Aşk

588 71 38
                                    

Okul olayları Alec için güzel gidiyordu. İlk hafta oryantasyon haftası neticesinde sınıfa alışmak için elinden geleni yapmıştı.

Gerçi çabuk kaynaşan bir yapısı yoktu. Yine de yapabileceği her şeyi yapmıştı.

Ama onu en çok zorlayan şey Magnus'tan uzak olmaktı. Onun için bu kadar zor olacağını asla tahmin etmezdi ama sandığından daha da zorlu oluyordu. Annesinden, babasından ve kız kardeşinden ayrı yaşamaya alışmıştı fakat şimdi yeni bir süreç onu bekliyordu.

Okulun ikinci haftası gelip çatmıştı. Sınıfta hiç tanımadığı yüzler de vardı bu hafta. Yüz hafızası iyiydi Alec'in, gördüğü birisini kolay kolay unutmazdı.

"Dostum, buraya oturabilir miyim?"

Alec alıştığı üzere hep arka sıralarda oturmayı tercih ederdi. Yanında da bir boşluk vardı.

"Sıra tapulu malım değil, otur tabii ki."

"Teşekkür ederim, ön sıra fobim var da..."

"Aynısından bende de var." Deyip gülmüştü Alec. "Seni ilk hafta görmemiştim."

"Uf, kim ilk haftadan okula gelecek kadar hayatsız olabilir söyler misin bana?"

"Ben?" Deyip tekrar güldü Alec. "Bu arada ben Alec."

"Ben de Jace." Deyip elini Alec'e uzattı Jace. Alec elini sıkmayınca da elini geri çekmişti.

"Kusura bakma, gereksiz temasları sevmem."

"Sorun değil, dikkat ederim." Deyip Alec'e küçük bir bakış atmıştı Jace. "Çantan var. Kalem defter de getirmişsindir sen şimdi."

"Getirdim evet."

"Dostum, arka sırada senin gibileri sevmeyiz biz." Demişti Jace biraz artist bir şekilde konuşup. Sonrasında da gülmeye başlamıştı. "Benim kalemim bile yok."

"Ne yalan söyleyeyim benim de olmazdı normalde ama hayat işte... ben de ilk haftadan okula gelmezdim ama gelmesem sevgilim ağzıma edeceği için zorunda kaldım. İnan bana defterlerimi, çantamı ve kalemlerimi bile o aldı."

"Vay vay vay, kendine sugar mommy falan mı yaptın?"

"Kendime sugar mommy yapsam gidip kadına defter kitap mı aldırırım sence?" Demişti Alec.

"'Haklısın, saçmaydı. Ama böyle kızı nereden buldun? Annen gibi davranıyor demek ki kız sana. Ah ah, benim takıldıklarım anca benim kanımı emsin."

"Yalnız ortada büyük bir yanlış anlaşılma var, sevgilim kız değil benim." Demişti Alec yüzünü Jace'e çevirerek. "Erkek. Ben gayim."

Jace bu duyduğu şeyle anlık bir şok yaşamıştı. Daha önce de gay tanıdıkları olmuştu ama Alec'in tipinden bu asla anlaşılmıyordu.

"Özür dilerim, bir an şaşırdım."

"Umarım homofobik değilsindir."

"Hayır hayır, kesinlikle değilim. Sadece... pek belli etmiyorsun da."

"Niye? Gay olunca nasıl belli eder bunu insan?"

"Saçma bir şey söyledim değil mi?" Deyip utanarak başını önüne çevirdi Jace. "Rahatsız hissettirdiysem gidebilirim."

"Hissettirmedin. İnsanların böyle saçma düşünceleri olabiliyor. Mesela bir arkadaşım vardı, kendisi gayliğe ibnelik diyen ve böyle tavır sergileyen herkese ibne misin sen diyen bir insandı."

"O baya homofobikmiş."

"Biraz öyleydi. Sonra ilahi adalet mi dersin, karma mı dersin bilmem gidip bir erkeğe aşık oldu. Sonuç, şu an kendisi de ibne."

Alec bunu deyip bu olayın ironikliğine bir kez daha gülerken Jace de onunla birlikte gülmüştü.

"Bu baya şey olmuş karma bir sürtüktür (karma is a bitch)"

"Cidden öyle olmuştu. Açıkçası biz hala şaşkınız mesela. Çünkü böyle bir şeye kimse imkan vermiyordu. Geçen sene kız arkadaşı vardı ve kıza deli gibi aşıktı. Şimdi de Jeremy'e deli gibi aşık. Yani sen de çok dalgasını geçme, bir bakmışsın seneye seni de de bizim gay kulübe üye yapmışız."

"Aman aman, deme öyle şeyler.
Ben halimden memnunum. Bir kere ben kadınlara aşığım, tek bir kadına değil de tüm kadınlara... Tanrı onları sevilmeleri için, beni de onları sevmem için yaratmış resmen."

"Kısaca Tanrı seni bir yavşak olarak yaratmış diyelim biz ona."

"O kadar kaba olmasak mı?" Deyip gülmüştü Jace. "Gerçi o da bir bakış açısı."

"Bir şey diyeceğim, şu an fark ettim. Sen aynı Kevin'a benziyorsun."

"Umarım sonradan gay olmuş arkadaşın değildir bu."

"Yok hayır, Roy o. Kevin sapına kadar hetero ve o da senin gibi sarışın. Aynı zamanda baya baya çapkın. Ki onun da aynı senin gibi lafları vardı zamanında. Kadınlar çiçektir, bense onlarda polen toplayıp bal yapan bir bal arısıyım. Kadınlar bir tuvaldir, bense onlara renk ve hayat veren bir ressamım falan tarzında saçma sapan lafları vardı."

"Hiç de saçma gelmedi bana." Demişti Jace gülerek. "Bu arkadaşın ile çapkınlığa çıkmak istedim şu an."

"Deneme bile. Şu an sevgilisi var ve sevgilisi seri katil olma potansiyeline sahip."

"Desene çapkınlık müessesesi bir şehit daha vermiş... olsun ben bayrağı hala onurla taşıyorum."

"Yakında seni de birisi şehit eder, hiç korkma sen."

"Aslına bakarsan her çiçekten polen toplamak çok güzel olsa da tek bir çiçeğe aşık olmayı ben de isterim. Şu ana kadar öyle bir kadın çıkmadı karşıma ama çıkarsa da pek hayır diyeceğimi sanmıyorum."

"Deme zaten. Aşk dünya üstündeki en güzel duygulardan birisi ve bence herkesin bu duyguyu tatması lazım." Deyip derin bir iç çekti Alec. "Geçen seneye kadar aşka zerre inanmayan, aşkın aptal işi olduğunu söyleyen birisiydim. İnsanlar birbirinden hoşlanırlar, birlikte olurlar. Tüm mesele bu gibi gelirdi. Asla aşktan gözü dönmek tabirini doğru bulmazdım. Sonra karşıma Magnus çıktı. Aşk insanın ağzına da ediyormuş, salağa da çeviriyormuş bunu görmüş oldum. Ama yaşadığımı da onun sayesinde hissettim ben."

"Öyle bir anlattın ki insanın aşık olası geliyor. Gerçi ben uzun bir süre daha tatmam sanırım o duyguyu. Üniversiteye boynuma tasma takılsın diye değil, millete tasma takmaya geldim ben."

Jace bunu deyip Alec'e göz kırptığında Alec onaylamaz halde başını sallamıştı.

"Büyük konuştun ya, bu saatten sonra başına gelecek her şeyden sen sorumlusun Jace."

....

Sonunda Jace Alec dostluğu gördük hikayede.

Jace biraz patavatsız bir karakter olacak ama gıcık ya da süper egoist olmayacak. O yüzden güzel bir jalec dostluğu bizi bekliyor bence.

Hikaye de artık 200 bölüme kadar devam eder... bitmiyor hikaye BİT YOR...

I Don't F*cking CareHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin