57

3.2K 494 408
                                    

Sena Şener, Kapkaranlık Her Günüm

Her şeyin bittiğine inanılan gece

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Her şeyin bittiğine inanılan gece

Oradayım ama orada olmayı hiç istememiştim.

Dünya denilen gezegenin ellerimizin arasına alındığını, parmaklarımızı bastırdıkça ufalandığını hayal ediyordum. Gözlerimi kapatıyordum, gözlerimin önünde beliren görüntülere çığlık atmak istiyordum fakat bunun yanında hâlâ o dünyayı ufaladığımı hayal etmeyi bırakamıyordum. Başka türlü terk edemeyecektim bu çıkmaz sokağı sanki. Titreyen ellerimi arkama gizleyerek ormanın içinde ilerlerken, birilerinin beni takip ettiğini hissediyordum ve hâlâ hissedebildiğim için kendimden nefret ediyordum.

Bir sel gibi taşmanın yolunu bulsaydım keşke. Taşıp kurtulsaydım bu irin içindeki kâbustan.

"Betül," diye haykıran sesi duymasaydım ne olurdu? Ben bu dünyayı ufalayıp hissetmekten uzağa savrulamazken, adımı duymayacak kadar sağır olsaydım keşke. "Betül! Buradayım."

Neden oradaydı? Kim orada olmasını istiyordu? Kalbim doğurduğu eziyete dudaklarımı sürmeme bile müsaade etmiyordu. Zehirleneceğimden korkuyordu. Kalbim anlamıyordu. Kalbim bir türlü kendine yediremiyordu ama ben zaten zehirlenmiştim. Kusarak kurtulamayacağım bir zehri uzuvlarıma kadar sindirmiştim.

"Nereye?" Bir haykırış daha duydum. Hâlâ duyabildiğim için kendimden nefret ediyordum. "Betül!"

Sesin sahibi kolumdan kavrayıp beni kendine çevirdi. Karanlıkta gözlerimi kaldırdım, Salih'in yüzüne bakıp onun beni neden kurtarmaya geldiğini düşündüm. Dakikalar önce birini yaralamıştım. Kaç dakika önce olduğunu bilmiyordum ve bu bilmeme hali beni iyi etmiyordu. Kaç saniye geçmişti tam olarak? O saniyeler dakikalara dönüşürken yaraladığım adam inlemiş miydi acıyla? Ben ne zamandır bu ormanın derinliklerinde kaybolmak için yürüyordum? Saatler yok olsun istiyordum. Zaman denilen meretin yakasından tutup yere çaldığımı tahayyül ediyordum ama buna gücümün yetmeyeceğini bilecek kadar aklım başımdaydı. Neden delirmemiştim?

"Buradayım ben," diyerek temkinli biçimde bana yaklaşan Salih'i itecek takatim kalmamıştı. Ellerim bileklerimden koparılıp ceplerime emanet edilmişti. "Hiçbir şey olmadı. Tamam mı? Gözlerimin içine bak Betül. Hiçbir şey olmadı."

Çok şey olmuştu.

Günlerce koşsam da bu gerçekten kaçamayacağımı farkındaydım. Delirmediğim için her şeyi farkında olmaya devam ediyordum.

"Sana bir şey yaptı mı?" Bedenimi kontrol eden gözleri benim bakışlarımdan ayrılmak zorunda kaldı. Bana birden fazla şey yapmıştı ama bedenimde kanayan tek yerim bile yoktu. "Tamam, sorun yok. Sen iyisin." Bunları kendine söyler gibiydi. Kanlı ellerimi aramıza uzattığımda gözlerimden yaşlar boşaldı. Rüzgâr gözyaşlarıyla yıkanan yüzümü gerginleştiriyordu. Salih avucunun içiyle yanağımı sildi. "Halledeceğiz her şeyi. Sakin ol. Buradayım."

KafesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin