Bölüm şarkısı: Güncel Gürsel Artıktay - A Bu Hayat
Bazı günleri bir an önce gece olsun diye yaşardık. Hiçbir şey yapmadığımızda, hiçbir şey yapmak istemediğimizde ya da çok şey yaptığımızda, çok şey yapmak istemediğimizde geceyi dört gözle beklerdik. Ömrümüzden gidecek olan bir günü önemsemezdik. Boğuculuğuna katlanamazdık. Işıklar sönsün, karanlık içime dolsun, huzura kavuşayım derdik.
Bugün bir an evvel bitsin istiyordum. Güneşle ya da hareket halindeki insanlarla sorunum yoktu. Göğsüme fazlaca şişirilmiş bir balon yerleştirilmiş gibi hissediyordum. Gün devam ettikçe balonun tam o noktada patlama olasılığı artıyordu. Tetikteydim.
Dün gece bayılır gibi uyuyakaldığımı hatırlıyordum. Söylediklerim aklımdaydı. Dahası en çok Fersah'ın söyledikleri aklımdaydı ve hatta aklımdan taşıp bedenimin her bölgesine yayılmak için fırsat kolluyorlardı. İç organlarımdan en çok işkenceye maruz kalanı, yani ciğerimdeki sızı onun kelime sayısı kadar çoğalıp imtihanımı kuvvetlendirmişti. Son günlerde mezarlıkta özgürce ağlayabilmeyi daha çok özlüyordum. Gidip parmaklarımın arasında toprağın varlığını hissetmeyi arzu ediyordum. Ancak ailemin canına kastı olan insanlarla etmem gereken bir mücadele vardı. Bu mücadele uğruna saatlerce yapılan toplantılarda bulunuyor, babamı dinliyor, diğerlerinin fikirlerine kulak veriyordum. Her şey bitene kadar sabretmem gerekiyordu.
Sahi, her şey ne zaman bitecekti?
Biten şeyler her daim mutlu etmiyordu fakat bu defa kaburgalarıma saplanan kılıcın sahibini bulmama az kalmıştı. Bu bitiş beni mutluluktan baharlarda açan çiçeklere dönüştürmese bile yaramı kabuklaştıracaktı.
"Altan Soysal," dedim tek nefeste. Ferruh'un oğlundan bahsediyordum. "Neden babamı öldürmek istesin?"
"O öldürmek istemedi zaten," Fersah'ın sesini duyduğumda hemen çaprazımdaki sandalyede oturduğunu bildiğim halde ona bakmadım. Masada sessizce ritim tutar gibi kımıldattığım parmaklarımdan çekmiyordum gözlerimi. "Hatta belki tetiği de o çekmedi. Hiçbir şey bilmiyoruz. Sadece bu karmaşıklığın içinde yer aldığına eminiz."
"Onunla ilgili başka bir şey mi gördün?" derken artık bakışlarımı kendi parmaklarımdan çekip Fersah'ın yüzüne dokundurdum. Dün geceyi hatırlamak saçmalıktan başka bir şey değildi. Burada bir düğümü çözmek için uğraşıyorduk. Benim uyumamı beklemesini, yüzüme davranan parmaklarını saatlerdir yapmaya çalıştığım gibi aklımdan çıkartıp kenara atmalıydım.
O bir bana, bir de babama bakarak konuşmayı tercih ediyordu. "Bu bir ailenin ya da birkaç ismin bir araya gelmesiyle olacak iş değil," diye anlatırken ciddiyetle kaşlarını çatmıştı. "Yaptıkları şovu izledik. Özellikle izlememizi istediler." Bana dönüp iki saniyeliğine baktığında işini layıkıyla yapan bir adamla göz göze geldim. "Mankenlerin hepsinde fular vardı. Her neyin içindelerse oranın başındakiler bize selam gönderdiler."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kafes
General Fictionİlk kez koca koca adamların kelamlarını takip etmek için siyah masanın etrafındaki koltuklardan birine oturduğumda on dokuz yaşındaydım. O kadarcık kızın öyle takım elbiseli, ciddi suratlı, ağır laflı adamların içinde ne iş yaptığını sorgulayan düzi...