19

5.1K 586 272
                                    

Bölüm şarkısı: Minor Empire - Selanik Türküsü

Bölüm şarkısı: Minor Empire - Selanik Türküsü

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bir taş olsam ateşi görünce erir miydim?

Uğruna kendi ciğerlerinizi helak edeceğiniz birisi var mıydı bu dünyada? Uğruna bir taşa dönüşmek isteyeceğiniz ve o taşa dönüşürken ciğerlerinize kara lekeler bırakacağınız birine sahip olmuş muydunuz?

Ben olmuştum.

Ağabeyimi kaybetmeden önce kardeşimle vedasını gerçekleştiremediğim bir ayrılığa düşmüştüm. Esir gibi. Saçlarım, üstüm başım, ellerim ve gözlerim bu esareti perçinlemek ister gibi eski püsküydü. Yıpranmıştı. Hırpalanmaktan tanınmaz hala gelmişlerdi. Sadece ben görüyordum. Aynaya baktıkça kendimi sapasağlam görmenin topraklarından sürülmüştüm. Her bir parçası avaz avaz bağıran, kendini tanıyamadıkça daha çok deliren bir bedeni taşıyordum. Ben böyleyken, böyle olmayı sindirmekten başka çareyle yüz yüze getirilmemişken taşa dönmüştüm. Önce göğsüm, sonra Yusuf'u saramayan kollarım, kaybettiklerimi görmek istemeyen gözlerim. Hepsi taşa dönüşmüştü.

Eğer ben sahiden bir taş olsaydım, ateşi görünce erir miydim?

Cehennemine kulaç atarak yüzenler gibi dünyanın en fani yüzüne aldandığımı hissettim. Bu beni hafifçe titrettiğinde başımdaki silah geri çekildi. Soğuk namlusu bedenimden uzaklaşsa da kapattığım gözlerimi yeniden açamadım. "Betül," Fersah'ın sesini duyduğumda burukça gülümseyerek iki tuzlu damlanın dudaklarımın kıyılarına düşmesine izin verdim. Eli koluma uzanınca kirpiklerimi birbirinden ayırmaya odaklandım. Karanlığa alışan gözlerim içinde bulunduğumuz ortamı yadırgamadı. "Neden geldin?" Sorması gereken asıl soru bu değilmiş gibi duraksadığını, kolumdaki elini beni kendisine çevirmek için kullandığını fark ettim. "Sen nereden öğrendin?" Bedenim nihayet ona çevrildiğinde dizimin acısıyla inledim. "Yaralandın mı?" İki eli de çabuklukla omuzlarıma dokundu. Hasar kontrolü yapmaya çalışır gibi bir hali vardı. Canım acıyor olmasaydı buna gülebilirdim.

"Dizim acıyor," dedim inkâr etmeden. Onu taklit eder gibi fısıldıyordum. Başka birisi olmamasına rağmen tedbirliydim. Ancak kamyonu kimin kullandığından habersizdim. Fersah kimin kullandığı araca binmeye razı olmuştu? "Buraya gelirken düştüm."

Bakışlarının dizlerime indiğini hissetsem de kımıldamadım. Sıkıntılı bir nefes vererek ellerini omuzlarımdan çekti. Parmakları dizimin etrafına dokunduğunda "Kanıyor bu," diye fısıldadı. Onu net göremiyor olsam bile kaşlarını kuvvetle çattığını tahmin etmekte zorlanmıyordum. "Sen neden geliyorsun Betül? Bu çok tehlikeli..." Başını iki yana sallayarak dizime bakmayı sürdürdü. Parmağının birini pantolonumun diz kısmından yırtılan kumaşına taktı. "Bunu biraz daha yırtacağım. İpleri değdikçe daha kötü yaralayacak seni yoksa."

"Bir şey olmaz," derken elimin tersini kullanarak gözyaşımla ıslanan yanağımı sildim. Söylediklerimi asla duymuyormuş gibi yırtık kısmı genişletti. Arkasını dönüp uzanarak bir sırt çantasını yanımıza kadar sürükledi. "Ne var onun içinde? Sen burada nasıl görüyorsun? Hiç ışık olmadan mı duracağız?"

KafesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin