helöööö.... yeni bir bölümle karşınızdayım. hatalarım varsa affedin lütfen. umarım beğeneceğiniz bir bölüm olmuştur.
bölüm şarkısı Kahraman Deniz - Suç Mahalli. bütün bölümü şarkıyla okuyabilirsiniz isterseniz. ama özellikle belirttiğim yerden sonrasını şarkıyla okuyun...
keyifli okumalar... umarım beğenirsiniz...
***********
"Alaz lütfen. Bugünlük. Akşam babamla konuşurum."
"şimdi konuş."
"içi rahat etmez, biliyorum. Ben akşam konuşur ikna ederim onu. Lütfen..." Alaz banka oturup beni kendine çekti. Babam dünden sonra korkmuş olmalı ki bana yakın koruma tutmuştu. Alaz ve Yiğit babalarına istemediklerini söyleyince onlara ayarlanmamıştı. Ama benim haberim olmadığı için itiraz etme gibi bir hakkımda olmamıştı. Babam hayır diyeceğimi bildiği için sabah okula bıraktıktan sonra arkasından gelmişti. Alaz tabi kıskandığı için olay çıkarmıştı. Çünkü Burak oldukça genç ve yakışıklıydı. Siyah saçları ve esmer teninin arasında mavi gözleri büyüleyici görünüyordu. Alaz gibi uzun boylu ve kaslıydı. Tabi Alaz çok daha yakışıklıydı ama bu Alaz'ın kıskanmasına engel değildi. Burak neyse ki takım elbise falan giymemişti. Normal giyinmişti ve çok dikkat çekmiyordu bu yüzden. Zaten 12. Sınıfların çoğu sınav izninde olduğu için okul çok kalabalık değildi. bizde normalde şimdi izinli olmalıydık ama nedense hala izin almamıştık. Herkes oturduğunda Burak hala yanımda ayakta duruyordu. "Burak otursana" dedim.
"iyi böyle Simal Hanım"
"birincisi adım sadece Simal. ikincisi otur diyorsam otur." Burak başını sallayarak otururken Alaz kulağıma "sana ne kızım? Oturmazsa oturmasın." Dedi. Derin bir nefes verip gülümsedim. Alaz yeni sakinleşmişken sinirlendirmenin hiç anlamı yoktu.
"kıskanacağın bir durum yok sevgilim. Lütfen." Sırıtmaya başlarken "bir daha desene" diye fısıldadı. Gülümsedim. "neyi?"
"sen zeki kızsın güzelim. neyden bahsettiğimi biliyorsun."
Sırıtıp "kıskanacağın bir durum yok." dedim. bana göz devirirken yanağıma bir öpücük bıraktı.
Burak'ta bizimle birlikte sınıfa girince "derse giremezsin" dedim. "Koray bey hocalarla konuştuğunu ve sorun çıkmayacağını söyledi." Alaz homurdanırken şu işi bir an önce halletmem gerektiğini anlamıştım.
Kaçıncı dersten çıkmıştık bilmiyorum ama nedensizce üzgündüm. Herkes bir tek ben tehlikedeymişim gibi davranıyordu. Emrah, Ediz, Cenk, Yiğit en başta da Alaz. kızlar paranoyağa bağlamıştı resmen. Ama onlarla biraz konuşunca bundan vazgeçmişlerdi. Ha bir de Burak var tabi. Üzgün değil de bunalmıştım. Evet, doğru kelime buydu; bunalmıştım. Ayağa kalktığımda "nereye?" dediler aynı anda. Kızlarla aramızda bir bakışma geçerken ofladım. 'yeter. Çok bunaldım. Bir tek ben tehlikedeymişim gibi davranmayın artık. Kapıda polis var zaten.' Diyemedim. "lavaboya. Oraya da gelecek misiniz?" dedim göz devirerek. Burak ayağa kalkınca Alaz da kalkıp omzundan bastırarak onu geri oturttu. "şansını fazla zorluyorsun."
"kapısında bekleyecektim"
Alaz ve Burak'tan gözlerimi çekip kantinden çıkıp basketbol sahasına indim. kenara oturup duvara yaslandım. Hareket etsem 'ne oldu?' diyorlardı. Biliyorum beni düşünüyorlardı ama fazlaydı. Bir tek tehlikede olan ben değildim ki. hem neler atlatmıştık biz. Bunu da atlatacaktık. En çok da Burak canımı sıkıyordu. Tuvalete bile gelecekti neredeyse. Herkesin üzerime titremesi güzel birşeydi ama sadece tehlikede olan ben değildim ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuzey Yıldızı (Tamamlandı)
Teen Fiction*** Alıntı *** "S-Simal..." derken kollarımın arasından yere kayarken bende onunla birlikte yere oturup onu kendime çektim. Yüzü acıyla buruşurken sırtındaki elimde hissettiğim ıslaklıkla elime bulaşan Simal'in kanına baktım şaşkınlıkla. "a-ağ-ağla...