Hadi yine iyisiniz yazıp atayım dedim :)
"Korktuğun şey benim hislerim değil, bence korktuğun şey tam olarak kendi hislerin. Yanılıyor muyum?"
Alec bunu dedikten sonra Magnus gergince Alec'in yüzüne bakmaya başlamıştı.
"Ne saçmalıyorsun sen?"
"Ne mi saçmalıyorum? Çok düşündüm Magnus. Gerçekten bu ihtimalden uzaklaşmak için çok saçma senaryolar kurdum kafamda. Sana söylediğim her şey de bu saçma senaryolardan oluşuyordu çünkü gerçekten onlara inanmak istedim. Beni bir öğrencin olarak sevdiğini düşünmek istedim çünkü diğer türlüsü benim için de senin için de çok zor bir çıkmazdı."
Durdu ve derin bir nefes aldı Alec. İkisi bu kadar yakınken zaten her şey yeterince zorken Magnus onun nefesini bile hissediyordu. Her şey gereğinden fazla zordu şu an.
"Seni öğrencim olarak seviyorum zaten."
"Bence öyle olmadığının ikimiz de gayet farkındayız." Deyip öne uzandı Alec. İkisinin dudakları değmek üzereyken Magnus onu itip kendinden uzaklaştırdı.
"Bu yaptığın çok yanlış. Diyelim ki hislerim var, seni öpmek istemeyeceğimi düşünecek kadar zeki olduğunu düşünüyorum. Ya da bir anda duyarsız olasın mı geldi?"
"Engel olup olmayacağını merak etmiştim sadece."
"Etme Alec. Şunun şurasında bir hafta sonra okul bitecek. Bu işi ikimiz için de uçuruma sürükleme. Yoksa kalan hayatında öğretmenin olarak bile yer almam."
"Gerçekten bunu söyledin mi?" Dedi Alec sinirle konuşup. "Beni bu şekilde tehdit etme."
"Bir şeyleri konuşuyoruz ve bu konuşmayı seviyeli bir şekilde yapıp rafa kaldırmak istiyorum. Sonrasında pişman olacağın şeyler yapma."
"Seni öpmekten pişman olmazdım."
"Eminim olmazdın." Deyip derin bir nefes aldı Magnus. Başka bir şey söylemek istemiyordu.
"Başka söyleyeceğin bir şey yok mu cidden? Evet Alec, benim de sana hislerim var ama aptalca etiklik anlayışım yüzünden kendimi frenlemek zorunda kalıyorum tarzı bir itiraf bekliyorum çünkü senden."
"Birincisi, saygını aşarak konuşuyorsun şu an benimle ve bu hoşuma gitmiyor."
"Saygı mı? Ben o saygıyı 10 dakika önce çöpe attım, fark etmedin mi yoksa?"
"İkincisi, ben doğru olan şeyi yapmaya çalışıyorum. Aptalca ya da değil, doğru olan bu."
"Doğruların canı cehenneme! Mutlu değilsen neden doğrunun peşinden gidiyorsun ki? Salakça kurallara uymak zorunda mısın?"
"Ben mutluyum, neden mutlu olmadığımı düşünüyorsun ki?"
"Sevdiğin birisine sevgini bile söyleyememek mutluluk mu yani?"
"Ben sana seni sevdiğimi söyledim Alec. Söylemediğim zamanlarda da bunu sana gösterdim diye düşünüyorum. Ha sana göre sevginin tanımı başkaysa orasını bilmiyorum."
Magnus sinirle iç çekip yüzünü önüne eğmişti. Burada öylece çocuk gibi atıştıklarına inanası gelmiyordu.
"Ben seni uzaktan sevmekten yoruldum ama." Dedi Alec biraz ağlamaklı bir sesle. "Ben artık bu duyguya doymak istiyorum. Senin bana verdiğin kadarıyla yetinmek zorunda olmaktan sıkıldım."
"O zaman çekip git, ben seni burada zorla tutmuyorum."
"O kadar... o kadar katısın ki! Kurallar, etiklik, ahlak.. bla bla... hayatını bunların yönetmesini mi istiyorsun cidden Magnus?"
Bunu dedikten sonra birden Magnus'un önüne adımladı ve Magnus'un sağ elini tutup kendi kalbine doğru çekti.
"Bak ben buna göre yaşamak istiyorum. Kalbimin ağzımda atmasına neden oluyorsun sen benim ve bunu bana daha önce kimse yapmadı."
"Alec bak..."
"Sadece lanet olası okulda seninle karşılaşmış olduğumuz için senden uzak durmak zorunda olmaktan nefret ediyorum tamam mı?"
"Normal zamanda beni sevmezdin, bu bir gerçek." Deyip elini geriye çekti Magnus. "Belki ben de seni sevmezdim."
Alec yine birkaç adım Magnus'tan uzaklaştı. Kafası şu an hiç olmadığından daha karışıktı ve doğru düzgün düşünemiyordu bile. Düşünsene ne bunları yapar ne de az önceki şeyleri söylerdi.
"Beni deli ediyorsun!" Diye bağırdı Alec sinirle. "Beni kendine alıştırdın ve şimdi de siktir olup gideceksin hayatımdan. Uzak dursaydın ya benden, çok mu zordu bunu yapmak? Şimdi gelip de tek suçlu benmişim gibi davranma!"
"Öyle davranmıyorum zaten, ben sana ümit verecek her şeyden kaçındım zaten."
"Kaçındın mı? Kaç öğrencini evine çağırdın? Kaçına özel kekler yaptın? Kaçı ile 4 saatlik araba yolculuklarına çıktın ya da kaçıyla dans ettin mesela? Ümit verseydin ne olurdu merak ediyorum."
"Artık şu konuşmayı bitirebilir miyiz?"
"Bitirelim tabii ki, sen nasıl istersen öyle olsun. Her zaman olduğu gibi, senin açından tüm yönlendirmelere açık olduğumdan bunu da koşulsuz şartsız kabul edeceğime emin olabilirsin."
"Bu kadar zeki olup nasıl bu kadar zekadan uzak cümleler kurabiliyorsun, seni hayretle izliyorum şu an."
Magnus sinirle arabasına yöneldi ve öylece Alec'in de binmesini beklemeye başladı.
"Bin şu arabaya! Evine bırakacağım seni."
"Gerekmez, kendim gidebilirim Bay Bane. Size zahmet vermeyeyim."
Alec arkasını dönüp hızlıca yürümeye başladığında Magnus sinirle direksiyona vurup sonrasında arabayı çalıştırmıştı.
Alec'se birkaç saat boyunca sokaklarda boş boş dolanıp sonunda denizi gören bir banka oturup ileriyi boş gözlerle izlemeye başlamıştı.
"Tanrım, ben ne yaptım böyle?"
....
Ay kuzum kesin kendini çok suçlayacak :(
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Don't F*cking Care
Fiksi PenggemarYerinde olsam benimle uğraşmazdım. -Bir öğretmen- öğrenci kurgusudur ama oldukça masum bir hikaye olacak-