Duygular

899 122 76
                                    

Magnus evinde, tatil için verdiği ödevleri okurken Alec'in ödevine denk gelmiş ve içindeki küçük bir heyecanla ödevi okumaya başlamıştı.

Film ve kitap hakkındaki yorumları gerçekten can alıcıydı. Yazdığı kurguya geldiğinde ise dikkatlice kağıdı eline aldı.

Onlara birkaç farklı senaryo vermişti. Alec'in senaryosu Bir Matematik öğretmenisin; atandığın okuldaki öğrencilerine yaklaşımın nasıl olurdu? Şeklindeydi. Magnus yavaşça senaryoyu okumaya başladı. Alec kendi ağzından yazmıştı.

Elimde kitaplar, dersime giderken içimde garip bir heyecan vardı. Nasıl olacaktı, ne yapacaktım derste ben de bilmiyordum. Heyecandan başka bir şey düşünemiyordum şu an.

Ya beni sevmezlerde diye düşünüp dururken sınıfa girdim ve ilk olarak kendimi tanıttım. Sınıftaki öğrencilerin geneli çok iyiydi ama arkada, bana kindar gözlerle bakan bir öğrenci vardı. Neden böyle baktığını bilmiyordum ama gergindim. Belli ki beni sevmemişti.

İlk ders öğrenciler ile konuştum  ama asla o öğrenci söz almadı. Adını söylemek ile yetindi.

Garipti çünkü ona bir şey yapmamıştım, yapmış olmam imkansızdı ama bana karşı bu tavrını anlayamamıştım.

Onu kazanmak istemiştim. Her öğrencim benim için özeldi bu yüzden onu kazanmak istiyordum.

Gün be gün ona yaklaşmaya çalıştım. Başlarda çok saldırgandı. Ne kadar ona yaklaşsam o kadar benden uzaklaşıyor gibiydi ama yılmadan devam ettim. Aynı anda derslerime devam ediyor, diğer öğrencilerin de hayatlarına dokunmak için elimden geleni yapıyordum ama bu öğrenci beni gerçekten zorlamıştı.

Bazen tehdit ediyor, bazen tek lafımı bile dinlemiyordu. Bu tavrı herkese böyleydi, bunu fark etmem geç olmamıştı.

Yine de ben kolay pes eden birisi olmamıştım. Ona bir arkadaş, yeri geldiğinde bir abi gibi yaklaştım ve onun ördüğü o sert duvarları, her seferinde çarptığım o duvarları yıkmayı başardım. Bunu yapmam zor olmuştu ama pes etmeyi hiçbir zaman düşünmemiştim.

Onun hayata tutunmasını sağladım ve ona bir amaç verdim. Onun geleceğe olan inancını arttırdım.

Şu an bana minnet duyuyor ve beni gerçekten seviyor. Sanırım bu sebeple kendimle gurur duymalıyım.

Magnus gözleri hafif dolmuş bir şekilde yazılanları okuduktan sonra kağıdı yana bıraktı ve bir süre ara verme kararı aldı. Ayaklanıp mutfağa ilerledi ve tezgaha elleri ile yaslanıp derin bir nefes aldı.

Uzun zamandır Alec'in kendisine olan hislerinin farkındaydı. Bunu asla belli etmemişti, belli ederse Alec'in kendisini suçlayacağını ve kötü hissedeceğini düşünüyordu.

Lise yıllarında favori öğretmenine karşı duygusal yakınlık kuran insanların varlığından haberdardı. Alec'in hislerinin cinsellikten uzak ve saf duygular olduğunu biliyordu, böyle hissediyordu.

Bunu anladığını belli etmemeye çalışmak çok zordu. Ona mesafeli davransa Alec bir şeylerden şüphe edecek kadar zeki bir çocuktu. Aksine ona yakın olunca da farklı anlamlar çıkarır diye korkuyordu. İkisinin ortasında çırpınıp duruyordu.

Ama Alec bir şekilde en saçma anlarda bile karşısına çıkıyordu. Magnus bir şeyi itiraf etmeliydi, o da Alec'in ilgisini seviyor olduğu gerçeğiydi. Magnus Alec ile konuşurken bile kendini bir şekilde özel hissediyordu ve Alec'e bunu birkaç kez belli de etmişti. Ona ümit veriyor muydu emin değildi. Vermemeyi umuyordu.

Alec'in bakış açısı değişirken Magnus'un bakış açısı da değişmeye başlamıştı. Alec eşcinsel kimliğini korkusuz bir şekilde dile getirirken Magnus hem lisede hem de üniversitede bunu yakın arkadaşlarından bile uzun süre gizlemişti ve kabullenilme korkusu yaşamıştı. Alec'in böyle bir korkusu olmaması hoşuna gidiyordu. Sevmeyen onu zaten her türlü sevmeyecekti.

Magnus bir süre bunları düşünüp sonrasında kendisine bir kahve koyarak tekrar odasına dönmüştü. Şimdilik bunları düşünmeyi bir kenara bırakıp ödevleri okumaya devam etmeliydi.

....

I Don't F*cking CareHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin