"Yok artık!"
"Şaka herhalde?"
"Alaz'a bir psikiyatrist falan çağırın. Adam delirdi çünkü. Alaz sen delirdin mi?"
"Hayatta olmaz." Gibi tepkiler verirlerken bense bakakalmıştım. Gri bir sweat, siyah bir pantolon ve siyah paltosuyla farklı bir havası vardı. Onun tarzından son derece uzaktı ama karşımda duran kişi basbaya o idi. Paltosunun yakalarını çekerek düzeltirken yüzündeki sakin ve çok normalmiş gibi duran ifadesini bozmadan başıyla bir selam verdikten sonra konuştu. "Kimsenin beni gördüğüne sevinmesini beklemiyordum zaten ama beklediğimden daha sakin tepki verdiniz diyebilirim."
"Evet sevinmedik. O yüzden geldiğin gibi git. Defol." Diye kızdı Derin.
"Alaz gerçekten Simal'i Pamir'le göndermeyeceksin demi?" diye sordu Cenk. Bununla birlikte herkes itiraz etmeye başlarken Can abi ayaklandı. "Kavganın içinde kalmak istemiyorum. O yüzden bugünlük bu kadar diyorum ve gidiyorum. Kemal müdürümle konuşup bir plan yaptıktan sonra sizlere haber veririm. O zamana kadar zehirlenmeyin, kaçırılmayın ve en önemlisi birbirinize girmeyin."
Babam da ayağa kalkınca bende kalktım. Çekinerek ona yaklaşırken üzgünce alt dudağımı dişledim. Babam gülümseyerek kolları arasına aldı beni. "Kızmayacağım sana. Sadece seni anlamaya çalışıyorum o kadar. Akşam konuşuruz olur mu?"
"Babam ya." diyerek daha sıkı sarıldım ona.
Onlar gittikten sonra ben tekrar Alaz'ın yanına otururken Pamir de boş olan koltuğa oturdu. Garip bir şekilde sakin ve kontrollü görünüyordu. Bizimkilerin gösterdiği tepkiler onu hiç etkilememiş gibiydi. "Hoş geldin Pamir." dediğimde mavi gözleri bana dönerken dudaklarında küçük bir gülümseme oluştu.
"Hoş buldum."
"Ben hiçte bulmadım." diyerek araya girdi Aslı. "Alaz kafana bir şey mi düştü senin? Hatta böyle bir şey olması için senin 10. kattan kafanın üzerine düşüp hafızanı kaybetmen gerek çünkü."
"10. kattan düşseydi ölürdü zaten Aslı." diyen Yiğit'e göz devirdi Aslı ve kızarcasına konuştu. "O kadar imkansız işte bunun olması. Onu diyorum. Ya bu adam değil miydi Simal'i bıçaklayıp az daha öldüren? Şimdi Ruh hastasından koruyalım derken psikopat bir pisliğin eline mi vereceğiz Simal'i?"
"Bu herif miydi o?" diyerek dikleşti Anıl sessizliğini bozarak ve sinirle Alaz'a döndü. "Simal'le ben giderim, bu herife gerek yok."
"Bu Ruh hastasının, Pamir olmadığını nereden bileceğiz? En son Simal'e olan duyguları değişmişti bunun." dedi Ediz. Tekrar itiraz sesleri yükselirken "Pamir'den başkası olmaz çünkü!" diye bağırdı Alaz bir anda. İrkilirken refleksle elini tuttum.
Pamir yurt dışına giderken iyi ayrılmıştık ama hepsinin onun hakkındaki düşünceleri aynıydı. Haksız değildi hiçbiri ve benim için endişeleniyorlardı ama şu anda ki tek şaşkınlığım Alaz'dı. Pamir'le beni yan yana düşünmek bile onu delirtirken şimdi beni onunla gönderecek olması normal değildi. "Ruh hastası hepimizi biliyor. Ben bilmiyor muyum Simal'le gitmeyi? Ama gidemem! Simal gittikten sonra bile Simal'in gittiği duyulmayacak. Ruh hastası ne kadar geç öğrenirse o kadar iyi. Simal evdeymiş gibi davranacağız. Bir tek Pamir'i bilmiyor."
"Alaz yine de bu iyi bir fikir değil." dedi Emrah sakince.
"Lan benim için çok mu kolay sanıyorsunuz? Ama Simal'i koruyacağından emin olduğum kişi de Pamir." deyip elimden sıkıca tutarak ayağa kalkarken beni de kendiyle kaldırdı. Sesi güçlü ve kesin çıksa da içindeki çaresizliği kalbime dokunuyordu. "Simal'in güvenliği söz konusuyken tarafsız düşünün derim." Peşinden beni de yürütürken 4-5 adım atmıştık ki eksik bir şeyler kalmış gibi sol eliyle yüzünü sinirle sıvazlayarak durdu. Arkasını dönüp hâlâ oturan Pamir'e baktı. "Sen niye hâlâ oturuyorsun? Kendini öldürtmek mi istiyorsun? Lazımsın bana daha."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuzey Yıldızı (Tamamlandı)
Roman pour Adolescents*** Alıntı *** "S-Simal..." derken kollarımın arasından yere kayarken bende onunla birlikte yere oturup onu kendime çektim. Yüzü acıyla buruşurken sırtındaki elimde hissettiğim ıslaklıkla elime bulaşan Simal'in kanına baktım şaşkınlıkla. "a-ağ-ağla...