79

2.1K 291 402
                                    

Emre Fel, Bilmem Bu Yol Nereye Çıkar

Emre Fel, Bilmem Bu Yol Nereye Çıkar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Fersah Cesuroğlu'ndan

Baktığı yerde hep başka şeyler gören bir adamdı karşımda oturan Kılıç Alabeyli. Onun yüzünü tarayan bakışlarım Tunç'a dair bir iz aradıklarını haykırmıyorlardı ama benim içime doğru fısıldıyorlardı.

Gözlerinin rengi aynı değildi. Tunç gibi benlerini boynunda ya da yüzünün belli noktalarında da taşımıyordu. Fakat benzer bakıyorlardı. Tunç'un da gözleri baktığı yerde hep daha fazlasını görür gibiydi.

Buraya gelseydi ona soramazdım ancak içten içe düşünüyordum. Beni aramış mıydı? Hiç bulmak istemiş miydi mesela? Eğer benim onu bulacak gücüm olsaydı nefesimi tüketene kadar durmazdım. Kılıç Alabeyli'yi bunu bildiğim ve kabul etmekte zorlanmadığım için dinliyordum. Söylediklerine yalan dolan muamelesi yapabilirdim ama Tunç gibi bakan, konuşan, yanındakini kollayan bir adamın babası kuru sıkmazdı.

Burada çocuk gibi görünmek istemiyordum. Ömrümün neresinde çocuk olabildiğimden de haberim yoktu zaten. Eğer burada çocuk gibi görünürsem Kılıç Alabeyli'nin bana o şekilde seslenmesini de haklı çıkarırdım. Ama Tunç'un gelip gelmeyeceğini sormak için can atıyordum. Ruhu bedeninden çekilmiş gibi bok çukurunda yaşayan bir adam için bu fazlaydı. Boğazımda biriken birkaç harfin işkencesine maruz kalmıştım.

"Senin o anlam veremediğin sevdaya ben de düştüm çocuk." Bir kez daha yaptı aynı şeyi. Bana o şekilde seslendi. Bunun son olmayacağının sinyalini verir gibi üstelik. "Büyük de konuşmamıştım, biliyor musun? Öğrenmiştim büyük konuşulmayacağını. Çok fazla şey görünce öyle olur. Öğrenirsin. Yine de engel olamazsın. Ben de olamadım. Rabia ailesinden kopup benimle evlendi. Her gün eziyet etti bana bu gerçek. İnsanın ailesi olmayınca kolları da yok demektir."

Kollarım doğuştan mı yoktu acaba benim?

"Senin kolların olacak bir gün," dedi gözleri benim yüzümde dururken. "Aileni sarmak için kolların olacak çocuk. O zamana kadar benim kollarım senin kollarındır."

Neden böyle söylüyordu? Benim ailem olması imkânsızdı. Hem Tunç'un babası olması beni koruyup kollayacağı anlamına da gelmezdi. Birinin bu hayatta benim için bir şey olmayı kabul etmesi mümkün değildi. Böyle şeyler söylemesine gerek yoktu. Benden ne istiyorsa, Tunç'un da onayladığını bildiğim sürece o şeyi yapmaktan kaçmazdım. Eğer beni kolayca ikna etmek için bunları söylüyorsa hiç gerek yoktu.

"Ben Rabia'yı tanıdıktan, ona sevdalandıktan bir sene sonra yine onu bulmaya gittim. Beni aynı yerde, aynı şekilde bekleyeceğini hissettiğim ve hatta bildiğim kadına giderken gocunmadım. Hiç soru işaretleriyle yürümedim yolu. Sadece onu ailesiz bırakırım, kendini eksik hissettiğinde yetemezsem geberirim diye aklım çıktı." Yüzünde manidar bir gülümseme belirdi. "Öyle yıkılmaz gibi gördüğün adamların da aklı çıkar. Rabia bana gerekli cevabı sızlanıp durmaktan başka bir şey yapamamış kalbimin vereceğini söylemişti. Haklı çıktı. Cevapları hep o verdi."

KafesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin