Ders başlayacak

857 112 112
                                    

Magnus eve döndüğünden beri aşırı sinirliydi. Genelde asla sinirli olmazken bugün nedensizce her şeye sinirlenmek istiyordu.

Masasının üstünde duran kağıt yığınına bile sinirlenmek istiyordu. O yüzden sinirle kağıt yığınını dağıttı ve hemen ardından kendini banyodaki duşa attı. Şu an soğuk bir duşa oldukça ihtiyacı vardı çünkü.

...

Ertesi gün Magnus'un ilk dersi Aleclerin sınıfındaydı. Yine de Alec'i görünce normal davranacaktı çünkü öyle yapmak zorundaydı.

Ama düşündüğünün aksine Alec sınıfta yoktu ve ders başladıktan sonra da sınıfa gelmemişti. Magnus bunun olmasını beklemişti çünkü Alec şu an emindi ki kendini suçluyordu.

Tenefüs arasında bahçeye çıktı ve Alec'in arkadaşlarından birisine denk gelmeyi bekledi. O sırada okul kapısından çıkan Jeremy'i fark etmişti.

"Jeremy, bir gelir misin yanıma?"

Jeremy birkaç saniye Magnus'a bakıp sonrasında hızlıca yanına ilerledi.

"Bir sorun mu var Bay Bane?"

"Alec derse gelmedi, nedenini biliyor musun?"

"Sabah yorgun olduğuna dair bir mesaj atmıştı, o yüzden gelmemiştir."

Magnus derin bir nefes alıp sonrasında sakinleşmek adına kendine bir şeyler söylemişti.

"Söyle şuna, hemen okula gelsin ve beni daha fazla sinirlendirmesin."

Magnus'un sert çıkan sesi karşısında Jeremy şaşkına uğramıştı.

"Şu?"

"Duymadın mı beni sen? Ara ve okula gelmesini söyle."

"Ta... tamam söylerim."

"Hemen şimdi ara."

Jeremy afallayıp sonrasında telefonunu cebinden çıkardı. Rehberinden Alec'i bulup hızlıca onu aramıştı.

"Efendim Jer?"

"Gelecek misin okula."

"Gelmek istemiyorum demiştim sabah zaten."

"Bay Bane okula gelsin, beni sinir etmesin diyor." Jeremy bunu deyip Magnus'un yüzüne bakmıştı.

"Gelmeyi düşünmüyorum."

Magnus cevabı tahmin ettiğinden elini Jeremy'e uzattı.

"Telefonu istiyor."

"Verme."

Magnus çoktan telefonu eline almıştı bile.

"Beni deli etmeyi bırak ve hemen okula gel, yeterince canımı sıktın zaten. Daha fazla sıkma!"

"Kendimi rahatsız hissediyorum Bay Bane, bugün dinlenmek istiyorum evde."

"Asıl nedeni ikimiz de gayet iyi biliyoruz Alec. Hazırlanıp üçüncü derse burada olacaksın, başka bir bahane istemiyorum senden."

Alec bir süre sessiz kalmayı tercih etmişti.

"Duydun mu beni?"

"Neden bu kadar sinirlisiniz?"

"Neden acaba, bir düşün istersen. Okula gel, ikinci kez söylemeyeceğim."

Telefonu kapatıp sonrasında telefonu Jeremy'e uzattı.

"Ona çok yükleniyorsunuz."

"Sana anlattı mı?" Deyip tek kaşını havaya kaldırdı Magnus.

"Dün biraz bahsetti. Alec'in hiçbir zaman size karşı bir saygısızlığı olmadı. Birkaç fevri hareketi dışında her zaman sizle mesafeli oldu ama bazen hepimiz yanlışlar yaparız. Ona böyle davranmaya devam ederseniz kendisini suçlayıp eve kapatmaya devam edecektir."

"Onu suçlamıyorum."

"Pek öyle durmuyor. Alec yanıma gelip ona karşı olan tüm hislerime rağmen beni bırakıp öylece yoluna devam ederken bile onu hiçbir zaman suçlamadım. İçimde fırtınalar koparken yanında gülümsüyordum çünkü Alec kendini bir kez suçlamaya başlarsa bunun sonu gelmez."

"Onu benden iyi tanıyorsun yani öyle mi?"

"Onu sizden daha iyi tanıyorum çünkü ben onun kötü yüzünü de gördüm. Siz sadece iyi yüzünü gördünüz, ben her yüzüne şahit oldum. Size o yüzünü hiçbir zaman göstermeyecektir çünkü onu öyle görmenizi hiçbir şekilde istemiyor. Ve bence ona bunu yapmanız haksızlık."

"Ben onun için en iyisi olsun istiyorum."

"Öyle olduğuna eminim, bunda hemfikiriz bence. O da zaten sizin için en iyisi olmaya çalışıyor. Sizi çok kıskanıyordum başlarda çünkü hiçbir zaman sahip olamadığım bir şeye sahiptiniz. Ve bence bunun kıymetini tam olarak bilmiyorsunuz."

"Bence sen seni ilgilendirmeyen şeylere çok fazla karışma Jeremy."

Jeremy bir şey demeden sessizce Magnus'a bakmıştı. O sırada zil çalınca Magnus bir adım geriye çekildi.

"Ders başlayacak."

"İnsanların düşünceleri yüzünden yapmayı istediğiniz şeyleri yapmaktan vazgeçmemelisiniz Bay Bane. Alec bundan daha fazlasını hak ediyor ve bunu biliyorsunuz."

"Kimsenin ne düşündüğünü önemsemiyorum ben, bu sadece benim kendi düşüncem."

"Çok sevdiğim bir tanıdığım bana bir şey söylemişti zamanında. Düşünceler demişti düşünceler seni ölüme de götürür yaşama da. Önemli olan ipin nerede olduğudur. Boynunda mı yoksa bir ağacın dallarında mı? Sizin ipleriniz tam olarak nerede Bay Bane, bence bunu düşünün."

...

Jeremy bu hikayenin olmazsa olmazı bir karakter...

I Don't F*cking CareHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin