*DÜZENLENDİ*
multide Alaz'ın Simal'e söylediği şarkı var. Serhat Erdem- korkma her şey geçecek
Keyifli okumalar..
**********
Karşımda duran evi incelerken gözlerim doldu. Arkama bile bakmadan kaçmamak için kendimi zor tutuyordum. O çocuğu... Yani o kadının yeğenini görmek bana kendimi daha berbat hissettirecekti belki de ama orada düşmemin sebebi neye sebep olduğunu görecektim. Son anında kadının konuştuğu kişiydi ve kim bilir ne kadar acı çekmişti çocuk. Yolda buzlanma olması kazanın sebebi olarak görünüyordu ama içten içe kendimi suçlamam da saçmalık değildi bence.
Ayaklarım geri geri gitse de derin bir nefes alıp eve adımladım. Her adımımda nefesim biraz daha daralıyor, korkum biraz daha artıyordu. Kapının önünde durup tekrar derin bir nefes aldım rahatlamaya çalışarak ve titreyen elimle güçlükle zile bastım. Kapının açılmasını beklerken kuruyan dudaklarımı nemlendirdim hafifçe.
Hava kararmış ve benim okuldan çıkalı birkaç saat olmuştu. Babama iyi olduğuma ve gecikeceğime dair bir mesaj atmıştım ama yine de telaşlanıp emniyeti ayağa kaldırmamıştır umarım.
Kapı açılınca kalbim korkuyla hızlandı. Orta yaşlı bir kadın beni süzüp "Buyurun kime bakmıştınız?" dedi.
Boğazımı temizleyip "Ben... Meral Gedik'in yeğenini görmek için gelmiştim." Dedim yavaşça. Son haberlere bakınca kadının adını öğrenmiştim zaten. İnternette kısa bir araştırmayla evinin adresini bulmam da zor olmamıştı.
"Siz kimsiniz?"
Bu sorusuna ne diyeceğimi düşünürken duyduğum sesle başımı çevirip sesin sahibine baktım.
"Simal?"
"İrem?" dedim anlamayarak. Meral Hanım ve İrem ne alaka? Yeğenim dediği kişi İrem değildir umarım. Aramızdaki kısa mesafeyi kapatıp kadına döndü. "Ben hallederim" dedi kızarmış gözlerine inat hafifçe gülümseyerek. Kadın başını sallayıp yanımızdan ayrılınca İrem'in bakışları tekrar beni buldu. "Ne yapıyorsun burada?"
Gözleri şişmiş ve kızarmıştı. Okulda yüzünde tonlarca makyajla gezerken şimdi yüzünde bir gram bile makyaj yoktu. Sessizce yutkunup onu yanıtladım. "Meral Gedik'in yeğenini görmeye geldim."
Gözleri dolarken sertçe yutkundu. Gözlerini kırpıştırırken derin bir nefes verdi. "İki sorum olacak. Birincisi teyzemi nereden tanıyorsun? İkincisi neden görmeye geldin?"
Cidden kadının bahsettiği yeğeni İrem miydi? Yeğen deyince aklıma nedense direkt çocuk gelmişti ama 30 yaşında biri de olabilirdi yeğeni. Aptallık etmiştim galiba...
"Abla nerede kaldın?" diyerek beş altı yaşlarındaki bir erkek çocuğu görüş açıma girince sertçe yutkundum. Çocuk kocaman kahverengi gözleriyle bana bakarken İrem'in elini tuttu.
"Ah pardon. Bende kafa kalmadı. Kapıda kaldın gelsene içeri." Derken geçmem içeri kenara çekilerek yol verdi. Ben eve girince kapıyı kapattı. Çocuğun önünde diz çöküp "Akın'cım sen odana çık, bende birazdan geliyorum olur mu?" dedi.
Akın göz devirip "Kısaca bizi yalnız bırak diyebilirsin." Deyince zorlukla tebessüm ettim. Kocaman kahverengi gözleriyle birlikte uzun kahverengi saçları alnını kapatıyordu ve bu ona daha da tatlılık katıyordu. Akın başka bir şey demeden merdivenleri çıkmaya başladı. İrem ayağa kalkarken "Bu çocuk niye bu kadar zeki?" diye söylendi. Bana dönüp devam etti. "Annemler salonda ama eğer istemezsen odamda konuşabiliriz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuzey Yıldızı (Tamamlandı)
Teen Fiction*** Alıntı *** "S-Simal..." derken kollarımın arasından yere kayarken bende onunla birlikte yere oturup onu kendime çektim. Yüzü acıyla buruşurken sırtındaki elimde hissettiğim ıslaklıkla elime bulaşan Simal'in kanına baktım şaşkınlıkla. "a-ağ-ağla...