*DÜZENLENDİ*
Keyifli okumalar
******
Kasım 2017
Kalın duvarlarım vardı benim. Güçlü görünebilmek için dışıma ördüğüm kalın duvarlarım. Hammaddesi; umursamazlık, sertlik ve ifadesizlikten oluşan... O duvarların içine bir tek babamı alabiliyordum. Sadece babam biliyordu güçsüzlüğümü... Bunu canım yanmasın diye yapıyordum sanırım. Benim için bir çeşit koruma mekanizmasıydı.
Annemi kaybedince öğrenmiştim. Ölüm vardı. Annemden önce sanki kimse hiç gitmeyecek gibi gelirdi. Öyle sanırdım. İnsan sevdiği birini kaybedince anlıyordu. Ben, sevdiklerimi kaybetmekten korkuyordum. Babam... En çokta onu kaybetmekten korkuyordum. Hayatıma daha çok kişi alırsam babamdan uzaklaşacağım gibi gelmişti çocukken. Daha sonra büyüdükçe de kimseyle arkadaş olmak istememiştim. Sevmekten, birilerine bağlanmaktan korkmuştum hâlâ da korkuyordum. Herkes beni bırakıp gidecekmiş gibi hissediyordum. Korkuyordum...
Korkuyordum, sevdiklerimi kaybetmekten. Benim kimseyi sevmediğim gibi onlarda beni sevmesin istedim. Severlerse, o kalın duvarlarımı yıkıp onları sevmekten korkmuştum. Beni sevmemelerini de bir öğretmenimin konuşmasında geçen cümleleriyle sağlamıştım; 9 yaşımda kolyeme dokunmak isteyen bir kızı itmiştim o da yere düşünce ağlamıştı. Öğretmenlerimiz onu kaldırırken okul müdürümüz beni odasına götürmüştü. Bana söylediklerini kelimesi kelimesine şu yaşımda hâlâ hatırlıyordum. Aynen şöyle demişti kadın: "Simal böyle yaparsan, kimse seninle oyun oynamak istemez. Arkadaşın olmazlar. Kavga kötü bir şey bir daha yapma olur mu?" öğretmenimin bu dediğinin tersini yapmıştım ve daha çok kavga etmiştim. Ama nedensizce asla kavga etmemiştim. Etmezdim de zaten. Hep bir sebebim vardı... İlkokulda o kadar kavga edemesem de ortaokulda iyice sessizliğe büründüğüm için beni rahatsız edenlerle ilk çözüm olarak kavgaya başvuruyordum. Babam ortaokuldaki kavgalarımı duydukça çok üzülüyordu ama yapabileceğim bir şey yoktu. Babam hariç kimsenin beni sevmemesi gerekiyordu.
Eski okulumda pek çok kez kavga etmiştim. Babamın kavga ettiğimde üzüldüğünü bildiğim için de onun duymamasını sağlamıştım. 13 yaşında kick boks kursuna gitmeye başlamış ve 3 sene kadar devam etmiştim. Ama öğrendiğim savunma hareketleri kendi saçma kavgalarımda karşımdakine karşı kullanmamıştım. Çünkü ben spor yapmayı sevdiğim için o kursa gitmek istemiştim canım sıkıldıkça birilerini dövebilmek için değil. Bu yüzden ortaokulda ki yaptığım kavgalar ittirme, saç çekme, tekme, tokattan ibaretti çok ileri gitmezdim.
Ama... Lisede ki kavgalarımın hiç masum yanı olmuyordu. Babamın bunları duyunca daha çok üzüleceğini de biliyordum. Bu yüzden Aksoy Kolejine gelmek istememiştim. Okuldakilerin benim hakkımda konuşacak olmaları umurumda falan değildi. Her şeye kulaklarımı kapatıp başımı çevirebiliyordum. Tüm bunlara hatta daha fazlasına da babam için dayanırdım. Ben babam için her şeyi yapar, her şeye dayanırdım. Ama bu okulda Koray Aksoy'un kızı olarak kavga edersem babamın duyması kaçınılmazdı ve tabi üzülürdü. Onu üzmemek için burslu olarak bilinmek istemiştim. Böylece babam kavgalarımı duymayacak ve üzülmeyecekti.
Tabi bu okulda kiminle nasıl kavga ederdim onu da bilmiyorum ya neyse. Çünkü bu okulda karşı karşıya geleceğim tek kişi Alaz'dı. En azından şimdilik...
Sırama oturduğumda kapıdan giren kişiyle göz göze geldik. Gözlerinde tanıdık bir şeyler vardı sanki. Çok eskilerden bir şeyler... Ama bu his beni oldukça rahatsız ediyordu.
Duygusuzca ona bakarken o benim aksime sırıttı ve göz kırpıp yerine geçtiğinde göz devirdim. Arkasından da iki kız iki erkek onu takip etti. Kızlar Alaz'ın ön sırasına otururken, kumral dağınık saçlı, siyah gözleri olan bir erkekte Alaz'ın arkasına oturdu. Açık Kahverengi, biraz kıvırcık saçlı, mavi gözlü diğer erkekte Alaz'ın yanına oturdu. Alaz da ben gibi en arkanın bir ön sırasında oturuyordu. Kızlar bana bakıp arkalarında oturan Alaz'lara bir şeyler söylediler. Hepsinin bakışları da beni buldu. Alaz'ın yanın da oturan mavi gözlü çocuk 'şansını zorlama' diye dudaklarını kıpırdattı. Göz devirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuzey Yıldızı (Tamamlandı)
Fiksi Remaja*** Alıntı *** "S-Simal..." derken kollarımın arasından yere kayarken bende onunla birlikte yere oturup onu kendime çektim. Yüzü acıyla buruşurken sırtındaki elimde hissettiğim ıslaklıkla elime bulaşan Simal'in kanına baktım şaşkınlıkla. "a-ağ-ağla...