:((
Alec elindeki kalemi sürekli olarak sıraya vuruyordu. Kafasında gezinen düşünceler yüzünden çok yorulmuştu.
Bazı dönemler böyle oluyordu, içindeki şeyler ile baş edemiyordu.
Bay Bane'in dersini bile dinleyemiyordu.
"...Alec?"
Adını duyması ile başını kaldırıp Magnus'a baktı.
"Sorumu duydun mu?"
"Hayır."
"Tekrarlamamı ister misin?"
"Sanmıyorum, beni rahat bırakmanızı tercih ediyorum." Deyip kalemi izlemeye devam etmişti Alec. Magnus bir şeyler demek için derin bir nefes aldı.
"Bir sorun mu var?" Dediğinde Alec elinde duran kalemi fırlatıp aniden ayaklanmıştı.
"Size ne? Sorun varsa da size ne? Çözecek misiniz sorunu hah? Çözebilecek misiniz de soruyorsunuz?"
Bunları söylerken o kadar hızlı hareket etmişti ki kendisinin Magnus'un üzerine yürüdüğünü ve Magnus'un geriye doğru adımladığını bile fark etmemişti.
"Alec sakin ol." Dedi içlerinden bir çocuk Alec'i tutarak. Alec çocuğun elini sertçe itmişti.
"Elini üstümden çek yoksa elini kırarım."
Alec bir hışımla sınıftan çıktığında Magnus hala kendine gelememişti.
Korkmuştu, hem de çok korkmuştu. Ama aynı zamanda üzülmüştü. Gözleri dolmasın diye uğraşmış, pek becerememişti.
"Bay Bane, lütfen üzülmeyin." Dedi kızlardan birisi ona yaklaşıp. "Alec bazen... böyle davranır."
"Siz yerlerinize oturun, ben onunla sonra konuşurum."
İçlerinden birisi Magnus'a su uzattığında Magnus suyu alıp içti ve derin birkaç nefes aldı.
Hiçbir şey yapmamıştı, gerçekten hiçbir şey yapmamışken neden böyle olmuştu?
...
Alec ikinci derste de sınıfa gelmemişti. Magnus biraz endişeli bir şekilde sınıfı süzdü.
"Alec ile konuşan var mı aranızda?" Dediğinde kimseden ses çıkarmıştı.
"Kimse konuşmaya cesaret edemez ki..."
Bu olayın üstüne kapı açıldı ve Alec hiçbir şey demeden sınıfa girip yerine oturdu. Kafasını sıraya gömdüğünde Magnus hiçbir şey demeden derse başlamıştı.
Alec az önce olanlar yüzünden kendisine çok kızgındı. Böyle bir şeyi yapmayı istemezdi.
Gözleri dolduğunda sessizce içine doğru ağlamaya başladı, kimseye duyurmadan.
Ağlamaktan nefret ederdi ama şu an biraz gözyaşı iyi gelecekti.
...
Ders bitiminde Magnus sınıftan çıkmadı ve Alec'i izledi bir süre. Alec ise kafasını bir saniye bile kaldırmadı.
"Bilmeden bir şey mi yaptım?"
Magnus'un lafı ile Alec kafasını kaldırmıştı.
"Sizi birkaç kez gördüm." Dedi Alec hafifçe gülerek. "Öğrenciler hakkında notlar alıyordunuz."
"Her zaman yapıyorum bunu evet. Bu mu rahatsız etti seni?"
"Benim hakkımda neler yazdınız? Sorunlu, kusurlu, manyak?"
"Öyle şeyler yazmadığını tahmin ediyorsundur." Dediğinde Alec ayaklandı. Okuldaki herkes yavaş yavaş okulu terk ediyordu ama Alec kapıya değil Magnus'a yönelmişti.
"Sizce ben 10 üzerinden kaç sorunluyumdur?" Deyip Magnus'un önünde durmuştu Alec. "Sadece bir soru."
"Öyle bir değerlendirme yapamam."
"Ben söyleyeyim. Ben kendime 8 verirdim. 2'yi de iyi halimden kırdım." Deyip güldü Alec. Magnus şu an faza gergin hissediyordu. "Biliyor musunuz? Küçük yaşta yaşanılan şeyler insanları çok fazla etkiliyor."
"Evet biliyorum." Dedi Magnus başını sallayarak.
"İnsanlara güvenemiyorum." Deyip dolu gözlerle Magnus'a baktı. "Niye biliyor musunuz?"
Magnus tahmin ettiği şeyi duymanın korkusunu yaşamıştı. Seslice yutkundu ve bir şey demeden Alec'e baktı.
"Tahmin ediyorsunuz değil mi? O notlarda bu yazıyor mu peki?"
"Alec..."
"O notlarda istismara uğramış bir çocuk olabileceğim yazıyor mu size bunu soruyorum!"
Magnus Alec'in sert çıkan sesi ile gerilmişti. Bu ihtimali düşünse de hiçbir zaman gerçek olmasını istememişti.
"Yazmak bile korkunç gelmiş olmalı." Deyip gözünden akan yaşı sildi. "Şimdi size soruyorum Bay Bane, gerçekten sorunumu çözebilir misiniz?"
Magnus ağlamamak, güçlü durmak için her şeyi yapıyordu şu an. Yoksa çoktan köşeye geçer, ağlardı.
"Anlatmak istersen dinlerim." Dedi Magnus sesinin titremesine engel olarak.
"Şanslıydım çünkü geç olmadan fark edilmişti. Şanslıydım çünkü bunu söyleyebileceğim bir ebeveynim vardı. Ya şanslı olmasaydım diyorum bazen, benim kadar şanslı olmayan insanlar da var."
Magnus bunu biliyordu ama bununla nasıl başa çıkılırdı onu bilmiyordu.
"Belki bir gün anlatırım, yine dinlemek isterseniz."
"Dinlerim Alec." Dedi Magnus sevecen bir sesle. Alec o an belki de tuhaf bir şey yapıp küçük bir çocuk gibi başını Magnus'un omzuna yasladı ve birkaç kez iç çekti. Magnus da ona samimi bir şekilde sarılıp saçını okşadı.
"Ne yapabilirim bilmiyorum ama burada olduğumu unutma, ne zaman istersen buradayım ben. Ne zaman istersen."
....
İkisinin yazın dediniz yazdım işte... böyle bir olay başından beri aklımdaydı. İstismar olaylarına da değinmek istiyordum zaten. Çok aşırı bir istismar durumu olmayacak tabii ki ama Alec'in dokunuşlara bazen aşırı tepkiler vermesinin ve tacize neden bu kadar tepki verdiğinin bir açıklaması da olmuş olur bu sayede.
Yazmayı istemezdim ama bazı gerçeklerden kaçmak onların olmadığı anlamına gelmiyor :( en azından Alec'i biraz daha anlarsınız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Don't F*cking Care
FanficYerinde olsam benimle uğraşmazdım. -Bir öğretmen- öğrenci kurgusudur ama oldukça masum bir hikaye olacak-