Helöööööö... Bu sefer buruk bir helöö :( 100. bölüm final diye düşünmüştüm ama değişti. İşte karşınızda final bölümüyle duruyorum. Öyle duygusalım ki şu an hepinize ayrı ayrı sarılmak istiyorum. Simal ve Alaz'ın hikayesinde yeri geldi güldük yeri geldi ağladık ve her şey de olduğu gibi bunun da bir sonu var... Bu süreçte benimle olan, bu satırlarda kendisini iyi hisseden, Simal ve Alaz'ı evinden biriymiş gibi seven sizlere çok teşekkür ediyorum. iyi ki varsınız. <3
SimAllerim benim hepinizi kocaman öpüyorum, hoşça kalın. Yeni hikayelerim de görüşmek üzere.
100. bölüm, özel bölüm olarak gelebilir isterseniz. Yani final sonrası neler olduğuyla ilgili...
Norm Ender - Yarem ve Sus artık dinleyerek yazdığım bir final bölümü oldu.
Keyifli okumalarrrrrrr ^_^
**********
'Çünküseni tanımak yüzyıllar öncesinden toprak altında kalmış bir antik şehri günyüzüne çıkarmak gibi.'
Sokağa ters taraftan girmiştim çünkü Biricik'i güvenli yere bırakmalıydım. "Biricik sen burada kalıyorsun. Eğer biri gelirse ona seni benim getirdiğimi söyle."
"Sen nereye?"
"Halledip geleceğim. İn hadi."
"Abim demi? Bu seslerin, kırılıp dökülmüş dükkanların sebebi?" Yalan söyleyemedim ama ona doğru da diyemedim. Sustum. Serkan'la tanışmamıştım ve şu an berbat biri gibi görünüyor olabilirdi. Abisini öyle görsün istemiyordum. "Bende geleceğim."
"Biricik neyle karşılaşacağımı bilmiyorum. Seni oraya sokamam."
"Görmek istiyorum Simal abla. Eğer inersem yalnız gelirim."
Benim yanımda olması onu güvende tutardı en azından. İşaret parmağımı ona doğrulttum. "Arabadan inmeyeceksin."
"Tamam söz.
"Geç arkaya saklan."
Biricik arkaya geçtiğinde gaza yüklendim ve deponun olduğu tarafa kırdım direksiyonu. Kırılmış, dağıtılmış dükkânları gördükçe direksiyonu sıkarken kalabalık görüş açıma girdiğinde sert bir frenle yanlarında durdum. Bakışlar bana dönerken "Biricik arabada kal. Ben seni almaya geleceğim."
"Tamam."
Sert fren sesiyle karşı karşıya gelmiş kalabalık bana döndü ve açılan boşluktan Alaz ve karşısındaki adamı görebiliyordum çok az ama onların umurunda değildi duydukları ses. Burun buruna geldiği kişinin yakasını bırakırken arabadan indim. "Alaz!" Diye seslendiğimde dönüp bana baktı. Kalabalığın açtığı boşluktan hızla geçerek Alaz'a yürürken biraz olsun rahatlamıştım. Yüzündeki sıyrıkları saymazsak iyiydi ama bu sefer onun kaşları çatıldı ve "Simal. Ne oldu sana?" dedi hızla. Onun için tüm kargaşa önemini yitirip gitmişti bile.
Yanına ulaşınca yüzümü ellerinin arasına alırken dudağımın kenarındaki yaraya dokundu hafifçe "Bir şey yok iyiyim. Anlatırım sonra ama..." sesimi biraz alçalttım ve ekledim. "Buldum onu."
Kaşları biraz daha çatılırken Serkan'ın sesiyle gözlerimiz ayrıldı ve Serkan'a baktım. "Oo sonunda meşhur Simal Aksoy'la da tanıştık. Tüm gazetelerde boy boy sizin dernek yazıyor." dedi alayla. "Alaz, sen git sevgilini korumayı öğren önce buralara ben bakarım."
Derneği duymuştu. Çünkü hala kardeşini arayan bir abiydi o ya da Alaz'ı araştırırken bulmuştu emin değilim. Alaz'ın eli sıklaşırken sakinleşmesini hatırlatmak için bende onun elini sıkı sıkı tuttum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuzey Yıldızı (Tamamlandı)
Teen Fiction*** Alıntı *** "S-Simal..." derken kollarımın arasından yere kayarken bende onunla birlikte yere oturup onu kendime çektim. Yüzü acıyla buruşurken sırtındaki elimde hissettiğim ıslaklıkla elime bulaşan Simal'in kanına baktım şaşkınlıkla. "a-ağ-ağla...