Olanların üstünden birkaç gün geçmişti ve bu birkaç günde çok fazla şey olmuştu.
Jace ve Alec çoktan bir ev bulmuşlardı ve o kadar hızlı ev değişmişlerdi ki Alec'in Magnus'a haber verecek zamanı dahi olmamıştı. Ayrıca Kevin olayına da doğru düzgün el atamamıştı.
Malia'ya anlatsın diye Kevin'a baskı yapmış olsa da Kevin her seferinde olayı erteleyip durmuştu. Bu da Alec'in sinirlenmesine neden olmuştu ve olayı irdelemeyi bırakmıştı. Kevin batmak istiyorsa Alec onunla birlikte batmayı düşünmüyordu.
Alec çantasını yerleşeceği odaya bıraktığı sırada telefonu çalmaya başlamıştı. Hızlıca telefonu eline aldı ve Magnus'un ismini ekranda görüp gülümsedi.
"Efendim Magnus."
"Nasılsın Alec? Birkaç gündür konuşma fırsatı bulamadık seninle. İkimiz de biraz meşguldük sanırım."
"Evet öyleydik. Aslında ben de seni arayacaktım. Bu hafta sonu için buraya gelmeye ne dersin? Seni özledim."
"Daha yeni birlikteydik Alec. Ayrıca çok fazla işim var ve oraya gelecek zamanım olduğunu sanmıyorum."
"Anladım..." demişti Alec üzgün bir tonla konuşup. "Kötü oldu. Yeni evimi gör istemiştim."
"Yeni evin?'
"Jace ile eve çıktık biz. Biraz acele olduğu için haber veremedim sana."
"Acele olduğu için haber veremedin? İki satırlık bir mesaj atmak zor mu geldi yani?"
"Ne?"
Alec aldığı tepkiye şaşırırken Magnus derin bir nefes alıp vermişti.
"Üzgünüm, böyle bir tepki vermek saçma oldu. Biraz yorgunum, bir an kendimi tutamadım."
Magnus eliyle alnını ovuşturdu ve derin bir nefes çekti. Az önce aptalca bir kıskançlık yapıp tepki vermişti.
"Haklısın, haber vermem gerekiyordu."
"O zaman... geleyim ben hafta sonu. Merak ettim şimdi yeni evini."
"Gerçekten gelecek misin?"
"Evet, elbette geleceğim. Cumartesi orada olurum. Sen bana adresi ve konumu atarsın sevgilim."
"Atmaz mıyım? Hemen atıyorum hatta." Deyip gülmüştü Alec "Seni seviyorum Magnus."
"Ben de seni seviyorum Alec."
.....
Magnus Alec'e bir sürpriz yapmak istemişti, bu yüzden cumartesiden değil de cumadan gidecekti onun yanına.
Saçmaydı ama Magnus şu Jace denen çocuğu ufak da olsa kıskanıyordu. Magnus'un kendine ait saçma bir kıskançlık duygusu vardı. Kendisine yakın olan herkesi kendinden daha yakın* olan kişilerden kıskanırdı Magnus. (Yakınlıktan kastı mesafe- zaman yakınlığı) Zamanında Jeremy'i kıskanmıştı. Şimdi de Jace'e aynısını hissediyordu çünkü henüz Jace ile tanışmamıştı.
Magnus sabahtan Alec için bir sürü kurabiye ve kek hazırlamış, okuldan çıktığı hibi onun yanına gitmek için de bunları yanına almıştı.
Okul çıkışında ise doğrudan arabasına atlayıp yola çıkmıştı. Alec onu görünce emindi ki çok mutlu olacak ve çok şaşıracaktı.
Magnus birkaç saatlik yolculuğun ardından arabasını geldiği evin önüne park etti. Hava hafiften kararmaya başlamıştı.
Çantasını arabadan almadı, önce eve gidip Alec'i görmek istiyordu çünkü.
Alec'in attığı konumdaki evi bulduktan sonra kapıyı birkaç kez çaldı. Kapıyı kısa bir zaman sonra sarışın bir genç açmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Don't F*cking Care
Fiksi PenggemarYerinde olsam benimle uğraşmazdım. -Bir öğretmen- öğrenci kurgusudur ama oldukça masum bir hikaye olacak-