Melike Şahin&Kutiman, Ellerin Hani
Aradan tam üç gün geçmişti.
Gönül Yücel'le tekrar irtibata geçememiştik çünkü Fersah, yalnızca o istediğinde doğru iletişimi kurabileceğimizi söylemişti. Düğünün gidişatı için ağır taşlara ihtiyaç duyuyorduk. Bunlardan birinin de Gönül Yücel olduğunu anlamıştım. Annemin benim için yolladığı dosyada tüm detaylar vardı. Yüz yüze gelmemiştik fakat onun ağzından dinliyormuşum gibi okuduğum bilgiler zihnimi aydınlatmıştı. Artık çok daha berrak bir yol görüyordum önümüzde.
Düğüne o kadar az kalmıştı ki, sadece kesilecek hesaplara odaklanmak amatörlükten sayılacaktı. Bizim normal bir düğüne hazırlanır gibi yapmamız gerekenler vardı. Aslında bunu akıl eden ilk kişi değildim. Annem Gönül Yücel'le alakalı dosyanın içine bir not da sıkıştırmıştı.
Düğün hazırlıkları için geç bile kalındı. Sizi izlediklerini biliyorsunuz. Gerçek bir düğünün nasıl olacağını göstermelisin Betül. Yardımıma ihtiyacın olduğunda buradayım. Senin için. Her an.
Bir çocuk olup elimdeki rengârenk şekeri düşürdüğüm için ağlayacağımı zannettim.
"Annem haklı," dediğimde de aynı duyguyla dudağımı bükmek üzereydim. Fersah, ona uzattığım küçük not kâğıdını elimden aldı. Hızlıca okuduktan sonra yutkunduğunu gördüm. "Bu düğün bizim gerçek düğünümüz olmayacak ama hiç kimse bunu bilmemeli. Hazırlık yapmalıyız."
"Gerçek bir düğün," diye mırıldandı Fersah. Onun için hazırlanmış evin çalışma odasındaydık. Oturduğum sandalyeden kalkmadan başımı geriye yatırdım ve masaya kalçasını yaslayarak beni izleyen adama baktım. İkimiz de aynı duyguyla içimize eziyetten duvarlar örüldüğünü hissediyorduk.
Her şey bambaşka olsaydı...
"Senin hak ettiğin bir düğün böyle olmazdı," dediğinde dudaklarım tamamen bükülmüştü. Fersah elini yüzüme uzatıp saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdı. "Düşürme yüzünü. Öyle dokunsam saatlerce ağlayacakmış gibi bakma küstüm çiçeği. Seni hak ettiğin hayatın kıyısına ulaştırmak için her şeyi yapacağım. Bunu bil."
"Beraber," dedim bastırarak. Gözlerim dolu dolu diretmem onun gözlerindeki elmasları parlattı. "Bunu beraber yapacağız. Sühan, sen ve ben. Üçümüz için son kez bu savaşı göğüsleyeceğiz."
Söylediklerime gerçekten inanarak harekete geçmiştim. O düğüne gidebilmek için her şeyden önce bir gelinliğe ihtiyacım olduğunu nihayet kavramıştım. Aynı şekilde Fersah'ın da bir damatlığa ihtiyacı vardı elbette. Bunun için annemin ulaştırdığı adrese gidecektik.
Salih, annemle babamın Sühan'ı özlediğinden söz ettiğinde dayanamamıştım. Ben onlarla direkt olarak iletişime geçmiyor olsam bile Sühan'ı görmemelerini yüreğim kaldırmıyordu. Hiç göremeyeceklerini bildikleri evlatlarının acısını çekiyorlardı. Durmaksızın. Yusuf'un buz gibi yokluğu ise başka bir yerden yakıyordu. Hasret duymanın nasıl bir şey olduğunu iyi biliyorlardı. Onlara başka bir özlem duygusu yüklemek istemiyordum.
Salih, Sühan'ı da alıp annemlere gittiğinde Yanık'la Cafer bizimle beraber geldiler. Gelinlik ve damatlık işini hallettikten sonra Gönül Yücel'le planlı bir buluşmanın içine dâhil olabilirdik. Bu sabah saatlerinde Fersah'ın telefonuna mesaj atmıştı. Hazırlıklar tamamlandığında bir saat önceden haber verecekti.
Araba durduğunda dalgın bakışlarım odağını kazanarak sağ tarafımda kalan tabelaya kilitlendi. Annem özellikle isminden sıkça söz ettiren, birçok tanıdığımız insanın tercih ettiği modacının adresini vermişti. Buraya geldiğimiz duyulacaktı ve yalnızca masadakiler değil, camiadakiler de bizi konuşacaklardı. Her adımımız takip edilir hale gelecekti. Biz daha buradan çıkmadan gelinlik için tercih ettiğimiz yer dilden dile yayılmış olurdu muhtemelen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kafes
General Fictionİlk kez koca koca adamların kelamlarını takip etmek için siyah masanın etrafındaki koltuklardan birine oturduğumda on dokuz yaşındaydım. O kadarcık kızın öyle takım elbiseli, ciddi suratlı, ağır laflı adamların içinde ne iş yaptığını sorgulayan düzi...