Magnus Alec ile birlikte denize girdikten sonra üçü yarışlar yapmışlar, Laurel'in ilerideki marketten aldığı topla da voleybol oynamışlardı. Gerçekten bugün sandıklarından daha iyi geçiyordu.
Laurel biraz daha yüzeceğini söylediğinde Alec ve Magnus onu denizde bırakıp şezlonglarına dönmüşlerdi.
"Yanıma gelsene." Dedi Alec şezlongta yana kayarak.
"O şeyin ikimizi birden taşıyacağına emin miyiz?"
"Şansımızı deneyelim."
Magnus gülümseyip yerinden kalkarak Alec'in yanına ilerlemişti. Sakince onun yanına uzandı ve başını onun omzuna yasladı.
"Önce bir duş mu alsaydık? Çünkü tuz yüzünden yapış yapış olacağız."
"Boşver, sonra alırız duşu." Deyip Magnus'un saçını öptü Alec. Ama sonrasında yüzü buruşmuştu. "Tuz tadı geldi de."
"Normal." Deyip başını kaldırdı Magnus ve Alec'in dudaklarına küçük bir öpücük bıraktı. "Benim biraz karnım acıktı."
"Benim de. Şu ileride bir kafe var, kardeşin gelince bir şeyler yemeye gidelim."
"Olur gidelim." Deyip gözlerini kapadı Magnus. Alec de onu kendine biraz daha çekmişti. "Bu ilişki fazla hızlı gidiyor diye endişeleniyorum."
"Bana soracak olursan yavaş bile ilerliyoruz."
"Fark ettiysen sana sormadım." Deyip güldü Magnus. "Senin ilişkilerin kim bilir nasıldır..."
"Bu soruya cevap vermeme hakkımı kullanmak istiyorum."
İkisi bir süre hareketsiz bir halde orada yattılar. Laurel döndükten sonra da kafeye geçip bir şeyler sipariş etmişlerdi.
"Yalnız hesabı ben öderim." Dedi Laurel ikisine bakarak. "Sonuçta hala baba parası yiyorum."
"Hayır hayır, zaten hesabı hep Magnus ödüyor. Bu sefer ben ödeyeceğim." Dedi Alec itiraz ederek.
"İkiniz de öğrencisiniz ve burada kendi parasını kazanan tek insan benim. O yüzden ben ödüyorum ve itiraz da istemiyorum."
"İşte hep böyle yapıyor." Dedi Alec Laurel'a dönerek.
"Olsun, sen de başka şekilde ödeme yaparsın ona, eminim Magnus'un da hoşuna gider."
"Laurel!"
"Buna hayır demezdim."
"Alec! İkiniz bir olup beni delirtmek mi istiyorsunuz cidden?"
(O değil de Alec ve Laurel aynı yaşta ve kafalar da benziyor hasnskaks Magnus çok büyük olmasa da kafa yapısı büyük. Sanki çocukları ile dışarıya çıkan baba gibi davranıyor. Kıyamam ona ben *-*)
İkisi onun sinirli haline gülerken siparişler de gelmişti. Magnus onlara küçük birer bakış atıp yemeğine yöneldi.
"Magnus'a kalacak olursanız cidden işiniz zor Alec, azıcık şansını zorlamaya çalış."
"İşin şakasındayım ben. Şansımı zorlamam, kimseye zorla bir şey yaptırmak istemiyorum. Kendini bir şeyler konusunda suçlu ya da kötü hissetsin istemem çünkü."
Alec bunu dediği zaman Magnus ona bakıp gülümsedi ve nazikçe elini tuttu.
"Bunun için teşekkür ederim."
...
Birlikte eve döndükleri zaman Laurel aşağı katta duş alacağını söyleyip havlusunu alarak aşağı kattaki banyoya inmişti.
Alec ve Magnus da Magnus'un odasına ilerlediler. Onun odasında bulunan banyoyu kullanacaklardı.
İkisi sırasıyla duş aldıktan sonra Alec yanına aldığı temiz kıyafetleri üstüne geçirdi. İkisi için de garip ama güzel bir gün olmuştu.
Magnus çoktan giyinmiş, odasını toplamaya başlamıştı bile.
