'Neden herkes karşımda? Bu kadar mı kötü biriyim? Belirsizlikler içinde kalmam da bunların bedeli mi yoksa sınavım mı?'
*** 2 Ay Sonra***
Hani bir felaketten sonra iyi şeyler olmaya başlar değil mi? Çünkü en zoru atlatınca kimse önünde durmaz ve destek olmaya başlardı. Ama sanırım bu sadece zannedilendi çünkü ben devam etmeye çalıştıkça dışarıdan bir güç beni yere itmeye çalışıyordu sanki. Dostlarımın desteğiyle ayakta duruyordum yoksa çoktan pes etmiş, bir kliniğe kapattırmıştım kendimi. Kazanın detaylarını Alaz'dan, Ezgi'den derken öğrenmiştim neler yaşadığımı. O zorlukları atlatıp, ölümden dönmüşken insanların söyledikleri ağır gelmeye başlamıştı bir süre sonra. Sadece benim de değil, bazı mesajlar, yazılar vardı ki babamı, Alaz'ı kısaca sevdiğim tüm insanları daha çok sinirlendiriyordu. 'Keşke ölseymişsin' yazılmıştı ve ben bu mesajı hak edecek ne yaptım diye düşünmüştüm günlerce. Ama yine de hiçbir halt hatırlayamamıştım. Gerçekten bir insan ölmeyi hak eder miydi? Bunu düşündürecek kadar kötü biri miydim? Neydim ben? Bir katil, dolandırıcı falan mı? Nedendi ölmemi isteyecek kadar bana olan öfkeleri? Seri katil tarafından kaçırılıp hayatta kaldığım için de ben suçlu olmuştum. Ki daha neler neler vardı o mesajlarda...
Sosyal medyamdan gelen mesajlar hakkımda yapılan yorumların yarısı bu şekilde suçlayıcı ve nefret doluydu. Diğer yarısı beni düşünen nitelikte ince düşünen insanların yazılarıydı. Ama yüzdelik dilime vurunca kesinlikle yarı yarıya değillerdi. Kendimi biraz olsun iyi hissedebilmek için yarı yarıya ayırıyordum insanları. Tüm bu zorlukların içindeki tek ve en güzel haber şuydu ki annemi hatırlamış olmamdı. Annemin ölümünü ya da çocukluğumun o zamanlarını yine hatırlamıyordum ama annemin kokusunu, sarılışını, sesini hatırlıyordum. 2 hafta önce hatırlamıştım ama sonrasında başka hiçbir şey hatırlamamıştım
Kabuslarım ise azalmaktaydı. Her uykumdan kabusla uyanmıyordum artık mesela. Yani kötü mesajlar atan insanları üzsem de durumum gayet iyiydi. Doktor kontrollerimi aksatmıyordum ve en son gittiğim kontrolde de güzel şeyler söylemişti. Saçlarımda uzuyordu artık.
Okulumu dondurmuştuk çünkü doktorum böyle uygun görmüştü. Alaz da benimle okulunu dondurmak istemişti ama ben istememiştim çünkü geçerli bir mazereti yoktu. Benim için yapmadığı şey kalmamıştı zaten bir de kaydını dondurmasın demiştim. Hem onun sayesinde bende arada sırada okula gidiyordum. İnsanların bakışları rahatsız ediyordu evet ama sevdiklerim için de ayakta durduğumu gösteriyordum onlara. Beni yıkamadıklarını görünce pes ederler diye umuyordum ama sadece umuyordum çünkü böyle olmuyordu. Bir de şöyle bir detay vardı söylemeyi unuttuğum; babam bana gelen hakaret içerikli yorum ve mesaj atan kişileri dava etmişti. Babam dava etmese zaten Alazlar dövmeyi planlıyordu. Bunu da Cenk bir keresinde ağzından kaçırmış öyle öğrenmiştim. Alaz yorumlardan en kötülerini atan kişilerin kim olduklarını bulmuş. Özellikle erkek olanları bulmuştu öncelikli olarak çünkü kızları bulursa işin içine Aslı'yı, Ezgi'yi sokması gerekecekti. Her neyse bulduğu erkekleri dövmeye gideceklerken Oğuz abimle zor tutmuştuk. Sadece ben ve Oğuz abim diyorum çünkü kızlar Alazlardan da önce sopalarını almışlardı.
"Güzelim? Nereye daldın öyle? Sıkıldıysan gidebiliriz." diyen Alaz'ın sesiyle düşünceler denizinden sıyrılarak göz devirerek ona baktım. "10 dakika sonra dersin var hâlâ yanımda oturuyorsun onu düşünüyordum." Oflayarak göz devirdiğinde ben biraz daha ona döndüm. "İlkokulda annesi tarafından okula zorla getirilmiş çocuk gibi davranmaz mısın acaba Alaz?"
"Sevgilim tarafından derse zorla getirildim yetmez mi güzelim? Benim bugün seninle başka planlarım vardı."
"Alaz gir çık dersine gideceğiz zaten."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuzey Yıldızı (Tamamlandı)
Teen Fiction*** Alıntı *** "S-Simal..." derken kollarımın arasından yere kayarken bende onunla birlikte yere oturup onu kendime çektim. Yüzü acıyla buruşurken sırtındaki elimde hissettiğim ıslaklıkla elime bulaşan Simal'in kanına baktım şaşkınlıkla. "a-ağ-ağla...