Sabah Magnus gözlerini açtığında kendisini Alec'in kolları arasında bulmuştu.
Dün gece yorgundu ve duş alıp hemen uyumuştu. Alec de ondan sonra uyumuş olmalıydı.
Ve şu an arkadan ona sarılıyordu. Magnus yüzüne bir gülümseme yerleştirip kendisini biraz daha ona yaklaştırdı.
Çok huzurlu hissediyordu. Yaklaşık bir haftadır Alec onlarda kalıyordu. Ondan önce de 10 gün boyunca aynı odada kalmışlardı ve Magnus ondan ayrılmak istemiyordu.
Çok yakın bir zaman sonra Alec üniversiteye gidecekti. Bu da Magnus için büyük bir endişe kaynağıydı.
Şu an bile Alec yanındayken onu özlüyor gibi hissediyordu çünkü.
Ayrıca Alec 2 gün sonra evine dönecekti, Magnus her ne kadar burada kalsın istiyor olsa da Alec'in bir evi vardı.
Magnus Alec'in kolları arasından çıkma kararı almıştı. İnip ikisi için kahvaltı hazırlamalıydı.
Hareket edeceği sıra güçlü kollar onu çekmişti ve bu yüzden yataktan çıkamamıştı.
"Biraz daha yatalım, hemen gitme."
"Sen uyanık mıydın?"
"Evet bir süredir." Deyip Magnus'un saçlarına öpücük bıraktı Alec. "Sen uyuyorsun diye hareket etmemeye çalışıyordum ama sen de uyanıkmışsın."
"Daha yeni uyandım."
Aslında yalandı. En az 20 dakika önce uyanmıştı.
"Ben üniversite okumasam olmuyor mu? Sen bana öğretmen maaşı ile bakarsın bence. Ben de kafede çalışırım, birlikte eve çıkarız olur biter. Hem okumak da neymiş, önceden üniversite mi vardı sanki?"
"Alec, saçmalama istersen sevgilim."
"Ama benim sana, okuldan daha çok ihtiyacım var."
"Ben zaten hala seninle olacağım, sadece bir süre uzak kalacağız. Dünyanın sonuna gelmişiz gibi davranma."
"Benim için aynı etkiyi yaratır ikisi." Deyip Magnus'u belinden biraz daha kendine çekmişti Alec. "Yataktan çıkmadan önce bir şeyler yapalım mı?"
"Bir şeyler derken?"
"Yatakta ne yapılabilir Magnus, biraz düşün istersen."
Bunu dedikten sonra Magnus'un boynuna doğru eğilip oralara öpücükler bırakmaya başlamıştı Alec.
"Düşündüm ve hayır diyorum. Karnım aç, kahvaltı yapmamız lazım."
"İki gün sonra eve döneceğim ve buraya geldiğimden beri bir kez bile sevişmedik, farkında mısın?"
"Farkındayım ama sen buraya benimle sevişmek için gelmedin bence." Deyip ona imalı bir bakış atmıştı Magnus. "Yanılıyor muyum?"
"Hayır tabii ki, ne alakası var. Ben seninle daha fazla vakit geçirmek için buraya geldim ve bence bu şey güzel ve kaliteli vakit geçirmek için ideal."
"Sen öyle diyorsun, ben öyle düşünmüyorum. Kalk hadi, kahvaltı yapacağız. Bakma bana öyle Alec."
"Tamam tamam, bir şey demedim. Artık ben üniversiteye gidince sevişiriz, zira durum bunu gösteriyor."
"Böyle giderse bir sevgilin olmayacak zaten." Deyip gülmüştü Magnus. "Sanırım bunu istiyorsun."
Alec ağzına görünmez bir fermuar çekerken Magnus da odanın banyosuna yönelmişti.
"Kahvaltıyı dışarıda mı yapsak acaba?"
"Aslında olabilir." Deyip ellerini yıkadı Magnus ve banyonun aynasından kendine baktı. O sırada Alec de yanına gelmişti. "Ne o yoksa sıkıldın mı kahvaltılarımdan?"
