Örümcek

846 110 197
                                    

"Bay Bane.. Bay Bane geldik sanırım. Hadi uyanın."

Magnus'un gözleri hafifçe aralandı ve bir süre etrafına bakındı.

"Gelmişiz evet. Beni niye daha önce uyandırmadın?"

"Yorgunsunuz diye kaldırmak istemedim."

Magnus koltukta sırtını dikleştirip bir süre hayatı sorgulamıştı.

"Ateşim mi var benim?" Deyip elini alnına koymuştu. "Alec bir baksana."

"Neye?"

"Ateşime. Ah.. hasta olmaktan nefret ederim."

Alec ona öylece bakarken Magnus onun elini çekti ve kendi alnına götürdü.

"Var mı ateşim?"

"Şey..." Alec heyecandan bir an ne diyeceğini bilememişti. "Hayır, yok gibi duruyor."

"Emin misin?" Deyip Alec'in elini yavaşça bıraktı ve Alec elini sakince geriye çekti.

"Yani... sanırım yok."

Magnus arabanın tepedeki aynasını indirip bir süre yüzüne baktı.

"Yanaklarım da kızarmış gibi değil."

Sonrasında gözü Alec'e kaydı.

"Ben hasta olunca biraz ağır geçiriyorum da. O yüzden her sene grip aşısı oluyorum."

"Anladım."

Magnus tekrar Alec'e dönmüştü.

"Aramız iyi öyle değil mi? Yine sessizleşmiş gibisin. Bana kızgın kalmanı istemem."

Alec anlamıyordu. Magnus okul zamanı bu kadar rahat değilken şu an fazla mı rahat davranıyordu? Sanki... arkadaşlarmış gibi.

"Hayır kızgın değilim size, zaten öyle bir şey mümkün olamaz."

"Güzel." Deyip gülümsedi Magnus. Hava yavaş yavaş kararmaya başlamıştı. "Şuradaki ev bizim evimiz işte."

Biraz ilerideki evi işaret ettiğinde Alec başını tamam dercesine sallayıp arabayı çalıştırdı. Sonrasında Magnus'un işaret ettiği evin önüne arabayı park etmişti.

"Geldik."

Magnus arabadan ineceği sırada boynunda bir şey hissetti ve birden kaskatı kesildi.

"Alec... Alec boynumda bir şey var."

"Ne var? Ha örümcek gelmiş."

"Ne! Ne örümceği? Alec benim örümcek korkum var onu lütfen hemen oradan al."

"Ta... tamam sakin olun." Dedi Alec gülmemek için kendini zor tutarak. Dışarıda böyle bir Magnus beklemiyordu açıkçası.

Magnus ona yaklaştığı zaman Alec elini boynuna attı ama örümcek birden kayboldu.

"Oh.."

"Ne? Ne oldu?"

"Örümceği göremiyorum."

"İçime mi kaçtı yani?" Deyip geriye çekildi Magnus ve birden üstünde duran tişörtü çıkardı. "Alec... Alec bak ben çok korkarım örümcekten. Her tarafım kaşınmaya başladı."

"Tamam bir saniye, şu an ensenizde duruyor."

Magnus yine kaskatı kesildiğinde Alec uzandı ve küçük örümceği eline aldı.

"Onu dışarıya at lütfen."

Alec camı açıp örümceği dışarıya attığında Magnus derin bir nefes alıp koltuğa yaslandı.

"Sakın gülme."

"Gülmedim."

"Ama düşündün gülmeyi."

Alec bakmamaya çalışsa da şu an karşısında üstü çıplak bir Magnus duruyordu ve bu çok... tuhaftı.

"Bir daha size aynı gözle bakabilir miyim emin olamıyorum şu an. O sakin, soğukkanlı Bay Bane nerede?"

"Dalga geçme benimle, bir keresinde örümcek gördüm diye bayılmıştım. Yine şu an sakindim bence."

"Hava soğudu, üstünüzü giyin bence."

"Ya o örümcek üstüme yumurta bıraktıysa ve gece onun yavruları yumurtadan çıkıp beni ısırırlarsa?"

"Sabaha spiderman olarak uyanırsınız işte, ne var bunda?"

"Benimle dalga geçme." Deyip yana attığı tişörtü aldı Magnus. "Şey... üstünde örümcek var mı diye bakar mısın?"

Alec gülmeye başladığında Magnus ona gözlerini kısarak bakmaya başlamıştı.

"Bu olanlardan kimseye söz etmeyeceksin yoksa seni matematik dersinden bırakırım."

"Öyle bir şey yapmazsınız biliyorum ama kimseye söz etmem merak etmeyin." Deyip tişörtü eline aldı Alec ve üstünü inceledi. Sonrasında silkip Magnus'a geri uzattı.

"Alec... sırtımda sanki bir şey var." Deyip arkasını döndü Magnus.

"Aaa, örümcek sırtınıza yuva yapmış ve binlerce örümcek sırtınızda yürüyor."

"Alec!"

"Size de şaka yapmaya gelmiyor." Deyip ona yaklaştı Alec ve elini hafifçe sırtında gezdirdi. "Bir şey yok gibi."

"Sanırım kuruntu yapıyorum." Deyip tişörtü üstüne geçirdi Magnus. Sonra gözü Alec'e kaymıştı. "Çok eğlendin değil mi?"

"Ben... yalan söyleyemem. Çok eğlendim."

"İnsanların korkuları ile eğlenmen hiç hoş değil." Deyip sonrasında kendi de gülmeye başlamıştı Magnus. "Küçükken örümceklerle dolu bir çukura düşmüşüm ve o günden beri böyle aptalca bir korkum var."

"Gerçekten dalga geçtiğim için özür dilerim, ben... yani tutamadım kendimi."

"Yok hayır haklısın, ben de kendi halime gülüyorum."

"Ne bileyim, sanırım hepimizde bir öğretmen algısı var. Sanki siz farklı bir boyuttan gelmişsiniz gibi. Şimdi sizi böyle görünce garip hissettim."

"O algı öğrenci olduğum dönem bende de vardı. Bir gün öğretmenimi sinemada görünce içimden öğretmenler sinemaya gider mi gibi aptalca bir düşünce geçmişti. O yüzden seni şu an çok iyi anlıyorum."

İkisi bir süre sessiz kalmışlardı.

"Yine de kimseye bunlardan söz etme, anlaştık mı?"

"Kimseye bahsetmem, endişeniz olmasın."

...

Öncek bölümden sonra terapi bölümü geldi ajsksks. Bundan sonra Magnus'u sürekli örümcekler ile karşı karşıya getireyim bari ben anamammsd

I Don't F*cking CareHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin