Kendini kötü hissetme

598 71 38
                                    

Magnus kapısının birkaç kez çalınması ile aşağıya inip hızlıca kapıya yönelmişti. Bugün eve kimseyi beklemiyordu oysaki.

Kapıyı açtığı zaman Alec ona üzgün bir yüzle bakıp sonrasında hızlıca Magnus'a sarılmıştı.

"Ne oldu Alec? Bir sorun mu var? Babanla mı kavga ettin yoksa?"

"Hayır onunla kavga etmedim. Üniversiteden bugün mektup geldi, kabul edilmemişim."

Alec geriye çekildiği zaman Magnus birkaç saniye sessiz kalmıştı.

"Böyle şeyler... olabilir Alec. Her zaman istediğimiz şeyler anında olacak diye bir şey söz konusu değil."

"Büyük ihtimalle sorunlu bir öğrenci olduğum için kabul edilmedim."

"Çok fazla başvuru olmuştur. Daha diğer üniversitelerin başvuru zamanı gelmedi, elbet birisi olacak."

"Ama bizim çocukların hepsi bu üniversiteye girmeyi başardılar, tek ben kalmışım."

Alec yanından çekilip içeriye girerken  Magnus üzgünlüğünü belli etmemeye çalışıyordu.

"Üzülme, belki böylesi hayırlısıdır. Kendini kötü hissetme."

"Ama hissediyorum." Deyip koltuğa oturdu Alec. "Çok umudum vardı. Diğerleri de böyle olursa ne yapacağım?"

"Bence böyle olmayacaklar, kendini buna şartlama." Deyip Alec'in yanına oturdu Magnus. Sonrasında elini çekip sıkı sıkı tutmuştu. "Sana en sevdiğim yemeklerden yapayım mı? Belki keyfin yerine gelir biraz."

Alec duyduğu şeyle istemsizce gülümsemişti. Uzanıp Magnus'un dudağına bir öpücük bıraktı ve ona sıkıca sarıldı.

"Kendimi kötü hissettim şu an."

"Hissetme, senin suçun yok."

"Hayır ondan değil." Deyip geriye çekildi Alec. "Ben sana şaka yapmak istemiştim."

Cebinden bir kağıt çıkarıp Magnus'a uzattı.

"Aslında üniversiteye kabul edildim."

Magnus kağıdı eline alıp hızlıca açtı.

"Alec! Böyle şaka mı yapılır ya? Nasıl üzüldüm senin haberin var mı?"

Magnus sinirle ayaklanırken Alec gülmeye başlamıştı.

"Ne yani, şimdi en sevdiğim yemekleri yapmayacak mısın bana?"

"Yapmayacağım. Kendin yaparsın yemeğini." Deyip mutfağa yöneldi Magnus. Alec de ayaklanıp onun peşinden yürümeye başlamıştı.

"Sana da hiç şaka yapılmıyor ama..."

"Kahve içer misin?" Deyip Alec'e döndü Magnus. "Ve bu gece yemeğe çıkalım, bu haberi kutlamak için."

"Evde yiyelim bence." Deyip Magnus'a yaklaştı Alec ve onun önünde durup Magnus'u tezgah ile kendi arasına aldı. "Evde kutlayalım. Böylesi daha çok hoşuma gider."

Uzanıp Magnus'a küçük bir öpücük verdiğinde Magnus da ona karşılık vermişti. Az önceki olaya bu kadar çabuk yumuşaması iyi değildi, Alec onun zaafı haline gelmişti resmen.

"Sana hala kızgınım az önceki olay için." Deyip geriye çekildi Magnus. "Ama bu olayı kutlamamız gerektiği için tribimi sonraya bırakacağım. Bu kadar merhametli olduğum için dua etmelisin, başkası olsa seni bu kadar kolay affetmezdi."

"Ah, sana bu yüzden aşığım zaten ben."

"Kutlama olayını da sakın saptırmaya kalkma."

"Saptırmak? Ben? Şu an iftiraya maruz kalıyorum ama ben." Deyip dudak büzmüştü Alec. "Tek isteğim sevgilimle güzel zaman geçirmek, bunu böyle tanımlamaya alındım şu an."

"Baya alınmışsın, belli oluyor bu." Deyip hafifçe Alec'i itti Magnus. "Kahve diyordum."

"İçelim de ben yapayım bu sefer. Bu şeyleri hep sen yapıyorsun, bu sefer de ben yapayım."

"Kahve yapıp sonra da yemekleri yaparken işten kaytarmaya çalışacaksan hiç de öyle bir düşüncen olmasın." Deyip sandalyeye oturdu Magnus. "Yap bakalım kahveleri."

"Ne zaman işten kaçtım ki ben? Şu an bana iftira atıyorsun." Dedi Alec alınmış rolü yaparak.

"Hiç kaçar mısın ya?"

"Neyse, sen istediğin şeyleri söyle şu an. Ben akşam çıkarırım ama bunların acısını."

"Sen?" Dedi Magnus gülerek. "Eminim yaparsın."

"Ne? Meydan okuma bana. İstediğim zaman çok tehlikeli bir sevgili olabilirim."

Bunu derken gözlerini kısarak Magnus'a bakmayı da ihmal etmemişti Alec.

"Şu an nasıl korktum anlatamam. Ben de isteyince çok katı bir sevgili olabilirim. Bence şansını çok zorlama."

"Katı hallerin beni ürkütmüyor diyemem. Okul zamanı seni sinirlendirmeyi istemediğim çok an oldu."

"Pek becerebildiğin söylenemez o zaman." Deyip gülmüştü Magnus. "Çileden çıkmadığıma dua et sen."

"O kadar da değildim bence. Tamam bazen şansımı bir tık zorladığım anlar olmuştu, özellikle son zamanlarda. Ama hepsi kıskançlık ve karşılıksız diye düşündüğüm hisler yüzünden oldu. Hep de affettirdim ama bence kendimi."

"Affettirdin mi yoksa ben mi çok cömert kalpli davrandım, orası tartışılır."

Alec kahve bardaklarından birisini Magnus'a uzatıp kendi de onun yanına oturmuştu.

"Sen her zaman cömert kalplisin." Deyip onun yanağına bir öpücük bıraktı Alec. "Hem de herkese karşı böylesin. Bunu nasıl yapıyorsun bilmiyorum, ben aynısını yapamıyorum. Sanırım bu yüzden sana çok özeniyorum."

"Ben de bazen herkesi bu kadar düşünmeyi bırakmak istiyorum, bu beni çok yoruyor. Ama bırakamıyorum. Sanırım bu şekilde mutluyum ben."

"Senin böyle olmadan dolayı ben de mutluyum. Hem kendine çok değer veriyorsun hem de başkalarına. Bu ikisi de bence çok önemli."

Magnus yüzüne kocaman bir gülümseme yerleştirmişti bu sözler üstüne. Kendini hiç bu kadar mutlu hissetmemişti. Alec ona çok iyi geliyordu.

Her zaman kendisi için bir şeyler yapmıştı ama Alec onun kendisi için yaptığı en iyi şeydi. İyi ki Alec o adımı atıp Magnus'u öylece bırakıp gitmemişti... belki Magnus bunu zamanla atlatırdı ama içinde her zaman büyük bir boşluk olurdu. Ayrıca şu anları yaşayınca ne kaybedeceğinin de farkına yavaş yavaş varmaya başlamıştı.

"Akşam senin için pasta yapacağım."

"Magnus, bir şey yapmana gerek yok. Gerçekten gerek yok. Sadece..." yüzünü Magnus'a yaklaştırmıştı. "Gece sonunu güzel getirelim, o bana yeter."

"Onu da yaparız ama pasta da yapacağım."

"İtiraz etmedin, umutlanmalı mıyım?" Deyip ışıldayan gözlerle Magnus'a bakmıştı Alec.

"Umutlanmalısın kesinlikle."

....

Alec'cim bence pek umutlanma ansmkaksldd

I Don't F*cking CareHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin