"Buraya iyi ki geldik Alec." Dedi Magnus balkondan dışarıyı izlerken. Kalktığı gibi balkona çıkmıştı ve Alec de şu an ona arkadan sıkıca sarılıyordu.
"Ben de öyle düşünüyorum." Deyip aşağıya baktı ve havuza giren Jeremy ve Izzy'i fark etti. "Sabah sabah kalktıları gibi havuza girmişler, şunlara bak."
"Boşver, istediklerini yapsınlar." Dedi Magnus gülerek. O sırada Jeremy onları görmüş, el sallamıştı.
İkisi ona el salladıktan sonra Alec Magnus'un yanağına bir öpücük bıraktı.
"Biz de iner miyiz havuza?"
"İneriz tabii birazdan. Ama önce kahvaltı." Deyip onun kolları arasında Alec'e döndü Magnus. "Sonra havuz."
"Tamam babacım, öyle yaparız."
"Babacım mı? Seni düşünüyorum diye hemen baban olmam mı gerekiyor yani."
"Aslında hayır çünkü babam bile bana böyle davranmıyor. Kahvaltı yaptın mı Alec? Ben de yapmadım. Dışarıda yaparsın sen, ben çıkıyorum. Genelde hep böyleyiz. Ya da bana der kahvaltıyı sen hazırla diye. Biz daha çok aynı evi paylaşan iki üniversiteli arkadaş gibiydik. Sen şu an babamdan daha çok baba gibi davranıyorsun ve ben bunu çok seviyorum."
Bunu dedikten sonra Magnus'un saçlarına bir öpücük bırakmıştı.
"Ya ileride bu hallerimden sıkılırsan? O zaman ne olacak?"
"Sıkılacağımı hiç sanmıyorum. Ayrıca..."
Alec bir şey diyecekken Magnus elinin üstünde bir şey hissetti. Kafasını çevirdiğinde elinde gezen örümceği fark edip çığlığı basması bir olmuştu.
Elini sallayıp hızlıca Alec'e sarıldı
"Alec... Alec nereye gitti o örümcek?"
Jeremy ve Izzy panikle onlara bakarken Alec bir şey yok dercesine onlara bir el hareketi yapmıştı.
"Aşağıya düşmüştür, sakin ol. İçeriye girelim hadi."
"Ya içeriye girmişse, ya sinsice yatağımıza ilerleyip gece de beni ısırırsa?"
"Benden daha önce seninle yatağa girmiş olduğu için ona oldukça sinirlenirdim."
"Alec! Dalga geçme benimle."
Alec onun bu haline gülüp Magnus'u içeriye sokarken alt tarafta Jeremy ve Izzy bir sohbete tutuşmuşlardı.
"Sanırım Kevin ve Malia dün gece kavga etmişler." Dedi Izzy kenara yaslanarak. "Kevin sabah koltukta uyuyordu. Bir sorun mu var dediğimde Malia ile konuş deyip ayaklandı."
"Evet, ben de sabah Malia'yı gördüm. Koşarak yanına gittim ama hiçbir şekilde yüzü gülmüyordu. Konuşacak halde değilim, sonra anlatırım deyip odasına döndü. Çok tuhaf çünkü onların şu ana kadar kavga ettiklerine hiç şahit olmamıştım. Yani ilişkiden önce atışırlardı ama... ilişki içinde hiç kavgaları olmazdı."
"Evet, Malia da bana aynısını söylemişti. Araları çok iyiyken birden neden kavga ettiler?"
"Sence Stiles'ı mı kıskandı? Dün ismi geçtiğinde Kevin'ın yüzü düşmüştü çünkü."
"Olabilir ama umarım öyle bir şey yoktur çünkü Malia zaten o konuda çok hassas."
"Evet biliyorum. Şhhh, Derek geliyor. Ona çaktırmayalım."
"Bugün kahvaltıyı çalışanlar hazırlamış ve enfes bir kahvaltı var. Hadi, neredeyse herkes indi. Sizi bekliyoruz."
"Tamamdır, geliyoruz şimdi."
...
Herkes masada toplandığında masa dünküne göre oldukça sessizdi.
