16

6.5K 616 362
                                    

Bölüm şarkısı: Melike Şahin - Ne Ağlarsın Benim Zülfü Siyahım

Otel odasının kapısını açmak için normal olmayan yollardan ulaştığımız kart elimdeydi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Otel odasının kapısını açmak için normal olmayan yollardan ulaştığımız kart elimdeydi. Fersah'ın bunu nasıl becerdiğini bilmiyordum fakat onun bu tarz yeteneklerini sergilemesine alışmaya başladığımı hissediyordum. Parmaklarının arasından çekiştirerek aldığım kartı kapının yuvasına yerleştirince oda her köşesini karıştırmamız için önümüze serildi.

Durmak, dinlenmek, sırtımızı rahatça yataklarımıza koymak gibi bir imkânımız yoktu. Çetin'i hala evimizin sınırları içerisinde saklarken kendisinin ağzından gerekirse kerpetenle laf almayı amaçlamıştık. Köşeye sıkışan adamın döktüğü bilgilerin arasında öncelikle bu otel odası vardı. İnsanlar, olaylar, soru işaretleri çoğaldıkça çıkmaz sokakların birinden diğerine savruluyormuş gibi hissetmeyi bırakamıyordum. Fakat söz konusu Yusuf olduğunda, onun ailesinden ayrı tutularak sürdürdüğü hayatından söz edildiğinde her şey geride kalıyordu. Bilinmezlikler önemini yitiriyordu ve ben hepsinin önüne geçerek kardeşimi en kısa zamanda sağ salim görebilmeyi arzu ediyordum.

Çetin'in söylediği, içeri girmek için gecenin bir yarısı olmasını beklediğimiz bu otelde tuhaf işler dönüyordu. Aynı otel odası belirli aralıklarla farklı kişiler tarafından kullanılıyordu ve bu kişilerin birbirleriyle bağlantıları vardı. Çetin de birkaç kez bu otel odasında bulunmak mecburiyetinde kalmıştı. Bir defter vardı ama hala orada olup olmadığından emin değildi. O defterin içinde önemli tarihler, o tarihlerde yapılacak işlere dair ipuçları yer alıyordu. Karman çorman olan aklım, kalbim, biçare ruhum hepsini çözmeye hevesliydi lakin duygusal olarak üst üste bunca yıpranmışken tek başıma neticeye ulaşamayacağım da barizdi.

Fersah'ın alnını ve hatta neredeyse gözlerinin bir kısmını kapatan kapüşonlunun şapkasına baktım. Bugün baştan ayağa simsiyah giyinmişti çünkü gizli saklı işler çevirirken böyle yapıyordu. Elbette bana bunu açıkça söylediği için bilmiyordum. Sadece artık kendisi hakkında böyle ufak tefek konularda tahminde bulunabiliyordum.

Fersah'a baktıkça bana olan şeyin tarifini yapacak birkaç kelime için zihnime yüklendim. Aklıma develerin çölde diken yemesi, yedikçe ağızlarının kanaması ve bu acının hoşlarına gitmesi geldi. Fersah'a bakmak böyle bir acıyı sahiplenmekti. Böyle bir acıyla uyuşup bundan haz almaktı.

"Kilitli bu," Kısık sesini duyunca ayaklarımı ondan tarafa doğru hareket ettirdim. Yatağın köşesinde kalan ufak bir çekmeceyi açmaya çalışıyordu. Kilidi zorladıkça takır tukur çıkan sesleri dinledim. "Susturucu çantandaydı."

Çapraz taktığım çantadan susturucuyu çıkartıp avucunun içine bıraktım. Hızlıca silahına takıp çekmeceye ateş etti ve kilidin parçalanmasına sebep oldu. "Ne varmış?" dedim heyecanımı saklayamadan. Yanına çöktüğümde açık çekmeceyi kucağına çekti. "Defter orada mı?"

KafesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin