İddialaşalım mı?

868 116 153
                                    

Garip bir şekilde bazı okuyucularım Jeremy ve Roy'u sevgili yapmamı istiyorlar. Aslında ben Jeremy için minnoş bir sevgili yapmayı hayal etmiştim ama Roy da devasa görüntüsü altında minnoş bir kalbe sahip. Her ne kadar kabadayı gibi gözükse de. Yani sevgili olsalar Jeremy öyle bağımlı olmaz, aksine Alec ile olduğundan daha cesur olacağına eminim. Tek sorun, çok fazlasaçma olur? Zaten sevgili olurlarsa okul bittikten sonra olur gibime geliyor.

Sadece siz ne düşünüyorsunuz merak ettim. Benim için yazmak problem değil. İkisini de başka insanlar ile sevgili yapmaktan daha çok zevk alırım böyle yaparsam ahsjjakdks.

Dipnot: Roy'un uyuşturucu bağımlısı olmasındaki eh büyük etmen çok sevdiği bir kız arkadaşı tarafından terk edilmesiydi, bunu daha önce belirtmiştim diye hatırlıyorum. Yani aslında bu konuda oldukça hassas ve kalbi önceden kırılmış. Jeremy'i zaten biliyoruz. Sadece ikisinin ilişkisi abi- kardeş ilişkisi gibi mi ona karar vermem lazım. Siz ne düşünüyorsunuz?

....

Magnus'un evine geldikleri zaman Alec hariç diğerleri biraz kasılmış duruyorlardı.

"Rahat olun lütfen, kendinizi kasmanıza gerek yok."

"Çok güzel bir eviniz varmış Bay Bane." Dedi Malia etrafa bakarken.

"Teşekkür ederim. Alec gel bana yardımcı ol, arkadaşlarına bir şeyler hazırlayalım."

Onlar içeriye giderken Kevin bir süre arkalarından bakmıştı.

"Size de şey gibi gelmedi mi? Sanki ikisi evliler ve biz de ziyarete gelmişiz gibi..."

Kevin'ın dediği şey üstüne Roy gülmeye başlamıştı.

"Alec yeni gelin sunumu yapar mı acaba? Domates kabuğundan gül..."

"Güldürmeyin." Dedi Jeremy, kendini tutmayıp sesli bir biçimde gülmüştü.

"Sonunda onu aşmana hepimiz çok sevindik Jer." Dedi Malia elini onun omzuna atarak.

"Bizim arkadaş kalmamız gerekiyormuş, bunu fark ettim. Onunla arkadaşken çok iyiyiz, diğer türlü pek iyi değil gibiydik."

"Umarım bize de aynısı olmaz." Dedi Kevin biraz endişe duyarak.

"Gerizekalı, biz seninle iyi arkadaş değildik. Endişe etme yani."

"Doğru bak, onu unutmuşum."

Onlar içeride bu konuşmaya devam ederken Magnus ve Alec de mutfakta bir şeyler hazırlama işine girişmişlerdi.

"Evet, dolapta daha dün hazırladığım limonata var. Onu çıkar bakayım."

"Hemen çıkarıyorum." Deyip limonatayı dolaptan çıkardı Alec ve önündeki bardaklara doldurmaya başladı. Magnus da o sırada dün yaptığı keki kesiyordu.

"Babamla konuştum. Bir öğrencim seninle tanışmak istiyor dedim, gelin hemen dedi. Yalnız yol biraz uzak. 3-4 saat sürüyor araba ile. O yüzden babam günübirlik gidip gelmeyin, bir gün bizde kalın diye ısrar etti. Zaten en son tatilde görüştük, o yüzden kalmamı çok istiyor. Hatta 2 gün kalın dedi ve fazlaca ısrar ediyor. Annem de arayıp bir de o ısrar etti. Kısaca durum bu, sen karar ver."

"Bay Bane, ben size zahmet vermek istemiyorum. İsterseniz birlikte gideriz, ben sonra otobüs ile dönerim ve siz orada kalırsınız."

"Saçmalama Alec, gideceksek de döneceksek de bunu birlikte yapacağız. Anlaştık mı?"

"O zaman siz seçin."

"Ben kalmayı istiyorum bir gün de olsa, sana sorun olacaksa döneriz ama."

Alec boş limonata şişesini yana bıraktı ve derin bir nefes aldı.

Magnus ile aynı havayı solumak bile yeterince zorken aynı evde kalmak mı? Bundan daha zor bir şey olabilir miydi?

Belki de birkaç oda ötesinde onun uyuduğunu düşünmek...

Gerçi birkaç oda olsun birkaç bin mil olsun yine de sonuç aynıydı.

"Tamam kalalım ama bir şartla. Benzin parasını ben verirsem..."

"Alec gerçekten dayak istiyorsun sen. Ben de ciddi bir şey söyleyeceksin diye bekliyorum. İstersen konaklama ve yemeklerin parasını da öde ne dersin?"

"İsterseniz öderim."

"Gerçekten insanı delirtirsin sen. Şöyle yapalım, sen orada kalacaksın. Karşılık olarak da bana bir pasta yapacaksın. Bence oldukça makul bir anlaşma, ne dersin? Hem zaten doğum günüm de yaklaşıyor."

"Tamam, bence bu oldukça makul bir anlaşma." Durdu ve gülümsedi. "Size hediye de alacağım."

"Hayır. Hediye yok."

"İddialaşalım mı cidden?" Deyip tezgaha yaslandı Alec. "İddia kazanmak konusunda üstüme yoktur. Ortaokulda bu sayede köşeyi dönmüştüm."

"Tamam madem... öyle olsun. Ama pahalı bir şey almak yok."

"Öğrenci harçlığı ile pahalı bir şey almam mümkün değil zaten."

İkisi bir süre birbirlerine bakmışlardı. Şu an yaptıkları konuşma normal bir öğretmen - öğrenci konuşmasına benzemiyordu ve ikisi de bunu fark edip gerginleşmişlerdi.

"İçeriye dönelim hadi."

"Mantıklı bir karar."

...

Birlikte içeriye döndükten sonra pek fazla konuşmamışlardı. Sadece ortamda dönen muhabbetlere ortak olmaya çalıştılar.

"Yarın tekrar benimlesiniz, unutmayın."

"Yarın da biz size bir şeyler ısmarlayalım bence." Dedi Malia gülerek.

"Öyle bir şey olmayacak. Hem yarın işimiz çok sürmez, merak etmeyin. Bu arada gelmemi ister misiniz?"

"Hayır gerekmez. Roy ve Kevin'ı motorlarını almaları için okula bırakacağım. Jeremy ve Alec'i artık gördüğüm bir köprüden sallarım.

"Komiksin yine." Dedi Alec ona bakarak. Malia da ona dil çıkarmıştı.

"O zaman kendinize dikkat edin, bana sağlam lazımsınız."

"Dikkat ederiz Bay Bane, merak etmeyin siz."

...

I Don't F*cking CareHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin