Alec haftasonunu Jeremy ile geçirmişti. Cuma akşamından beri onlardaydı ve gerçekten iyi vakit geçirdikleri kesindi.
"Ben bir duş alacağım." Deyip kolunun üstünde yatan Jeremy'e baktı Alec. Sanki oradan kalkmak istemiyor gibiydi.
"Biraz daha yatsaydık. Sevişip hemen kaçıyorsun resmen..."
"2 gecedir zaten birlikteyiz farkında mısın?" Deyip kolunu onun başının altından çekti Alec. Jeremy bir şey demeden yatmaya devam etmişti.
"Tamam ben de biraz etrafı toplayayım."
Alec odadaki duşa girdikten sonra Jeremy yatağın örtülerini düzeltip etrafı toplamaya başlamıştı. Alec'in yanda duran pantolonunu da aldı ve onu da düzeltirken pantolonun cebinden yere bir şey düşmüştü.
Jeremy küçük poşeti eline aldığında içinde birkaç hap olduğunu fark edip korkuya kapılmıştı. Pantolonu yana bıraktı ve ilaçları inceledi.
Uyuşturucu olabilir miydi?
Geçen sene de Alec ile bu olay konusunda tatsız şeyler yaşamışlardı, Alec'in birkaç kez uyuşturucu kullandığına şahit olmuştu ama o günden sonra bir daha kullanmayacağına yemin etmişti.
Tekrar kullanıyor olabilir miydi?
Yandaki koltuğa çöküp oturdu. Bu soruların cevabını ona sadece Alec verebilirdi.
...
Kısa zaman sonra Alec duştan çıktığında Jeremy'i solgun bir yüzle onu izlerken bulmuştu.
"Bir şey mi oldu?"
"Bunun ne olduğunu bana söylemek ister misin?"
Jeremy elindekini Alec'e gösterdiği zaman Alec sinirle soludu.
"Cebimi mi karıştırdın sen?"
"Konumuz bu mu şimdi? Bana uyuşturucu kullanmayacağına dair söz vermiştin."
"Kullanmıyorum zaten."
"O zaman bu ne?" Dediğinde Alec başını iki yana salladı.
"Sana açıklama yapmak zorunda olduğumu bilmiyordum."
"Sadece bir soru sordum."
"Bak tamam, iyisin hoşsun. Güzel de vakit geçiriyoruz Jeremy ama senin bu tavırların yüzünden senden uzak durduğumun farkındasın değil mi? Ne zaman yakınlaşsak içinden farklı bir insan çıkıyor."
"Şu an konuyu değiştirmeye çalışıyorsun. Sana sadece bir soru sordum, bana hesap vermek zorunda olduğunu söylemedim. Senin iyiliğini düşünüyorum ben."
"Düşünme o zaman." Deyip yanda duran pantolonunu eline aldı Alec. "Sana beni düşün diyen olmadı."
Pantolonunu giydikten sonra odada duran eşyalarını da toplayıp çantasına tıkmıştı.
Jeremy ona engel olmak için bir şey yapmayacaktı çünkü bunun işe yaramayacağını adı gibi biliyordu.
...
Ertesi gün Jeremy ile hiç konuşmadılar. Yemekhanede aynı masaya oturana kadar da bir araya gelmemişlerdi.
Diğerleri yemeklerini yerken Jeremy kaşığı ile sürekli olarak çorbası ile oynuyordu.
"Yemeğini yemeyecek misin?" Dedi Roy onu dürterek.
"Hayır, canım istemiyor."
"Ye şu yemeği!" Dedi Alec sert çıkan sesiyle konuşup. Jeremy ona bakıp tepki vermeden önüne dönmüştü.
"Siz kavga filan mı ettiniz? İkiniz de tuhafsınız." Ken ikisini süzerken Alec susması için ona bir bakış atmıştı. Ken de önüne dönmüştü.
"Yemeyeceksen bana ver bari, ben yiyeyim. Doymadım zaten."
Jeremy önündeki tabldotu Roy'a doğru itip ayaklanmıştı. Tam gidecekken Alec bileğini sertçe tuttu ve onu yerine doğru ittirdi.
"Otur şuraya ve yemeğini ye, beni sinirlendirme."
Jeremy tekrar masaya oturduğunda Alec Roy'a baktı ve Roy önündekini anında Jeremy'nin önüne itti.
"Zaten doymuştum ben."
Grupta sözü en çok geçen kişi Alec'ti. Zaten grubu kuran kişi de oydu.
Roy; Alec'ten yapıca iriydi ve ondan uzundu. Amerikan futbolu oynayan kişilerin fiziğine sahipti. İri omuzlar, yapılı bir beden. Zaten içlerinde en saldırgan ve agresif oydu. Alec bu okula gelmeden önce sürekli sorunlar çıkaran bir yapısı vardı. Ama Alec onu dizginlemişti.
Ken ise tam bir erkek güzeliydi. Asıl ismi Kevin olmasına rağmen Barbie bebeğin sevgilisi Ken'e benzediği için ona bu lakabı takmışlardı. Sarı saçlı ve mavi gözlüydü. Okuldaki tüm kızlar ona aşık diyebiliriz. Onun tek munzurluğu da çapkın olmasıydı.
Hepsi birbirinden farklıydı, tek ortak yönleri Alec'in zamanında üçünün de hayatında dönüm noktaları yaratmış olmasıydı.
"Ye şunları."
"Yemek istemiyorum, aç değilim."
Alec masaya öyle sert bir şekilde vurmuştu ki tüm yemekhane onlara bakmıştı.
"İstersen zorla yedirelim, Roy şuna yedirsene yemekleri."
Roy eline çatalı aldığında Jeremy anında çatalı geri almıştı. Roy'un ona bebek gibi davranması şu an isteyeceği son şeydi.
"Tamam ben yerim."
"Şöyle söz dinle biraz."
"Bugün Bay Bane ile dersler nasıldı?" Dedi Ken Alec'i dürterek. "Bugün hiç yakınmadın."
"Garip ama iyi gidiyor, adam samimi gelmeye başladı. Belki de ben yanılmışımdır."
"Sen genelde yanılmazsın ama bir ilk olmasını da isterim doğrusu." Dedi Roy gülerek. "Belki adam cidden senin bakış açını değiştirir."
Alec gruptaki herkese bir amaç vermiş olsa da her zaman kendinden en çok tavizi veren ve burnu en çok pisliğe batan kişi olmuştu. Kendini değiştirmek gibi bir şey yapmayı istemiyordu çünkü."
"O biraz zor biliyorsun." Deyip tekrar Jeremy'e döndü Alec. "Haftasonu olanlar aramızda kalsın."
"Ne oldu ki aranızda?" Dedi Ken olaya atlayarak.
"Seni ilgilendirir mi sence?"
Alec'in tepkisi ile susarken Roy gülmeye başlamıştı.
"Duydun mu beni Jeremy?"
"Duydum evet. Aramızda kalacak merak etme."
"Güzel, yediysen kalkalım."
Jeremy elindeki çatalı bırakıp başını olumlu anlamda sallamıştı. Sonrasında tepsileri görevliye teslim edip yemekhaneden ayrıldılar.
Jeremy ise bu konuda ne yapması gerektiğine karar vermek zorundaydı...
...
Buyur buradan yak...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Don't F*cking Care
FanficYerinde olsam benimle uğraşmazdım. -Bir öğretmen- öğrenci kurgusudur ama oldukça masum bir hikaye olacak-