28. Bölüm: Kıskançlık mı o?

1.3K 67 5
                                    

*DÜZENLENDİ*

Keyifli okumalar

******

Tatilin ilk haftası bitmiş ve tabi ki herkes buradaydı. Aslılar ilk geldiğinde bir miktar tavır yapsam da bu sadece 5 dakika falan sürmüştü. Carlos buraya alıştığı için iki ev arasında gidip geliyordu. Bazı geceler benim yanımda kaldığı oluyordu. Bu yüzden yatağını ve mama kaplarını getir götür yapmamak için ona tekrardan yatak ve mama kapları almıştık. Karla oynamayı o kadar çok sevmişti ki 5 dakikalığına dışarı çıkardığımızda her yeri kar oluyordu. Yavru olduğu için çok uzun süre dışarıda kalmasına izin veremiyorduk.

Derin ve Yiğit'e gelince... Yiğit'in aşık olduğu kız hakkında hâlâ bir bilgimiz yoktu. Derin ise bugüne kadar hep yaptığı gibi davranmaya devam ediyordu. Yiğit'e aşık değilmiş, canı yanmıyormuş gibi davranıyordu. Tabi Aslı ve ben yemiyorduk ama bir şey daha biliyorduk ki, Yiğit yanında olduğu için mutluydu. Ha bir de Yiğit herkesi şaşırtacak bir şekilde çapkın rolünde değildi. Kayak ya da snowboard yaparken yazabileceği çok fazla kız olmasına rağmen o kafasını çevirip bakmıyordu bile. Derin'i asıl mutlu eden şey de buydu sanırım.

"Ben hazırım, gidebiliriz." Diyerek merdivenleri neşeyle inmeyi bitirdiğimde herkes ayağa kalkarken Cenk "Seni bu kadar saat bekleyeceğimizi hiç düşünmemiştim Simal ." Dedi alayla.

Sol elim trabzanlardayken tek kaşım tehditkar bir şekilde havalandı. Saatlerce bekledikleri de yoktu, sadece 5 dakika beklemişlerdi. Aslı ve Derin'e önden hazırlanmaları için mutfağı bugün ben toplamıştım onlar hazırlanırken. "Öyle mi Cenk Bey? O zaman yarın kahvaltıyı ben hazırlamam böylece de 5 dakika bekletmemiş olurum sizi. Kendin hazırla yarın."

"Şaka yaptım ki." Diyerek yanıma geldi küçük çocuk gibi. Ama ben kararlı duruşumu bozmadım. Kahvaltı hazırlamak çok zor bir şey değildi. Hem kahvaltıyı ve yemekleri kızlarla ben hazırlamıyordum sadece. Yani evde öyle bir düzen yoktu tabi ki. Onlar da hazırlarken, gerekirse toplarken yardım ediyorlardı. Biz istediğimiz için ya da biz zorlamıyorduk. Onlar kendileri isteyerek yardım ediyorlardı. Böyle de olmalıydı bence. Kıro değillerdi, kadınlara saygısı olmayan kişiler hiç değillerdi. "Beklemezsin işte yarın Cenk. Yarın yalnız siz hazırlayın da biz görelim."

"Bir dakika. Neden cümlelerin çoğul? Yani ya hazırlayan taraf ya da bekleyen taraftan birinin tekil olması gerekmiyor mu?" diyerek araya girdi Yiğit.

"Kızlar da benim yanımda olduğuna göre hazırlayacak olan kişiler siz erkeklersiniz."

"Simal biz yardım ediyoruz ama erkekler olarak hepimizi o mutfağa sokarsanız sipariş vermekten başka bir halt yapılmaz." dedi Ediz gülerek. Rahattı çünkü gerekirse hazırlarlar ya da dediği gibi sipariş verirlerdi. Bu kimse için büyük bir sorun teşkil etmezdi, tabi Cenk dışında.

"Gören bir saat bekledin sanır Cenk. Niye durduk yere yorum yapıyorsun sen kanka?" diye alayla karışık kızdı Yiğit.

"Ne bileyim lan ben böyle olacağını. Olan da kreplere oldu. Simal yarın krep yapacaktı." Dedi Cenk somurtarak. Cenk'in derdi de kahvaltı hazırlayacak olması değil yarın yiyemeyeceği kreplerdi.

Onların peşinden evden çıkacakken Alaz kolumdan tutarak beni durdurdu. Anlamayarak ona döndüm. Ne oldu der gibi ona bakarken beremi çıkarınca kaşlarım çatıldı. "Alaz n'apıyorsun?"

Beni duymazdan gelirken kendi beresini başıma geçirince göz devirdim. Derdi neydi şimdi? Berelerimizin çok bir farkı yoktu çünkü erkek reyonundan görüp almıştım zaten ama yaptığının bir sebebi olmalı demi.

Benim beremi de kendi kafasından geçirince "Yalnız taktığın bere benim." dedim bilmiş bir tavırla.

Umursamazca bereyi düzeltirken konuştu. "Seninki de benim." Ne kadar da açıklayıcıydı (!) Üzerinde durmayarak evden çıktık.

Kuzey Yıldızı (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin