Bir önemi var mı?

954 121 68
                                    

Jeremy öğretmenler odasının kapısında durmuş öylece Bay Bane'e bakıyordu. Onunla konuşmak istiyordu ama aynı zamanda tereddüt de ediyordu.

Sonunda Bay Bane onu fark ettiğinde Jeremy odaya giriş yapmıştı. Genelde öğle arası burada Bay Bane dışında öğretmen olmuyordu.

"Sizinle bir konu hakkında konuşmak istiyorum."

"Tabii ki Jeremy, gel otur yanıma."

Jeremy hızlıca onun yanına oturmuştu. Konuya nereden başlasa bilmiyordu.

"Bir hafta kadar önce Alec bizim evde kalmıştı. Ben... onun eşyalarını toplarken cebinden bu düştü."

Elinde tuttuğu küçük poşeti Magnus'a uzattığında Magnus olayı anlamıştı.

"Ona sormayı denedim ama benimle konuşmadı. Sinirlenip çekip gitti. Geçen sene de benzer bir olay olmuştu ama birkaç kez kullandım deyip bir daha kullanmam diye söz vermişti. Kullanıyor musun diye soruyorum, hayır diyor. Ama niye bunu cebinde buldum deyince de olayı geçiştiriyor."

"Alec'in kullandığına emin misin peki?"

"Değilim. O yüzden size geldim. Alec pek belli etmese de size saygı duyuyor. Kolay kolay kimsenin derslerine katılmaz, onu ilk kez bu kadar hevesli görüyorum. Belki siz onunla konuşabilirsiniz."

"Ben bir şeyler düşüneceğim. Bu bende kalabilir mi?"

Jeremy başını olumlu anlamda salladığı zaman Magnus poşeti alıp cebine koymuştu.

"Sen de Alec'e bu konu hakkında bir daha soru sorma, belli ki anlatmak istese çoktan anlatırdı."

"Ben de sormayı düşünmüyordum zaten. Teşekkür ederim Bay Bane. Yalnızca... dikkatli olun. Alec özel hayatına karışılmasından nefret eder."

"Evet bunu fark ettim. Merak etme, dikkatli olacağım."

...

Magnus uzun zamandır çoğu öğrencisine yaptığı gibi Alec'i de yakından takip etmişti. Uyuşturucu kullanıyor olsa bunu fark ederdi.

Lise zamanında yakın bir arkadaşını uyuşturucu yüzünden kaybettiği aklına gelince yüzü düştü. Onu kurtarmak için çok uğraşmış, tedavi görmesi için her şeyi yapmış olmasına rağmen başarılı olamamıştı.

Bu yüzden uyuşturucu kullanan insanlar hakkında çok fazla şey biliyordu ve Alec buna uyan bir profilde değildi.

Bu işi yakından takip etmesi gerekiyordu...

....

Cuma günü sınıflar arası yapılan bir basketbol maçı vardı ve Magnus da bu maçı izlemek için sahanın olduğu yere inmişti. Alec de izleyenler arasında olunca onun yanına geçip oturdu.

"Sen niye oynamıyorsun?"

"O ezikler ile oynamam ben."

"Ama basketbolda iyi olduğunu görmüştüm."

"İyiyim zaten. Yine de sınıftakiler ile aynı takımda olacağıma buradan onların yenilgisini izlerim daha iyi."

"Onların sana ne yaptığını merak ediyorum. Hiçbirinin sana bir kötülüğü olmuyor."

"Ama iyiliği de olmuyor, o yüzden hiçbiri umurunda değil."

Magnus başını onaylamaz şekilde iki yana sallamıştı.

"Anlaşılan Roy senin gibi düşünmemiş." Deyip biraz ileride basket oynayan Roy'u işaret etti Magnus. "Sınıf takımına girmiş."

"Onun sınıfında daha kafa çocuklar var çünkü. Bizim sınıftakilerin hepsi inek."

"Sınıf arkadaşların hakkında böyle konuşman hoş değil."

"Buraya bana ahlak dersi vermeye mi geldiniz yoksa basket maçı izlemeye mi?"

"İkisini de aynı anda yapabiliyorum."

Magnus tekrar gözlerini sahaya diktiğinde Alec sesli bir nefes aldı.

"Onlar beni istemediler." Dediğinde Magnus yine kafasını ona çevirmişti. "Yani tabii ben girmek istediğimi söylemedim ama konuşurlarken duydum. Ben takımda olursam huzursuzluk çıkarırım diye beni istemiyorlardı. Ben de girmedim."

"Basketbol huzursuzluk çıkarılacak bir spor değildir ama."

"Bundan ne kadar anlamadıklarını görün işte. Ben de size mi kaldım deyip girmedim takıma. Şimdi de hezimetlerini izlemek için buradayım."

"Onlara bu algıyı biraz da sen yaratmadın mı?"

"Yarattım evet. Beni istememeleri normal, buna bir şey demiyorum zaten. Ama onların yenilişlerinden zevk alacak olmamı de siz yadırgamayın."

Magnus'un buna herhangi bir cevabı yoktu işte.

"Lisede bir arkadaşım da basketbol takımındaydı." Diye söze başladı Magnus. "Çok da iyi oynuyordu, geleceği parlak diye düşünüyordu herkes."

"Ölmüş gibi söz ediyorsunuz."

"Çünkü öldü." Dedi Magnus ona bakarak.

"Anladım... başınız sağ olsun."

"Uyuşturucu yüzünden hayatını kaybetti. Çok genç değil mi? 17 yaş?"

"Uyuşturucu yüzünden ölmek için çok gençmiş, kurtulma şansı yok muydu?"

"Bir yerden sonra kurtulma şansı olmuyor."

"Jeremy mi söyledi?" Deyip Magnus'a döndü Alec.

"Bir önemi var mı?"

"Uyuşturucu kullandığımı mı düşünüyorsunuz?"

"Düşünmeli miyim sen söyle." Dediğinde Alec gülmeye başlamıştı.

"Bu saçmalığa devam edemem."

Alec kalkıp yürümeye başladığında Magnus derin bir nefes alıp verdi. Sanırım bu konuya fazla hızlı girmişti.

...

I Don't F*cking CareHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin