*DÜZENLENDİ*
Multi de Cenk var.
keyifli okumalar.
**********
Uykulu gözlerle babama bakarken bir kez daha şansımı denemek için konuştum. "Ben de pazartesi günü yola çıkayım. Lütfen baba."
"Hayır Simal. Aklımın sende kalmasını istemiyorum. Hadi hazır mı valizin?" dedi ısrar etmemem için konuyu kapatıp değiştirerek. Ama söz konusu uyumak ise konuyu kapatma çalışması kimin umurunda.
"Şimdiye kadar hep gittiğin de ben yalnız kaldım. Ve bak hiçbir şey olmadı. Bugün niye böyle inat ettin acaba baba? İki gün sonra yola çıksam ne olabilir ki?"
"O zamanlar mecburiyettendi. Ben de bir baba olarak gitmeden önce kızımın yalnız olmadığını, iyi olduğunu, eğleniyor olduğunu bilmek istiyorum. Lütfen Simal, bu konuyu uzatma. Ha iki gün önce gitmişsin ha iki gün sonra ne fark eder?"
"Uykum fark eder baba. Uykum var benim" diye sızlandım.
Babam ve Mithat amca iş için yurt dışına gitmesi gerektiği için babamda beni iki gün sonra gideceğimiz Uludağ'a bugünden gönderiyordu. Ortak oldukları için birbirlerinin iş yaptığı kişilerle tanışmalıymışlar. Ya da öyle bir şeyler, çok anlamamıştım açıkçası. Haliyle Alazlar da bugün gidiyordu benim yüzümden... Babama göre o giderken ben evde yalnız kalmamalıymışım. Bunca sene arada bir de olsa kalmıştım, bunu birinin babama hatırlatması gerekiyordu. Hem de acilen! Ve bunun son örneği de çok uzak bir tarih değildi.
En önemlisi de benim uykum olduğu için babam yarım saattir beni evden çıkarmaya çalışıyordu. Nasıl hâlâ halime acıyıp ikna olmamıştı anlamamıştım. Ama sorun şu ki babam bunu bana dün akşam söylemişti. Gerçi onların gideceği de dün akşam belli olmuştu ama olsundu. Belki vazgeçer diye saatlerce ikna etmeye çalışmıştım, bu yüzden de valizimi geç hazırlamış, geç uyumuştum. Şimdi ise saat 07.30'du. Ben de haklı olarak uyumak istiyordum!
Babam valizimi alınca bende peşinden odamdan çıkıyordum ki durup gülerek bana baktı. "Böyle mi gideceksin?"
Anlamayarak başımı eğip üstüme bakınca kendime göz devirdim. Üstümde pijamalarım ayağımda panduflarım vardı. "Bu bir işaret, bence gitmemeliyim."
Babam gülümseyerek yanağımdan makas alıp "Üstünü giyin gel kızım, aşağıda bekliyorum." Deyip odamdan çıktı. Yüzüm asılırken olduğum yerde tepinerek sızlandım. Uyumak istiyorum ben!! Derin bir nefes verip dolabıma ilerledim. Babam ve Mithat amcanın uçağı saat 10.00'daydı. Bende Alaz ile gideceğim için babam beni Mithat amcalara bırakacak oradan birlikte gideceklerdi. Alaz sanırım dün anne babasıyla kalmıştı. Erkenden gitmemizin sebebi ise kahvaltıyı da orada yapacak olmamızdı.
Siyah pantolonumu ve beyaz boğazlı kazağımı giydim hemen. Saçlarımı atkuyruğu yapıp sırt çantama gerekli olabilecek ufak tefek şeyleri koydum. Siyah botlarımı ve deri ceketimi de giyince hazırdım. Yatağıma son kez üzgün bakışlar atarak odadan çıkacakken aklıma gelen soruyla durdum. Ben valize kar botlarımı koymuş muydum?
Ne yazık ki hatırlamıyordum. Yapacak bir şey yoktu. Eksiklerimi oradan alacaktım. Omuz silkip odamdan çıktım.
Babam arabanın yanında Halil abiyle beni bekliyorlardı. Aklıma bugünün Dünya sarılma günü olduğu gelince uyumak istediğim düşüncelerimi bir kenara itip önce babama ardından Halil amcaya sarıldım. Çünkü sarılman güzel şeydi. Babam güldü ve hatta Halil amcayla aralarında bu konuyla ilgili bir konuşma geçti.
Yola çıktığımız da aklıma takılan birkaç soruyu babama sormaya başladım. "Bizim Uludağ'da evimiz mi vardı?"
Başıyla onayladı gülümseyerek. "evet."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuzey Yıldızı (Tamamlandı)
Teen Fiction*** Alıntı *** "S-Simal..." derken kollarımın arasından yere kayarken bende onunla birlikte yere oturup onu kendime çektim. Yüzü acıyla buruşurken sırtındaki elimde hissettiğim ıslaklıkla elime bulaşan Simal'in kanına baktım şaşkınlıkla. "a-ağ-ağla...