"Abicim... ben bir saatliğine dışarıya çıkıyorum. Bir arkadaşım ile görüşeceğim."
Laurel bunu kapıyı açarak söylemişti.
"Tamam birtanem, beni haberdar et ama."
"Sen de Alec ile iyi eğlen."
Bunu dedikten sonra göz kırparak kapıdan ayrıldı.
"Laurel! Çok fenasın."
Magnus yatak örtüsünü düzeltirken Alec de duştan çıkmıştı.
"Kardeşinin sesini duydum gibi oldum."
"Evet. Bir saatliğine dışarı çıkacakmış. Onu söylemeye gelmiş." Deyip gülümsedi Magnus. "Sanırım baş başa kalalım diye yaptı. Burada arkadaşı yok diye biliyorum."
"Üzüldüm şimdi, gitmesine gerek yoktu aslında."
"Bence de." Deyip yatağa oturdu Magnus. Alec de onun yanına oturmuştu. "Saçların ıslak şu an."
"Saçımı kurutmam genelde."
"Öyle şey mi olur Alec?" Deyip yandaki havluyu eline aldı Magnus ve dizleri üstüne yükselip havluyu Alec'in saçlarına sardı.
"Annem gibi davranıyorsun şu an."
"Gerekirse annem gibi de davranırım." Deyip havlu ile Alec'in saçlarını iyice kuruttu Magnus. "İyice nemini alayım."
"Gerçekten bazen 40 yaşında gibi davranıyorsun."
"Sen de 12 yaşında gibi davranıyorsun." Deyip ayağa kalktı Magnus ve havluyu banyoya bıraktı. Geriye döndüğünde Alec onu gülen bir yüzle izliyordu. "Ne oldu?"
"Bilmem, aklımdan bir an için sana duyduğum aşk geçti. Sen böyle yaptıkça kalbim daha bir hızlı atıyor. Sanırım birisinin beni bu şekilde koruyup gözetmesine ihtiyacım varmış bu zamana kadar."
"Sıkılmıyor musun böyle davranmamdan?"
"Hayır tabii ki, neden sıkılayım?" Deyip öne uzandı Alec ve Magnus'un elini tutup onu kendine çekti. "Senden sıkılmam mümkün değil."
Magnus gülümseyip eğilerek Alec'e küçük bir öpücük vermişti. Alec onu kendine çekerken Magnus da farkında olmadan onun kucağına yerleşmişti.
Geriye çekilip yaptığı şeye baktıktan sonra derin bir nefes aldı.
"Özür dilerim." Dedi Alec onu süzerek.
"Sorun değil, hoşuma gitmedi diyemem."
Alec'i tekrar öperken Alec de kollarını sıkıca onun beline sarmıştı. Bir süre Magnus onun kucağında otururken öpüşmeye devam ettiler. Sonrasında Alec kendisini geriye verdi ve Magnus'un kendi üstüne uzanmasını sağladı.
Hala daha birbirlerini yavaş ve tatlı bir havayla öpüyorlardı. Son derece masumane... şehvetten uzak.
Magnus geriye çekilip Alec'in yüzünü yavaşça okşamıştı.
"Çok güzelsin." Deyip dudağına bir öpücük daha bıraktı Magnus. "Bu yaptığımız şey bana hala yanlış gelse de kendime engel olamıyorum."
"Yaptığımız hiçbir şey yanlış değil Magnus, böyle düşünmeyi bırakır mısın lütfen?" Deyip Magnus'un yüzünü okşadı Alec. "Seni seviyorum ve sen de beni seviyorsun. Dünya üstünde bu durumdan daha yanlış olan yüzlerce şey sayabilirim sana. Bizim yaşadığımız masum bir ilişkiyi yanlış olarak görmek çok saçma."
"Sanırım haklısın. Bunları düşünmeyi bir kenara bırakmam gerekiyor." Deyip onu tekrar öptü Magnus. Tekrar ve tekrar.
Bu şey yanlış olsaydı bu kadar doğru hissettirmezdi öyle değil mi?
...
Sanırım öyle...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Don't F*cking Care
FanficYerinde olsam benimle uğraşmazdım. -Bir öğretmen- öğrenci kurgusudur ama oldukça masum bir hikaye olacak-