Melike Şahin&Hakan Taşıyan, Kilitli Kapılar Açılsa
Dört ya da beş yaşlarındaydı. Daha fazlası olmadığını biliyordu çünkü Tunç da en fazla altı yaşında olmalıydı o zamanlar. İkisi de oyun oynadıkları bahçeden ayrılıp eve geçmişlerdi. Babası eve başka bir çocuk getirmişti. Bir an için küçük kalbini kaplayan endişeyi hatırlıyordu. Eğer bu oğlan çocuğu hep onlarda kalırsa Tunç'la beraber oynarlardı. Onu aralarına almazlardı ve Deva yalnız kalırdı.
Annesinin elleriyle ördüğü atkıyı boynuna dolarken aklına gelen bu hatıradan kurtulamamıştı. İşin aslı kurtulmaya çalışmak gibi bir derde de sahip değildi. O çocuğu yalnızca bir defa görmüştü. Cennet Hanım'ın, yani annesinin yaptığı kurabiyeleri yerken usulca suratını seyretmişti. "Fersah'la tanışın," demişti Cennet Hanım. Deva'nın ufak ufak ısırdığı kurabiye tabağa düşmüştü. Çocuğun ismi ne tuhaftı. Onun oyun arkadaşlarının hiçbirine benzemiyordu. "Hadi sen de ismini söyle kızım. Sonra da bahçede beraber oynayın."
Deva sessiz kalmıştı. Tunç'un bakışları küçük kıza dokunduktan sonra, "Üçümüzün oynayacağı bir oyun bulalım," demişti. "Öyle daha güzel olur."
Deva gitgide içine gömülerek tabağa düşmüş kurabiyesini izlemeye başlamıştı. Bu sırada karşısında oturan erkek çocuğunun da hiç sesi çıkmıyordu. Belki de onun bir dili bile yoktu. Deva birdenbire bu düşünceyle ürpererek gözlerini irice açtı. Yanında oturan Tunç'un dizine eliyle dokundu ve sessiz konuşmaya çalıştı. "Hiçbir şey demiyor. Bence dili yok."
Fersah onu duydu ama yine bir şey demedi.
Cennet Hanım onun artık bu evde kalacağını söylediğinde Deva'nın huzursuzluğu büyüdü. Tunç o çocukla beraber bahçeye çıkmıştı ve kız peşlerinden gitmemişti bile.
"Sen neden çıkmıyorsun bebeğim?"
Annesinin sesini duyar duymaz ona bakmıştı. "Canım istemiyor."
Cennet Hanım kızının derdini anlamıştı. Burnunun direği sızlarken ona genişçe gülümsemesi bundandı. "Tunç senin arkadaşın... Hep öyle olacak. Ama Fersah sana abilik yapacak Deva."
"Abi istemem."
Küçük burnunu kırıştırarak söylediği şey Cennet Hanım'ın yüreğini biraz daha burktu. "O zaman önce arkadaşın olsun, sonra belki abin olmasını istersin."
"Tunç'la oynayacaklar," dedi Deva yüzünü tamamen düşürerek. "Beni aralarına almayacaklar."
Annesi saçlarını usul usul severken, "Seni bırakmazlar," diye fısıldadı. "Onlar büyüyüp koca adamlar olduklarında da seni hiç bırakmazlar."
"Babam gibi mi kocaman olacaklar?"
Cennet Hanım kızının yüzüne bakarak sessiz kaldı. Deva annesinin cevap vermemiş olmasına bozulsa da camdan dışarıya bakmaya başlamıştı. İki erkek çocuğunun da elinde topaçlardan vardı. Tunç taşlık zeminde o topacı çevirerek Fersah'a nasıl yapacağını gösteriyordu. Fakat onun pek oralı olduğu söylenemezdi. Nerede olduğunu farkına varamayan bir çocuktu o an. Çevresine tedbirli bir şekilde bakınıyor, onu buraya getiren adamın bir yerlerden çıkmasını bekliyordu. Belki yine arabaya binmesini söylerdi ve onu geldiği yere geri götürürdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kafes
General Fictionİlk kez koca koca adamların kelamlarını takip etmek için siyah masanın etrafındaki koltuklardan birine oturduğumda on dokuz yaşındaydım. O kadarcık kızın öyle takım elbiseli, ciddi suratlı, ağır laflı adamların içinde ne iş yaptığını sorgulayan düzi...