"Oğlum, cenaze mi kalktı evden? Bu matem havası niye?" Dedi Roy gülerek. "Malia? Kızım gülsene birazcık."
"Hah? Bana mı bir şey dedin?"
"Ooo, uçmuş bu."
"Ben doydum sanırım." Dedi Malia önündeki hiçbir şeye dokunmadığı halde. "Odama çıkıyorum. Size afiyet olsun."
"Saçmalama Malia." Deyip aniden onun kolunu tuttu Derek. "Otur şuraya ve yemeğini ye."
"Gerçekten iştahım yok Derek."
"Zorla mı yedireyim yoksa kendin mi yersin?"
Malia offlayıp tekrar masaya oturmuştu.
"Birisi neler olduğunu anlatacak mı?" Dedi Alec olaya müdahale ederek. "İkinizin de yüzünden düşen bin parça, kavga falan mı ettiniz?"
"Biraz tartıştık dün gece." Dedi Kevin olaya açıklık getirmek istercesine konuşup. "Bir sorun yok."
"Pek öyle durmuyor. Bir sorun varsa eğer, konuşabiliriz. Ben sizi her zaman dinlerim." Dedi Magnus sevecen bir tonla konuşup. Sonrasında uzanıp Malia'nın elini tuttu. "Hadi bir şeyler ye."
"Yiyeceğim." Dedi Malia zoraki bir şekilde Magnus'a gülümseyip. "Teşekkür ederim."
Malia bir şeyler yemeye çalışırken Derek de Kevin'a sinirli bakışlar atıyordu.
"Kuzenime ne yaptın bilmiyorum ama ilk kez onu böyle görüyorum."
"Bir şey yapmadım, sadece küçük bir tartışmaydı."
"Tamam, boşverin." Dedi Malia hızlıca konuşup. "Sorun yok. Biz kendi aramızda çözeriz."
"Evet çözeriz. Lütfen kimse karışmasın."
...
Bütün gün Malia evin içinde ruh gibi dolaşmıştı. Jeremy ve Izzy ile dahi konuşmamıştı.
"Sence sorun ne?" Dedi Alec kolunu Magnus'a atıp onu kendine çekerek. Birlikte bahçede baş başa oturuyorlardı.
"Aslında bir tahminim var. Malia özgüveni çok yüksek bir kız, erkek gibi yetişmiş ve yetiştirilmiş. Böyle olunca da tavrı ve davranışları da o şekilde oluyor. Kimseye ihtiyacı yok, herkesi silip atar. Ama Kevin öyle değil. Kötü anlamda demiyorum ama Kevin'ın ailesi ile olanlar Kevin'da özgüven problemine neden olmuş olmalı. Ve şu an kendisini Malia'ya bağlıymış gibi hissediyor. Bu bir erkek için sorun oluşturabilir çoğu zaman." Dedi Magnus başını Alec'in omzuna koyarken.
"Peki ne yapmalılar?"
"Öncelikle arkadaşları olarak sizler Kevin'a destek vermelisiniz. Ki zaten Kevin bir şeyleri başarmaya başladıkça özgüveni yerine gelecektir."
"Kevin Malia'yı kıracak bir şeyler yapmazdı. Yani.. Kevin sadece tartıştık diyorsa ve Malia susuyorsa kimin haksız olduğu ortada gibi. Sanırım Kevin anlatmak istemediği bir şeyler dedi. Yoksa her şekilde şimdiye kadar birimize anlatırdı.
"Benim tahminim bu yönde, tabii bundan sonrası onlara kalmış. Gelip benimle konuşurlarsa elbette onlara tavsiye veririm ama elimden başka bir şey gelmez."
"Sen zaten bizim için her zaman elinden geleni yapıyorsun." Deyip Magnus'un yüzünü okşadı Alec ve sonrasında onun dudaklarına bir öpücük bıraktı. "Yanımda olduğun için teşekkürler. İyi ki yanımdasın."
"Sen de iyi ki benim yanımdasın."
....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Don't F*cking Care
FanfictionYerinde olsam benimle uğraşmazdım. -Bir öğretmen- öğrenci kurgusudur ama oldukça masum bir hikaye olacak-