yine sınıfta mı kalsaydı? Bu sayede Magnus ile daha fazla zaman geçirebilirdi.
Ama dersleri de iyiydi. İkinci dönem hiçbir derse çalışmazsa belki sınıfta kalabilirdi.
Ama Magnus buna çok sinirlenirdi. Ayrıca ikinci kez sınıfta kalmak da istemiyordu.
Ve Magnus'u gururlandırmak istiyordu. Mezun olmak, belgesini Magnus'a göstermek, bir üniversite kazanmak ve Magnus'un bu yüzden mutlu olmasını istiyordu.
Her ne kadar kendisi Magnus için diğer öğrencilerden farklı olmasa da Magnus Alec için çok farklı bir yere sahipti. Zaten bu dönemde yaptığı her şeyin sebebi de Magnus'tu.
...
"Evet, son haftamıza girdik. Nasıl bir dönem geçirdik sizinle, biraz konuşalım mı?"
Magnus masaya dayandığında herkes bir ağızdan mükemmel, tahmin ettiğimizden daha iyi şeklinde şeyler söylemeye başlamışlardı.
"Bu kadar mı seviyorsunuz dersi?"
"Dersi de seviyoruz ama sizi daha fazla seviyoruz"
"Beni utandırıyorsunuz şu an." Deyip şöyle bir sınıfa baktı Magnus. O sırada arkada ona memnuniyetsiz bir halde bakan bir çift gözle karşılaştı.
"Bir sorun mu var Alec? Sen çok memnun durmuyorsun bu durumdan."
Alec sırtını sıraya yaslayıp dik bir biçimde oturmaya başladı.
"İlk dönem çok hızlı geçti. İkinci dönem de bu kadar hızlı geçerse okul çok çabuk bitecek. Ben sizin derslerinizin biteceği düşüncesinden hoşlanmıyorum."
"Bu şekilde düşünmen beni mutlu etti ama ben her zaman sizin hayatınızın bir parçası olarak kalacağım. Aksi bir durum mümkün değil zaten, benden öyle kolay kurtulamazsınız."
"Emin olun buradaki kimse sizi unutmak istemez." Dedi Malia gülerek. "Sizi geç tanımama rağmen ben bile sizi bu kadar sevdiysem Bay Bane, gerçekten çok iyi bir öğretmensiniz demektir."
"Ben... bunları duymak beni mahcup ediyor. Aslında olması gereken şeyi bir lütuf gibi görüyorsunuz ve bu canımı yakıyor."
"Ama öylesiniz, bizim için öylesiniz. Şu an 9. Sınıf olmayı dilerdim, sizinle 4 sene bu okulda kalmak için." Dedi Alec gülümseyerek. Magnus da ona karşılık gülümsemişti.
"Neyse durun, ağlatacaksınız beni. Hem daha bir dönemimiz var önümüzde."
"Ek ders sayısını arttırsak ikinci dönem olmaz mı?" Dedi ön sıradan bir öğrenci. "Bir günlük ekstra ders bize yetmiyor."
"Onu o zaman düşünürüz. Şimdi size... bir sürprizim var. Bunu çok seveceksiniz."
Sınıftaki herkes heyecanlı bir şekilde beklerken Magnus çantasından bir dosya çıkardı.
"Tatilde yapacağınız şeyleri yazdım buraya. Okumanızı istediğim bir kitap ve izlemenizi istemediğim birkaç film var. Bunların isimleri yazıyor. Ayrıca hepinize bir konu verdim, bu konu ile ilgili hikaye yazmanızı istiyorum."
"Hikaye mi?"
"Senaryo şeklinde olabilir ya da sadece hikaye de olabilir. Sizin bir problem durumunu nasıl hikayeye çevireceğinizi merak ediyorum. Ayrıca kitap ve filmleri izleyip duygu ve düşüncelerinizi de yazacaksınız. Sakın internetten özet çıkarıp bana gelmeyin. Ödevi yapan ya da yapmayana not vermeyeceğim çünkü. Sadece sizin neler yapacağınızı merak ediyorum."
Hepsine kağıtları verdikten sonra yerine dönmüştü Magnus.
"Emin olun hepimiz ödevleri yapacağız."
...
Ders çıkışı Magnus Alec'e seslenip sınıfta kalmasını söylemişti. Alec de bunu yapıp sınıfta kaldı.
"Bir sorun mu var Bay Bane?"
"Hayır ama bunu arkadaşların varken yapmak istemedim." Deyip çantasına yöneldi Magnus. "Onlara ayıp olmasın."
Çantasından bir kitap çıkardı ve sonrasında Alec'e yaklaşıp kitabı uzattı.
"İlk dönem neredeyse kusursuz denecek işler yaptığın için bu kitabı sana vermek istiyorum. Bu kitap benim için çok özeldir ama kendime her zaman bunu ileride bir öğrencime hediye edeceğimi söylemiştim. Sen bana bu mesleği yapma amacımı tekrar ve tekrar hatırlattın. Bu yüzden bu kitabı sana vermek istiyorum."
Alec Magnus'un uzattığı kitaba baktı bir süre.
"Hem sana hediye de verememiştim doğum gününde."
"Bay Bane... be... ben... ne diyeceğimi bilmiyorum şu an."
Elindeki Beyaz Diş romanına bakmaya devam edip sonrasında kitabı Magnus'tan aldı.
"Bunu bana küçükken öğretmenim hediye etmişti. Kitabı üç kez okudum. Ortaokulda, lisede ve üniversite. Her seferinde farklı anlamlar çıkardım. Farklı yaşantılar dikkatimi çekti. Bu kitap benim için özel bir kitaptır ve belki sen de bunu okuyup ileride özel birisine verirsin."
"Bu kitabı kimseye vermeyi düşünmüyorum." Deyip kitabı sıraya koydu Alec.
"Okumamıştın değil mi?"
"Ben fazla kitap okumam ama sanırım okumaya başlamam lazım."
"Bence de. Bu güzel bir başlangıç olur senin için. İstersen seninle kütüphanemi paylaşırım. Her tarzda kitap vardır."
"Şimdilik bu yeterli, teşekkür ederim."
"Ben de teşekkür ederim, bu kitabı verebileceğim kadar güvendiğim bir öğrencim olduğun için."
Magnus bunu söyleyip küçük bir gülümseme ile Alec'ten uzaklaşmıştı. Alec'se ağzında atan kalbin eski hızına nasıl geleceğini düşünüyordu şu an...
...
Magnus sen de çok fenasın hee ;)

ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Don't F*cking Care
Fiksi PenggemarYerinde olsam benimle uğraşmazdım. -Bir öğretmen- öğrenci kurgusudur ama oldukça masum bir hikaye olacak-