Seni özlediğim için...

886 108 75
                                    

Jeremy elindeki meyve tabağını sehpaya koyup Alec'in yanına oturmuştu.

"Pekala, anlat bakalım neden buradasın?" Deyip ona döndü Jeremy. Alec yüzüne küçük bir gülümseme yerleştirip Jeremy'i kendine doğru çekmişti.

"Bilmiyormuş gibi yapma bence." Deyip öne uzandı ve Jeremy'nin dudaklarına bir öpücük bıraktı. Geriye çekilip yüzünü okşadıktan sonra onu tekrar öpmeye başlamıştı.

Jeremy bir süre ona karşılık vermiş olsa da Alec'in amacını belli eden dokunuşlarından rahatsız olarak geriye çekildi.

"Meyve yemek istiyorum." Deyip ondan uzaklaşırken Alec derin bir iç çekmişti.

"Bir sorun mu var?"

"Gerçekten neden buradasın Alec?"

"Seni özlediğim için."

Jeremy alaycı bir şekilde gülmüştü.

"İkimiz de bunun doğru olmadığını biliyoruz bence. Önceden beni özlediğin için gelirdin ama şu an nedeni bu değil bence. Bay Bane'den intikam almaya mı çalışıyorsun?"

"Ne? Onunla ne alakası var bunun?"

"Sana benden uzak durmanı söylemedi mi? Sen de onun dediği şeyin aksini yapmak için inadına buraya geldin."

Alec ona anlamsız bakışlar atıyordu şu an.

"Ne oldu, seni bu kadar iyi tanımam korkunç geldi değil mi?" Deyip elindeki üzümü ağzına attı Jeremy. "Ayrıca Bay Bane benimle de konuşmuştu."

"Ne hakkında?"

"Seninle aramızdaki ilişki hakkında." Deyip ona döndü Jeremy.

"Sana ne söyledi?"

"Bu durumun benim için çelişki yarattığını ve bu kararsızlığın bana zarar verdiğini söyledi ve oldukça haklıydı. Alec bak... ben aptal aşık gibi davranıyor olabilirim ama gerçekte aptal olmadığımı gayet de biliyorsun. Kullanıldığımın farkında değil miyim sence?"

"Ben... seni kullanmıyorum."

"Eminim öyledir. Ama seni suçlamıyorum, bu yetkiyi sana ben verdim. Kendime kızıyorum aslında çünkü sen hiçbir zaman beni kandırmak için yalanlar filan söylemedin. Gayet de aramızda bir şey olmayacağını söylüyordun ve ben aptal gibi umursamadım."

"Jeremy ben... yaptığım şeylerin doğru olmadığını biliyorum."

"Madem doğru değil, şu an niye buradasın. Sana engel olmasam duracak mıydın?"

"Ben... sanmıyorum. Özür dilerim."

"Özür dile diye söylemiyorum. Aslında ben senin gelmeni seninle konuşmak için istemiştim. Bence ikimizin de bu olayı sonuçlandırması gerekiyor. Ya arkadaş kalalım Alec ya da başlayacaksak eğer bir ilişkiye başlayalım. Çünkü ben bu durumdan çok yoruldum."

Alec anladığını belirten şekilde başını sallamıştı.

"Cevabımı biliyorsun bence."

"Evet ama senden de duymak istiyorum."

"Arkadaş kalmalıyız." Dedi Alec bir çırpıda söyleyerek. Jeremy buruk bir şekilde gülümseyip başını tamam dercesine salladı.

"Böylesi daha iyi. Hem zaten ilişkimiz olsa nasıl yürütürüz diye hep tereddüt etmiştim ben." Deyip gözünden akan yaşı sildi hızlıca Jeremy. "Hem ben... diğer türlü çok daha fazla yoruluyordum."

"Jeremy..." Alec ona elini uzatacağı zaman Jeremy ayaklanmıştı.

"Ben ikimize kahve yapıp geliyorum. 2 şekerliydi değil mi?"

Alec başını olumlu anlamda salladığı zaman Jeremy hızlıca mutfağa ilerledi. Ama kendisi de bu durumun ikisi için de daha iyi olacağını düşünüyordu. Alec'i seviyordu evet ama sevgisi yüzünden zarar da görüyordu.

Kahve makinesine kahveleri koyarken Alec de öylece boşluğu izliyordu. Kendi bencilliği yüzünden çok sinirliydi.

Jeremy onun en kötü zamanlarında yanında olmuştu, en pislik halinde bile ondan uzaklaşmamıştı. Böyle birisini üzmeyi istemezdi ama onunla ilişkileri olsa Jeremy daha çok üzülürdü çünkü Alec onu hiçbir zaman saf sevemeyecekti. Jeremy'nin kendisine olan sevgisi çok başkaydı ve Alec ona karşılık veremezdi, bunu biliyordu.

Bu konuşmayı onunla taa geçen sene yapmalıydı ama o kadar bencildi ki onu kaybetmemek adına bunu yapmayı göze alamamıştı.

Jeremy kısa zaman sonra kahveler ile döndü ve Alec'in yanına oturdu.

"Bay Bane'e de kızma, o ikimizin de iyiliğini düşünüyordu sadece."

"Kızmadım zaten, haklı şeyler söylemiş."

"Ondan hoşlanıyorsun değil mi?"

Alec bir şey demeden önüne baktı ve sonrasında başını olumlu anlamda salladı.

"Hoş bir adam, sana da gerçekten değer veriyor."

"Bunu konuşmasak." Deyip kahvesini eline aldı Alec. "Ben... istemiyorum."

"Sadece... ona karşı gerçekte olduğun kişiyi gösteriyorsun. Bazen bana gösterdiğin gibi. Onun seni değiştirmediğini biliyorsun değil mi?"

"Bak gerçekten... bu konuyu düşünmek bile istemiyorum. İmkansız bir şeyi seviyorum ve bu can yakıyor."

"Nasıl bir şey olduğunu tahmin edebiliyorum." Dedi Jeremy hafifçe gülerek. "En azından onun seni kullanmadığını biliyorsun."

Alec bir süre Jeremy'e baktı ve tekrar önüne döndü.

"Burada biraz daha kalabilir miyim?"

"Ne kadar istersen kalabilirsin." Dediğinde Alec öne eğildi biraz ve sehpada duran kahve bardağı ile oynamaya başladı. Jeremy de ona yaklaşıp omzuna elini atarak Alec'e sarılmıştı.

Alec yaşadığı duygu yoğunluğu yüzünden bir an kendini tutamayıp ağlamaya başladığında Jeremy ona biraz daha sarıldı.

"Sana yaptığım her şey için özür dilerim."

Jeremy koltuğa yaslanırken Alec ona sıkı sıkıya sarılmıştı.

"Hiçbir zaman beni affetmeyeceksin biliyorum ama özür dilerim."

"Alec tamam... sorun değil."

"Hayır sorun. Sen her zaman... yanımda oldun. Her zaman... yargısız bir şekilde... ben sevemedim, senin hiçbir suçun yoktu."

Jeremy kendini ağlamamak için zor tutup derin bir nefes aldı.

"Eh bak sen de cezasını çekiyorsun işte." Deyip gülmeye çalıştı. "Kendini üzme, ben her şeyi geride bırakacağım."

Alec bir süre daha ona sarılmaya devam etmişti. Sonunda da yorgunluk yüzünden onun dizlerinde uyuyakaldı.

Jeremy yavaşça yerinden kalkıp onun üstüne bir pike örtmüştü. Sonrasında birazcık etrafı topladı ve mutfağa gidip dakikalarca ağladı. Ağlamasa rahatlayacak gibi değildi çünkü.

...

Bu nasıl bölüm... hangisine ağlayacağımı şaşırdım :(

I Don't F*cking CareHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin