Keyifli okumalarrr :)
***********
Okula geldiğimize cidden inanamıyorum. Hayır inanmadığım nokta, bizim gelmiş olmamız değildi; Alaz'ın bu halde gelmiş olmasıydı. Onu yatırmaya kimsenin gücü yetmemişti ve sonuç olarak fakültenin bahçesindeydik. Kendini toparlamış ve iyiydi aslında ama ben fazla endişeleniyordum galiba. Hatta bu yaptığıma tam olarak, pimpiriklilik deniyordu.
"Güzelim iyiyim diyorum. Ameliyata girmedim sonuçta, hiçbir şeyim yok. Göğsüm de ağrımıyor niye hâlâ iyi olduğuma inanmamak konusunda ısrar ediyorsun? Asma artık güzel yüzünü." diyerek sağ eliyle yanağımı okşadı. Yumuşarken ona biraz daha yaklaşarak başımı omzuna koydum. "Dinlenmen gerek yine de. Hemen ayaklandın çünkü senin umurunda bile değil."
"Umurumda olan tek kişi sensin çünkü."
Göz devirerek başımı omzundan kaldırıp yanağımdaki elini ittirdim. "Neden acaba ben buna daha çok kızıyorum? İki dakika da beni sinir etmeyi başardın, tebrikler(!)" Benim aksime keyifle gülerken elini bırakmamam için daha sıkı tutarak beni iyice yanına çekti. Elimi tutuşu bile sahiplenici ve güven vericiydi. Onun elini tutarak uçurumdan atlasak yine de korkmazmışım gibi geliyordu. Normal bir adım atıyormuş kadar rahat olurdum sanki. "Seni kızdırmak hoşuma gidiyor, bilmiyor muydun yoksa?"
Keşke sadece ben kızayım diye söylemiş olsaydın sevgilim. Göz devirirken yanağımı öptü. "Sana sıcak çikolata alalım." Diyerek beni yürütmeye başlayınca kendimi tutamayıp güldüm. Önce sinir edip ardından hiç sinir etmemiş gibi yapması beni kızdırmak yerine güldürüyordu.
Kafetaryaya girdiğimizde Alaz Emrahların yanına geçmemi söyleyerek bana sıcak çikolata almak için giderken ben de onların yanına adımladım.
"Günaydın" diyerek masaya otururken "Günaydın" diye karşılık verdiler.
"Alaz yalnız göndermeyerek yine şaşırtmıyor bizi." Dedi Ediz alayla.
Abartıyla göz devirdim, ben birazcık da olsun şaşırmayı isterdim. Yani ne vardı ki bugün ben gelmeyeceğim dese? Gerçi o zamanda kafasına bir şeylerin düştüğünü düşünürdüm. "Evet onu tartışıyorduk biz de. Dinletemiyorum ki. Aynı şeyi ben yapsam -ki yapamam- kucağına aldığı gibi eve geri götürür beni. Çünkü kahrolası fiziksel farklılıklar var."
Emrah ve Ediz gülerken Cenk sırıtarak masaya eğildi. "Kanki onu taşımaya bizimde gücümüz yetmez merak etme. Maşallah öküz gibi kendisi."
Yüzüm hoşnutsuzlukla düşerken kendimi susturmaya fırsat bile vermeden direkt karşı çıktım. "Öküz deme."
"Sen diyorsun ama?"
"Ben derim. Benim sevgilim o. Ama benim öküz diyor olmam, ona öküz dedirteceğim anlamına gelmiyor." diyerek umursamazca omuz silktim. Cenk'in dilinden kurtulamayacağımı çok iyi bildiğim halde kendimi durduramamıştım. Galiba Cenk'in benimle uğraşmaya kıyamayacağını bildiğimdendi herhalde bu özgüvenim.
"Sahiplenen sevgili duruşu mu o? Alaz duymasın kanki şımarır benden söylemesi." Havalanan tek kaşını indirip güldü sadece. Az önce benim kurduğum cümleyi Aslı kurmuş olsaydı Cenk şu an onu delirtiyor olurdu. Beni delirtmek gibi bir çabası yoktu. Güldüğümde aklına yeni gelmiş gibi devam etmeye başladı. "He, şey diyordum ben ama istersen üçümüz birlikte bunu yapabiliriz. Alaz'ı kaçırabiliriz yani."
"Bunu yapmaya kalkarsan Alaz sence seni ne yapar?" Diye sordu Emrah rahat tavırla. "Sencesini bilemem ama bence kısmını bilmek istemezsin Cenk emin ol."
Umursamazca omuz silkerek arkasına yaslandı. "Ne yapacak? Bir tane çakar suratıma. Ama Simal kankimden önemli değil. Daha öncede birlikte yemiştik birer yumruk Emrah'cık, hatırlatırım." Onları izlerken yüzümde oluşan gülümseme silinip kaşlarımı çattım yavaşça. Alaz öfkelenince kendini kontrol edemediği zamanlar olurdu ama o zaman bile sevdiklerine zarar vermezdi. Bağırıp kalp kırabilirdi ama vurmazdı. Benim bilmediğim neler olmuştu da Alaz onlara yumruk atmıştı? Yanımıza gelen Alaz sıcak çikolatamı önüme bırakıp yanıma otururken direkt sordum. "Sen Emrah ve Cenk'e neden ve ne zaman vurdun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuzey Yıldızı (Tamamlandı)
Teen Fiction*** Alıntı *** "S-Simal..." derken kollarımın arasından yere kayarken bende onunla birlikte yere oturup onu kendime çektim. Yüzü acıyla buruşurken sırtındaki elimde hissettiğim ıslaklıkla elime bulaşan Simal'in kanına baktım şaşkınlıkla. "a-ağ-ağla...