'Belli bir acı noktasına ulaştıktan sonra acı hissedilmez olur.'
***3 Ay sonra***
Hatırlamak istediğim anılarımla çelişkiye düştüğüm çukurda bir başıma kalmıştım. Her gece sesim çıkmasın diye kendimi hapsettiğim bir boşluk gibiydi. Alaz'la, kızlarla, babamla güzel anılarımı hatırlamak çok güzeldi ama vuruluşum, bıçaklanışım bunları hatırlamak güzel değildi. Annemin ölümünü yeniden yaşamak hiç kolay olmamıştı. Babama, Alaz'a ya da herhangi birine, Deniz abiyi psikoloğum olarak görüp ona bile anlatsam belki bu kadar acı çekmezdim ama Barlas'ın yaşattıklarını hatırlamamı istemedikleri için anlatamamıştım. Ben istemiyordum ama hatırlamıştım işte...
Hatırlamıyorken her şey daha kolaydı. Şimdi hepsine yalan söylediğim yetmezmiş gibi Barlas'ın yaşattıklarıyla yalnız başa çıkmak zorundaydım.
Kabuslar? Kabuslarım gözlerimi her uyumak için kapattığımda beni buluyorlardı. O beyaz oda içime nasıl işlediyse kabuslarımda sürekli oradan kurtulmaya çalışıyordum. Odamda yalnız kalamıyor, duvarlar üzerime üzerime geliyordu. Duvarlar, kendimi o beyaz odada hapis gibi hissetmeme sebep oluyorlardı. Kendimi sokağa atmak alışkanlık olmuştu. Kaju ve Picasso ilk günler uyanıp benimle gelmek istiyordu ama onları geceleri uykularından ediyormuş gibi hissettiğim için buna izin vermemiştim. Yaz ayında olmamıza rağmen siyah kapüşonlu hırkam yine üzerimdeydi. Yanaklarımdaki ıslaklıkla kapüşonumu kafama geçirdim.
Gün içindeki en büyük sorunum uykusuzluktan çökmüş gözaltlarımdı. Kabus gördüm diyerek herkese yalan söylüyordum. Yalan söylemek hoşuma gitmiyordu ama tam olarak da yalan değildi aslında. Uyuyamıyordum. Kabuslar yüzünden değil genel olarak uyuyamıyordum. Barlas'ın öldüğünü bilsem de sanki gözlerimi kapattığımda yanıma gelecek gibi korkuyordum. Gündüzleri babamın yanında ya da Alaz'ın yanında birkaç saat uyuyabiliyordum. Onlar yanımdayken korkmuyordum ama o uykularımdan da kabusla uyandığım için geceleri kabus gördüm uyuyamadım dememi sorgulamıyorlardı.
10 gün olmuştu ben her şeyi hatırlayalı. Alaz'ın doğum gününde hatırladığım anıları ona söylemeyi çok istemiştim ama yapamamıştım. O sıralar sadece kısa kısa güzel anılarımızı hatırladığım için mutluydum ve aylardır kısa kısa sahneler hatırlamıştım böyle ama her şeyi tamamen 10 gün önce hatırlamıştım. 10 gün geçmişken ben şimdi onlara ne diyecektim? 'Ben hatırlıyorum' desem gözlerinde ki göreceğim duygulardan çok korkuyordum. Hatırlamama sevinirlerdi ama Barlas'ı hatırlamamı hiçbiri istemiyordu. Hatırlarken bile canım çok yanmıştı. Canımdan can kopmuştu da benim ağzımdan ses bile çıkmamıştı. Çıkamamıştı çünkü babam uyuyordu. Kendimi evden nasıl dışarı attığımı bilememiştim. Tıpkı o işkenceleri görürken yalnız olduğum gibi yalnız olduğum için mi o kadar canım acımıştı? Yanımda birileri olsaydı ya da ben onlara söyleyebilseydim yine bu kadar acı çeker miydim acaba? Bu soruların cevabını bilmiyordum, bilmeyecektim.
Hatırlarken başıma ağrı giriyordu uzun ya da zor anları hatırlarken. Bedenim kasılıyordu ve nefes almak bile çok zor olabiliyordu. Annemin ölümünü hatırlarken kalbimi yerinden sökmüşlerdi sanki. Kan ter içinde kalıyordum. Tüm İstanbul'u koşmuşçasına nefessiz kalıyordum. Güzel anılarımda bu denli zorlanmamıştım. Başım çok ağrımıştı ama üstesinden gelemeyeceğim bir şey olmamıştı. En çok canımı güzel anılarımızı hatırladığımda onlara 'Hatırladım!' diyememek yakmıştı.
Geçen gün son doktor kontrolüme gitmiştim ve her şey gayet iyiydi. Gerçi babam için son değildi. 3 ayda bir ya da ayda bir de olabilir beni kontrole götürmeye niyetliydi. Deniz abiyle görüşmelerimiz haftalık olarak devam ediyordu ve onunla konuşurken zorlanıyordum açık vereceğim diye. Sosyal medyadan üzerime gelmeler son bulmuştu çok şükür. Ömer ve bizim kızlar takipçilerinin hepsini onların üzerine salmıştı. Onların takipçileri arasında da beni sevmeyen yok değildi ama en sonunda bitmişti. Saçlarım da baya uzamıştı. Artık dikiş izlerimi saklamak için fular bağlamama gerek yoktu. Boynuma kadar geliyorlardı neredeyse. Melis ablanın ve kızların çabası sayesindeydi tabii ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuzey Yıldızı (Tamamlandı)
Teen Fiction*** Alıntı *** "S-Simal..." derken kollarımın arasından yere kayarken bende onunla birlikte yere oturup onu kendime çektim. Yüzü acıyla buruşurken sırtındaki elimde hissettiğim ıslaklıkla elime bulaşan Simal'in kanına baktım şaşkınlıkla. "a-ağ-ağla...