"Sıkılmak mümkün mü? Sadece sen yorulma diye dedim. Hem biraz değişiklik olur."
"Tamam öyle yapalım." Deyip öne uzandı Magnus ve Alec'in dudaklarına bir öpücük bıraktı. "Sahilde güzel bir kafeye gideriz, eğer istersen."
"Tabii ki isterim."
....
Magnus, Alec ile birlikte sahilde bir kafeye gidip oturmuştu.
"Bize güzel bir kahvaltı masası hazırlayın." Dedi Magnus gelen garson kıza bakarak. "İçecek olarak ne istersin sevgilim?"
"Sütlü kahve istiyorum ben."
"Tamamdır. Bana da portakal suyu getirirsin. Şimdiden teşekkürler."
Kız yanlarından ayrılırken Alec elini uzatıp Magnus'un elini tutmuştu.
"Sen ne kadar kibarsın öyle."
"Bilirsin, her zamanki halim."
"En çok da senin şu mükemmel matematik derslerini özleyeceğim biliyor musun? Arada bir bana özel matematik filan anlatır mısın?"
"Aslında olabilir. Birlikte senin matematik sınavlarına çalışırız yanına geldiğimde."
Alec bunu duyduğu zaman başını imalı bir şekilde iki yana sallamıştı.
"Yanıma geldiğin zaman ders çalışacağız yani öyle mi? Başka planlar vardı aslında kafamda."
"Senin kafanda her zaman başka planlar oluyor beyefendi. Hem ben bu sene olmasa bile seneye oradaki okullardan birisine isteyeceğim tayinimi. Böylece birlikte kalabiliriz."
"Bak bunu yaparsan şahane olur, cidden öyle olur. Hatta keşke bu sene gelsen."
"Bunun için geç oldu. Ayrıca 2 sene görev yapmak zorundayım. O yüzden de burada kalacağım."
"Ne yapalım, bir sene katlanacağım seni özlemeye."
İkisi bir süre daha bu konu hakkında konuşmaya devam etmişlerdi. Sonrasında kahvaltılıklar masaya gelmeye başladı.
"Eh benim kahvaltılarım kadar güzel olamaz ama bu da güzel gözüküyor değil mi?"
"Senin kendi ellerinle bana kahvaltı hazırlamanın yanından bile geçemez."
"Neyse, kahvaltının tadını çıkaralım o zaman. Sonrasında belki bir şeyler daha yaparız."
"Şu bir şeyler lütfen baş başa yapacağımız bir şeyler olsun." Demişti Alec imayla. "Bak ben azgın birisi değilim..."
"Hayır öylesin."
"Tamam öyle olabilirim ama azgın olduğum için değil, seni istediğim için yapalım diyorum. Eğer azgın olduğum için isteseydim zaten altta olmazdım."
"Alec, tamam dersem kahvaltıyı düzgünce yapmama izin verecek misin?"
Alec kafasını bir çocuk edasıyla salladığı zaman Magnus gülmüştü.
"Peki madem, öyle olsun. Akşam eve geçince yaparız artık bir şeyler."
"Söz mü?"
"Öyle diyelim."
"Matematik kitapların üstüne yemin et."
"Alec!"
"Tamam, abartmıyorum o zaman." Deyip susmuştu Alec. "Şimdi gel de akşama kadar sabret."
"Eh, mecbursun değil mi?"
"Senin yüzünden mecburum, evet."
....
Ben bunlara kaos yazmak istiyorum ama aklıma hiçbir şey gelmiyor. Önerisi olan var mı? Yoksa eğer Alec'in üniversite hayatına hızlıca geçiş yapıp uzak kalmaları üstüne bir kaos yazarım. Bu konuda da önerilere açığım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Don't F*cking Care
Hayran KurguYerinde olsam benimle uğraşmazdım. -Bir öğretmen- öğrenci kurgusudur ama oldukça masum bir hikaye olacak-